31 Mayıs 2025 Cumartesi

Bir Devrin Kapanışı... (Dediysem de çok da Gizem Aramayın Eski Ehliyeti Yenileme Hikayesi Bu)...

 


Merhabalar efendim. Uzun upuzun zaman sonra yeniden geçtim blogumun başına.

Aradan geçen bu kadar zaman yazmayıp yazmayıp da niye mi geldim yine bloguma ah sormayın efenim son iki gündür yaşadığım macerayı paylaşmak istedim.

(Bu arada neler oldu neler hayatımız artık değişti haberler büyük sonra anlatırım. Çocuklarım evlendi çok şükür mutlu olsunlar inşallah.)

Uzun zamandır aklıma gelip de ertelediğim şu ehliyet değiştirme işi Perşembe sabahı bir anda şimşek gibi çaktı beynime. Dur dedim ben bi gideyim ehliyet perileri geldi bunu bugün halledeyim. Gittim ki yıllardır Resmi Dairelerle işi olmayan ya da yanımdakiler tarafından kolaylaştırıldığı için çok da yorulmayan ben bir de ne göreyim NVİ den randevu almalıymışım Allah aşkına ne randevusu ben de memurluk yaptım gelenin işini yapar gönderirdik. Neyse hemen aldım tabii küçükken kaç kere tv izlediğini sayan Betül'den nerelere geldik. Teknoloji ve internet çağına uyum on numara beş yıldız övünmek gibi olmasın. 

Her neyse sıram geldi memur çocukla bakışıyoruz ben tabi sürücü belgesiyle ilgili randevu aldığım için çocuk bana sağlık raporumu, biyometrik (her ne zıkkımsa) fotoğrafımı, bir de Vergi dairesi dahil devlet bankalarına ya da PTT ye yatırmam gereken 15.-TL yi sordu. Hiç biri bende olmadığı için hanfendi gerekli belgeler yazıyordu internette keşke onlarla gelseydiniz dedi. Ben tabii bozuntuya vermeden yaa bilen birisinden ilk ağızdan bilgi almak için gelmiştim ben dedim. :))))))))))

Nüfus Müdürlüğüne gidip işimi çarçabuk halledeyim gelirim inancıyla kendimden o kadar eminim ki sabah kahvaltımı bile yapmadan, ilaçlarımı almadan düştüm yola. Yol dediğim de evin karşısı Kaymakamlık ve Nüfus Müdürlüğü :)))) 

İyi dedim biraz yokuş çıkınca Sağlık Ocağı, hemen yan tarafımız fotoğrafçı, biyometrik (insanları çirkin çıkarmaktan başka ne özelliği olduğunu bir türlü anlayamadığım fotoğraf türü. Ben de zannediyorum ki genetiğimizi, yüzümüzün röntgenini, kemik yapısını falan çekiyor da biz doğal görünüm adı altında bu çirkin halimizle yüzleşiyoruz. Biyometrik fotoğraf çektirip de çok güzel çıkmışım diyen bir insan evladı var mıdır bilmiyorum bu arada.) fotoğrafı çektiririm.

Yokuşu tırmana tırmana, koştura koştura gittim sağlık ocağına dediler ki nüfusa kayıtlı olduğunuz yerdeki sağlık ocağı olacak. Haydaaaa e ben kızım yurtdışında diye onun evinde kalıyorum yok dediler olmaz. İyi hadi bakalım bir vapur, bir metro, biraz yürüyüşle yaparım bu işi dedim. 

Eve dönüp kahvaltımı yaptım. İlaçlarımı aldım söööölemesi ayıp olmasın biraz da yüzüme renk gelsin fotoğrafta çirkin çıkmayayım diye hafif bir makyaj yaptım.Bu kez tersinden başladım işe hemen bi biyometrik fotoğraf çektirdim. Düştüm yollara. Perşembe günü İstanbul'un Fethi olunca yollar, ulaşım ücretsiz vapurla karşıya geçiyorum Üsküdar'a, ohh estire estire deniz havası ne zamadır evde kapalıydım iyi oldu diyorum bir de kendi kendime. Saat 13 civarı sağlık ocağına pardon Aile Sağlık Merkezine ulaştım. Girişteki kızcaaz randevunuz var mı diye sormaz mı?

Ayyy yine mi randevu yaaaa... Farzedin acil geldim desem bu sefer de sürücü belgesi raporu acil mi diyecekler. (Konu komik olacak)

Hemen MHRS den girin oradan da bir belge dolduralım doktorunuz randevusuz alırsa tamam dedi.

Kızcaaz tamam dedi de ben bir türlü MHRS' ye ulaşmak için e-devlet'e giremedim ki. Her şey doğru, şifre doğru, kimlik no doğru yok giremiyorum. Görevli kız da dedi ki (hiç kendimi bu kadar ezik hissetmemiştim) gidin evinizde çocuklarınız yardımcı olsun akşam dedi. Yaaa çocuklarımın ikisi de yurtdışında ve benim bunu burada yapmam lazım dedim dedim sinirlenerek. (O arada 13 yaşında minik bir genç kız pat diye düşüp bayılmasın mı? Hemen müdahale ettiler ben kenarda hala e-devlet kapısına girmeye çalışıyorum)  Offf o arada baktım beni aşıyor kızıma müracaat teeee Allah'ın Hollanda' sından bana yetişti şifremi yeniledi neyse girdim doldurdum takıldığım yerleri sordum falan bu sefer de doktor randevu alsın sonra gelsin demiş. Tam saç baş yolmalık 2 saat yol git, her şeyi yap ve bakmasın. Artık ben sesli sesli yaaa sabır yaa ecirle söylene söylene durağa yürüdüm. Durakta beklemeye başladım karekod okutuyorum 5 dakika, sonra erteleniyor 25 dakika falan bir türlü benim Üsküdar sahile ulaşacağım otobüs gelmiyor. Allah'tan nasıl olduysa bir taksiye denk gelip metroya zar zor atıyorum kendimi. Üsküdar'da da bir saat vapur bekleyip hiç bir şey yapmadan döndüm eve.

Birinci günün macerası bu kadar.

İkinci gün sabah 11 de Üsküdar'a giden vapura binerken gayet kendimden emindim. işlerimi hemen yapıp dönecektim ve her şey hallolacaktı.

Bu sefer kulaklığım, el işi yapmak için aldığım iplerim yanımda öğlen arasının geçmesini bekliyorum. Tabi bir gün önceki görevli kız hemen tanıdı beni "randevunuz vardı de mi" dedi biraz da kendinden emin bir şekilde "evet varh" dedim.

"Saatiniz gelince girersiniz içeri" dedi bilmiş bilmiş "e heralde o zaman niye randevu aldım ki?" demeyi çok istedim yüzüne karşı ama diyemedim tabii.

Bu kez ayılan bayılan yoktu, minik minik bebekler vardı. Ben kulaklığımı takıp telefonumdan Müge Anlı'nın konusunu izlerken bir yandan da ip sarıyordum. :)))))))

Oooooo hazırlıklıyız diyen sesin sahibi yine o tatlı kızcaazdı. Naapiyim canım sıkılmasın bari dedim. Doktor muayenesinden sonra "efenim her şey tamam dedi ben onayladım sistemde görürler" dedi. "Ohhh beee edip edivericeğin şuydu iki gündür beni yoruyorsun buralara kadar" demeyi çok istememe rağmen yine diyemedim tabii.

Bu arada durağa daha yaklaşırken gelen otobüs işlerimin bugün ne kadar kolay gittiğini gösterir nitelikteydi. Ama daha benim maaşallah dediğimin üç gün yaşadığı bir dünyayı hesap etmemişim çekilecek çilem varmış bilmiyordum. Tam 1 saat 20 dakika Üsküdar'ın (her mahallesini hemen hemen durakları karışık yazmış olabilirim.) Kısıklı'sından, Validebağ'ına, Zeynep Kamil'inden Koşuyolu'na öyle bir dolandık ki sanırsınız şehirlerarası yolculuk. 

Sahilde inip hemen Marmaray'la Yenikapı'ya, oradan metroyla, gideceğim Vergi Dairesine kadar resmen depar attım. Vergi daireleri çok değişmiş çoook azizim bizim zamanımızda öyle miydi ya? İnsanlara, mükellefe bir saygı vardı, nasıl davranacağımızla ilgili meslek içi seminerlerimiz olurdu.Tabii baktım az kişi var NVİ den 1 saat sonrasına randevumu aldım, parayı da yatırınca zaten bir işim kalmıyor diye düşünüyordum. Offf veznedeki çocuğa biraz çabuk olur musun yarım saatim kaldı dediğim için sırf gıcıklığına almadı 15.-TL yi. Gidin bankaya yatırın dedi. Yarım saat beklediğime mi yanayım, randevuma yarım saat kaldığına mı o veznedeki sevimsizi şikayet edecek bir müdür, müdür yardımcısı kimseyi bulamadığıma mı siz karar verin artık. 

Koşa koşa gidersin Bankaya ATM den yatırın dediler beceremedim bu sefer beceremedim evet çünkü bankayla olan ilişkim sadece maaş çekerken olsun istiyordum kulak versem istesem onun da alasını öğrenirdim ama istemedim. Yeniden yola çıkıp, koşa koşa PTT yi bulursun elimdeki 15.-TL buruş buruş olmuş neyse ki aldılar elden yine koşa koşa NVİ ye gidersin... Offf o aradaki adrenalin fenaydı.

Veeeeeee başvurumu yaptım, evrakımı doldurdum, parmak izimi verdim ve mutlu son...

Oradaki Memur Hanıma almıyorsunuz eski ehliyeti diy mi dedim yok geçersiz hale getirip veriyoruz dedi zımbayla delip geri verirken 31 yıllık bir devir sona erdi Nerelerden nerelere geldi ülkem bu arada ama benim ehliyetim ve üzerindeki güzel, renkli fotoğrafım artık evimde bir kutuda hatıra olarak kalacak...

Hakikaten macera olmamış mı bu yaşadıklarım? 

İki güne sığdırmak zorunda mıydın Betül diyebilirsiniz ama zaten belli bir zaman geçmişti bir an önce bitsin istedim.

Bu tür evrak ve prosedürlerde belli bir yaşın üzerindekileri yormayın lütfen diycem de kim ne anlayacak bilmiyorum. Herkes yaptığıyla yaşasın sınavını diyelim.

Başka bir hatıraya kadar hoşçakalın...

11 Aralık 2024 Çarşamba

Uzun Upuzun Bir Zaman Sonra Yeniden Merhaba...


 İyi geceler efenim. Nasılsınız?

Ne kadar az gelmiş ve ne kadar az yazmışım bloguma böyle ben aslında çok seviyordum bir şeyler yazmayı buraya ama masa üstü bilgisayarıma da uzun zamandır dokunmadığımı fark ettim.

Bu yılın da sonuna geldik ben bu blogu 2013 yılında açmışım. Ne kadar çok yıl geçmiş yaşlanıyoruz göz önünde git gide...

2024 yılında güzel gezdim. Tabii bunda iki kuzumun birden yurtdışına gitmesi de etkili oldu.

Ocak ayının başında kızıcıımla gittiğimiz Adana-Mersin-Gaziantep gezisinden sonra Mayıs ayında da yeğenime yani abimlere İzmir'e gittim. Ablam da Ankara'dan geldi çok güzel gezdik. Daha sonra Ağustos'ta yazın çocuklarımı iki ayrı Avrupa ülkesine uğurladıktan sonra Eylül'de Antalya-Kemer'e tatile gittim. Tatilim de çok güzel geçti. İstanbul'a geldikten sonra babaannemiz hastalandı ve Ankara'ya tedavi için gitti tabii durur muyum ben de gittim. 15 gün de Ankara'da kaldıktan sonra bu sefer güzel kızımı ziyaret etmek çin Hollanda'ya gittim. Kar kış fırtına o ne muhteşem gezmeydi öyle.

Bayıldım harika bir ülke şehirler çok güzel ben ilk defa gittim ve büyülendim geldim. Eminim Avrupa'nın diğer şehirleri ve ülkeleri de çok güzeldir galiba Şubat gibi de bir Avusturya gezisi görünüyor. Hadi bakalım Betül sağlam ve sağlıklı ol, dizin başın çıkmasın ortaya git gez ve gel...


Hadi bir de bu güzel şarkıyı dinleyelim...

Yıl bitiyor Aralık ayının da 11. gününe gelmişiz bile. Mutlu güzel yıllar dileklerimle...


15 Mayıs 2024 Çarşamba

İyi Geceler...

Ne güzel yaşayıp gidiyorduk bunca dert nedendi acaba?

Olmasaydı, yaşadıklarımız olaylar bizi yormasaydı ne iyi olurdu. Kalbimin üstündeki ağırlık, içimin ağrıması hissi hep olacak galiba bu gece de böyle bir içimi dökeyim dedim sevgili güzel blogum. Biliyorum seni hiç arayıp sormadım, çok üzdüm ama naapalım ben de neler yaşadım. Dizimden ameliyat oldum mesela. Sık sık da sağlık sorunlarım yüzünden  hastane yollarındayım. Aman sağlıklı olalım da her şey geçiyor güzel şekilde...

Geçtiğimiz Pazar günü Anneler Günüydü annesiz kutladığımız bu 4.anneler günü. Annemi çok özledim her aklıma geldiğinde rahmetle anıyorum. Bazen devir teslim tarihi ne zaman gelecek acaba diye düşünüyorum... Ben babaannemi biliyorum mesela o devrini annemlere devretti gitti annemler de bize.

Yine zararlı düşüncelere gark olmadan yatayım ben iyisimi... 

Öpüldünüz anajıııımmmm iyi geceler olsun ruğyanızda beni görün e mi?



Gece gece hareketli ve güzel bir parça ile vedalaşalım.
Oynayın gari...
😁😁😍😍


26 Nisan 2024 Cuma

Merhaba İyi Akşamlar...

Offf yaaa neredeyse 1 yıl olmuş ben buralara gelmeyeli. Nasıl da unutmuşum, yazı yazma kabiliyetimi tümüyle kaybetmişim sanki. Ben bildiğiniz gibi efenim yine çiçeklerle meşgulüm. Güzel işler çıkmıyor mu? Çıkıyor elbette. Nakışlar mı öğrenmedim, tığla işleme mi yapmadım neler neler.

Neyse şimdilik bu kadar arayı bir daha bu kadar açmayayım.

Görüşmek üzere...

1 Mayıs 2023 Pazartesi

Merhaba...


Hoş geldin Mayıs...
Bugün 1 Mayıs İşçinin Emekçinin Bayramı.
Ama bugün tatil yapmayıp çalışanlar yine onlar.
Kutlu olsun, acısız bir bayram olsun.

***

Hofff bakıyorum da hep sağlık sorunlarımla gelmişim bloguma son zamanlarda 
yaşlanıyorum azizim hem de hızla yaş alıyorum tamam o neyse de
hızla ihtiyarlamak nedir yaaa?
Diz kapağım sinyal veriyor.
Menisküs yırtığının yanında bir de eklem faresi denen meret kilitliyor dizimi. 
Hareket edebilmek ne mümkün dün ve önceki gün dakika, dakika şişti. 
Dizimde buz parçası, günlük dünyanın hapını yutmuyormuşum gibi sanki 
bir de bu eklemle ilgili hap eklendi.

Allah cümlemize şifa versin.

***

Ne diyelim ayın 14 ünde de bir bayram daha yaşayacağız inşallah.
Neşe ve mutlulukla dolu güzel ve sağlıklı günler dilerim.
Dizinize, eklemlerinize iyi bakın. 
Kilonuza dikkat edin ben daha dikkat edicem bakalım. ;)


Güzel bir Göksel Baktagir müziğiyle geçirelim dakikalarımızı...

Hoşça ğalın...


9 Nisan 2023 Pazar

İyi Akşamlar...

Güzel bir Pazar gününün sonuna geliyoruz işte. bugün alışveriş yapıp bazı ihtiyaçlarımı giderdim ve güzelce saçlarımı kestirdim. Biraz ağzım yüzüm toplandı. Geçen yıl Mart ayından beri kestirmemişim saçlarımı.
Pandemi dönemi hariç hiç bu kadar uzun sürmemişti iki kesim arası. Neyse güzel oldu, temiz oldu bunu paylaşabildiğim için mutluyum.
Şimdi Pars'tan sonra konusuna sinir olduğum ama izlemekten de vazgeçemediğim Yargı dizisini izlemeye geçiyorum.
Hoşçakalın.
Çok çok üzgün ve kızgın ve ayrıca kırgın olduğum konular var o konulara sonra girerim görüşmek üzere güzel blogum...

İyi akşamlar herkese...

18 Mart 2023 Cumartesi

SEZEN AKSU SEÇME ŞARKILAR 30 ŞARKI MÜTHİŞ ARŞİV #sezenaksu #müzik #türkç...


Ben bu Sezen Aksu'nun "Beni Yak Kendini Yak Her Şeyi Yak..."
şarkısında 32 yıldır darma dağın oluyorum...

................

Dağılıyorum insan hiç bir ayrıntıyı kaçırmaz mı, azıcık olsun unutmaz mı ya?

:.( :................(

..................................

Hep en güzel anılarım kağıt çiziği gibi içimi çizerken buluyorum kandimi...

Ahhhhhhhhhhhhhhhhhhh...

24 Şubat 2023 Cuma

Binbir Hüzün, Binbir Gözyaşı...

İle olabildiğince iyi akşamlar...

6 Şubat günü yaşanan o şiddetli depremlerin ardından  yazacak pek çok şey olup da duygularımın, dilimin lal olması beni fena halde üzüyor.

Son rakamlar 43 bini geçmişti ne garip değil mi öldüğün anda eğer bulunursan, kimliğin sabitlenirse sadece sayısın...

Ruhun varmış, evladın varmış, eşyan varmış hepsi boş sadece sayısın...

Daha fazla yazamayacağım İstanbul ha şimdi, ha birazdan derken içten içe zaten enkazı yaşıyor...

.............................................

24 Ocak 2023 Salı

Edip Bülbül - Sokağın Tavanı Kadar...

Günaydınlar...


2023 yılının ilk 24 gününü yemişiz bakıyorum da.

Zaman nasıl bu kadar çabuk geçiyor anlamıyorum gerçi çalışanlar meşgul olanlar yaa sen ne diyorsun dakikalar gün gibi diyebilirler ama ben artık yaşlandığımdan mıdır nedir zamanın daha çabuk geçtiğini düşünüyorum. Çalışırken dakikaları sayardık ve bir türlü geçmezdi bunu biliyorum ama şimdi evde olup da zamanın bu kadar çabuk geçmesi hiç adil değil bence.

Neyse efenim...

Hatırlar mısınız özellikle ben akran olanlar bilirler bir çoğumuz ilk bulaşık makinemizi işe girdikten sonra, hatta çoluk çocuk olduktan sonra almıştık.

İlk bulaşık makinesini alan Zuhal' di bizim iş yerimizde. Bütün hanımlar gıpta ile bakardık hatta şu soruları sorduğumuzu çok iyi hatırlıyorum:

"- İçindeki her şeyi mi yıkıyor, düdüklüyü de yıkıyor mu, tencereler temiz çıkıyor mu?"

Artık bulaşık yıkamaktan nasıl bir gına gelmişse...

:) :) :)...

Evimizi aldıktan sonra artık bulaşık makinesi istiyorum ben de dediğimi hatırlıyorum o aralar alım gücümüz yerli yerinde söylemesi ayıp olmasın. Hiç düşünmeden gidip hemen almıştık.


O zamanların son sistemi Bosch Six Star bulaşık makinemizi aldık, 
geldi servis kurdu işte klasik  çalışma mantığını anlattı gitti. Nasıl heyecanla yerleştirdim bulaşıkları ayh nasıl da mutluydum. Fakat o da ne içi o kadar büyük ki tek öğünde dolduramıyorum bir yandan içinden nasıl çıkacak her şey merak da ediyorum. Çocukların oyuncaklarını deviririsin, içinden bütün plastik yıkanabilen oyuncakları ayırırsın, özenle makineye yerleştirirsin bulduğum çözüm harika... :) :) :)

Ah nasıl güzel zamanlarımız geçti seninle güzel makinem yaşadığımız 26 yıl ne de güzel geçti. Misafir gelir hemen yerleştirirsin içine, bir yere mi gidicen hemen toparlar çıkarsın, bunca yıllar içinde sadece bir kere program paneli arızalandı ve değişti, taa ki geçtiğimiz Eylül ayına kadar suyunu atmadı, tamir gerekti bir sürü masrafla tamiri de yapıldı ama artık yorgun bedeni performans vermemeye başladı. Tükenmişti garibim...

Yıl sonunda gittim aldım bir Bosch daha o da 6 programlı. Ayın başında teslim edildi fakat o çok severek aldığım ilk makinem kalakaldı kapının ağzında. 

Bu insanoğlu/insan kızı ne kadar nankör sen almak için o kadar heyecanlanıp dört gözle eve gelmesini, kurulup çalışmasını bekle, onca zaman kullan sonra da varlığı gözüne batsın. İşe yaramayınca da git sokakta gördüğün ilk hurdacıya ver.

Önce koridorda yer açıldı diye sevindim, oh yenilendi artık uğraştırmayacak makine beni diye sevindim ama içimde bir burukluk olmadı da değil. Yıllar önce fırınımı, buz dolabımı, çamaşır makinemi değiştirirken de biraz burkulmuştu içim ama bulaşık makineme bi ayrı bağımlılığım varmış bunu anladım.

Kim bilir şimdi nerede, hangi hurdalıkta...

Hurdacıya verirken çalışır durumda olduğunu belirtmiştim belki de yine bir kadın tarafından sevgiyle karşılandı ne bileyim. Bunu sakın yaşlılığa bağlayıp eşyadan vaz geçemiyorsun şeklinde nitelendirmeyin. Ben eşyaya bir kişilik atfedip sanki onunla bir bağ oluşturuyorum kafamda bu ne kadar normaldir bilmiyorum bir gün süpürgeme hadi gel biraz da şu odayı süpürelim dediğimi de hatırlıyorum. :) :) :) :).............

Ne garip...

İnsanlar da böyle işte, artık karşındakinden bir menfaat elde edemeyeceksen onu da bırakıyorsun. Aman bu derin konulara girmeyeyim burnumun ucu sızlamaya başladı. 

Güle güle güzel makinem umarım daha güzel günlerin olur ya da daha güzel faydalı bir şeylere dönüşürsün...

20 Aralık 2022 Salı

Hani...


Derler ya "burnumu sıksan canım çıkacak" işte o haldeyim kaç gündür. 

Kızımın hastalığı üzerine benim zatürre olmam yetmiyormuş gibi dün bir yakınımın yaşantısıyla ilgili aldığım sevimsiz haber iyice beni benden aldı.

Yüreğim bi çizik çizik. sanki serçe parmağımı bir şey kaptı gözüm göre göre, canım yana yana çekti kopardı.

Belki abartma sen de denebilir ama gerçekten üzüntüm sonsuz.

Buraya yazabilir miyim?

Yıllar sonra belki...

****

Zatürreyle yaşadığım bu üçüncü sınavım. İlkini hatırlamam mümkün değil iki aylıkmışım annem oksijen çadırı başında ağlaya ağlaya beklemiş.

İkincisi liseden mezun olduktan sonra buzların çatılardan insan büyüklüğünde sarktığı bir kış yaşarken olmuştu aşırı ateş, aşırı öksürük her nefeste mi öksürülür ben öyleydim. bir hafta hastanede kalmıştım serumlar onlar bunlar derken iyileşip çıktım.

Üçüncüsü de geçen hafta yok böyle bir ciğer acısı.

Sigara içenlere yalvarıyorum lütfen içmeyin gerçekten nefes çok önemli...

Gece yarısı ateşlenip titremelerle gittiğim hastaneden 4 günde çıkabildim. 

Öksürme sürecim hala geçmiş değil ama boğazım yaralı.

Zor zamanlardan geçiyoruz ekonomimiz feci, yaşantılarımız artık yoruyor buna rağmen bu hayat yolunda ilerlemeye çalışıyoruz.

Hepimize ümitli ve güzelliklerle dolu günler dilerim.

14 Kasım 2022 Pazartesi

TARKAN - Rindlerin Akşamı (Dönülmez Akşamın Ufkundayız)


Biraz ağır, biraz üzgün, biraz kuşkulu, biraz endişeli, biraz bunalmış...
Bugün ne yazarsam yazayım sanırım değişmeyecek bu halim.
İyi geceler iyilik düşünenlere, iyi huyu olanlara...

:(...

12 Ekim 2022 Çarşamba

MURAT KARAHAN-ÇOK UZAKLARDA

İyi Akşamlar...

Bu kadar mı canı sıkılır bir insanın ya?

Ne elişi ne farklı bir uğraş hiç bir şey canım istemiyor.

Yaptıklarımı söküyorum. Boş boş sağa sola bakıyorum bugün de böyle geçti gitti.

Yarın yine Perşembe Öbür gün Cuma...

İşte öyle...

Ruhunu  sıktım canım blogum biliyorum da kime konuşayım, kime yazayım?

Dolu...


 

28 Eylül 2022 Çarşamba

Yaz Artık Bitiyor...


Bugün ağaçların esintiyle birlikte sallanışına bakıp oh kış geliyor dedim.
Son bir aydır yaşadığımız bungun sıcaklar mahfetmişti.
Klimanın yanından bir dakika bile ayrılamadığımız zamanlardı.
Ben sıcak havayı sevmiyorum gerçekten bunalıp, yüreğimin sıkıştığını hissediyorum.
Çok soğuklar da birden gelmesin de böyle nefes aldırsın yeter.
Sevgi ve muhabbetle...



 

22 Eylül 2022 Perşembe

Dizi ve Filmlerden Şiir Kesitler ''Şehrazad''


Virane olmuş kalbime ne yaptın? Bak, divane aşkım ne yaptın? Alışkanlığın ipeğinde uyuyordum, Kelebek gibi kanadıma ne yaptın? Gözünün kadehinden daha içmeden sarhoş oldum, Meyhanem sarhoş oldu, ne yaptın? Omuzlarıma yaslanmaya değmez miydim? Omuzlarımın hasretine ne yaptın? Beni yordun, kendin de yorgun gittin Ey yolcu, evime ne yaptın? Gözyaşlarının yağmurundan dünyam ıslandı, Yuvamın çatısına ne yaptın? Şehrazad

19 Eylül 2022 Pazartesi

Yağarken Karlar...


13 yaşındayken yaşadığım bir anım...

Daha ortaokul sıralarındayım galiba ikinci sınıfım. O zamana kadar hiç görmediğim şiddette kar vardı. Yaşadığımız şehir Doğu veya Güneydoğu bölgesinde olmamasına rağmen kışın en ağır hissedildiği yerlerden biriydi.

Camlarımızda özellikle soba yanmayan odalarda gece sabaha kadar çok garip buzlar resim gibi şekiller oluşurdu.

İki gün iki gece hiç durmadan yağan tipi, esen ayazlı rüzgar ve fırtına şehir ışıklarıyla o kadar güzel parlıyordu ki.

Hala daha çok severim kar yağışını izlemeyi. Garip bir huzur verir bana.

Sobamız yanarken tavana düşen ışıklarının yaydığı kırmızılığı tarif edip anlatamıyorum, neyse yaşayanlar bilir diyip geçeyim asıl anlatacağım konuya.

Okullarımız tatil oldu o karda kışta bizleri üşütmemek için bir de yollarda helak olmayalım diye heralde.

Tek kanallı siyah beyaz televizyondan aldığımız haberlere göre daha kar yağışı sürecekti.

Gece olunca lambalarımızı yaktığımızda perdeler sıkı sıkıya kapatılır dışarıyla bağımız kesilirdi. Ben yan odaya geçtim açtım perdeleri, dışarıda kızıl bir beyazlık kardan göz gözü görmüyor dişleri zaman zaman tutmayan küçük kırık teybimizde bir kaset çok güzel müzikler dinliyorum. Ben daha o yaşlarda hoşlanıyormuşum demekki loş ışıklı, kısık sesle çalınan bir müziğin olduğu ve yalnız kaldığım ortamlardan.

Bu yaşıma geldim o huzuru zaman zaman hissederim.

Az önce de o gecelere yakın bir huzuru hissettim.

Kar yağmıyor, soba yanmıyor, soğuk yok ama ben yine de bi o zamanlara gittim geldim niyeyse...

Müzikler etkili oluyor sanırım...

Huzurumuz bitmesin dilerim...

Kalben - Derdimin Çiçeği


İyi akşamlar...

25 Temmuz 2022 Pazartesi

Yaralandım... Nalan...

İyi Akşamlar...

Merhabalar.

Biraz geç döndüm sevgili blogum. Maalesef bu önümüzdeki haftalarda da biraz meşgulüm ondan sonra inşallah sık sık yazmaya yeniden başlayacağım.

Geçenlerde tencerelerime bakıyordum ilk nereden alındı, kaç yıldır kullanıyorum, hala taş gibi eskimeyecek mi falan filan işte diyordum ki sonradan hatırladığım bir konu bu tencerelerin aynısı Feyza'da da vardı.

Feyza kim mi?

Aman bi tanıdık eşimin arkadaşının daha doğrusu iş ortağının karısı.

Biz evlenirken onların bir kızı vardı sonradan bir kızları daha oldu.

Kocası da ben naaparsam, ne alırsam, aynısından Feyza'ya da alırdı.

Bizi elti gibi yarıştırırdı. Bu durum ne Feyza'nın ne de benim umurumuzdaydı.

Gerçi ben çalışıyordum Feyza ev hanımıydı ama olsundu illa kendi karısının benden üstün özellikleri var olduğuna inanmak isterdi belki de bilemiyorum.

Ben ehliyet aldığımda baya profesyonel kullanırdım arabayı Feyza'nın da ehliyeti var derdi.

İyi de sen arabanı vermiyorsun ki Feyza'ya dediğimde sinirli sinirli gitmişti dükkandan. :)))

Sonra tencerelere nereden mi bağlayacağım konuyu?

Çekiliş yapıyoruz çamaşır makinesi kazandınız ama önce şu çelik tencereleri de satın alın diyen eski zaman pazarlamacıları iki aileye bu tencereleri sözüm ona promosyon olarak ama senetler yaparak bırakmış gitmişler.

Alan kişiler de sonradan kazıklandıklarına uyanıp bu tencereleri bizimkilere satmışlar.

Markası çok belli değil yıllardır kullanıyorum aklımda bile değil.

Sarı altın rengi sapları, kapakları cam ama ortadaki tutamacı da altın rengi olan o zamanın gösterişli çelik tencereleri işte.

Geçenlerde sürekli kullandığımın sapı küt diye çıktı. Kaldı tek sapla sanki dünyaya meydan okurcasına, bulunduğu duruma isyan edercesine. O halde kullanıyorum ne zamandır.

Tabii biz yaklaşık 25 yıl önce ortağımızdan ayrıldık herkes kendi yoluna dedik ilgimiz, bağımız kesildi haliyle. Yaklaşık 1 ay önce duydum ki Seyfettin efendi (Feyza'nın kocası) Feyza'dan ayrılmış, dükkanda çalışan kıza nikah kıymış...

Feyza adına baya üzüldüm.

Sonra kendi halimi düşündüm biraz da kendime üzüldüm. Yemek yaparken bu tencerenin aynısından Feyza'nın da vardı naaptı ki attı mı ki derken tencerelerimi değiştirmeye karar verdim.

Tefal'in yer kaplamayan, sapı çıkabilip hem tepsi hem tencere olabilen setinden alıciim inşallah.

Pahalı mı pahalı ama 30 yıllık, üstelik bir tanesinin sapı isyan bayrağını açmış olan tencerelerimi elden çıkaracağımı düşünmek savurganlık olarak nitelenebilir şu ekonomik durumda ama olsun ne var?

Bir çelik tencereden nerelere gelmişim yine vay efendim taş gibi tencere değişir miymiş, yazık günah değil miymiş, peki taş gibi hatunların bozuk para gibi harcandığı günümüzde biz tencereleri harcamışız çok mu?

İşte bu kafamda pırıltılı bir ampul yanmasına sebep olan fikir hoşuma gitti. Gücüm yettikçe yenileyeceğim her şeyi yeter ve de YETER artık...

Ve Feyza da atmıştır o tencereleri, elden çıkarmıştır umarım.

Selam ve muhabbetle...

12 Temmuz 2022 Salı

Simge ... Akustik Konser...


Günaydınlar.
Güzel ve mutlu bayramlar dilerim...
Sabahın esintisi ile ferah, nefes aldığım bir gün herkese mutlu geçsin.

13 Haziran 2022 Pazartesi

Merhaba İyi Geceler...

Çoook çoook uzun bir aradan sonra merhaba.

Bloguma gelemediğimden bu yana neler neler oldu ooooooo...

Biraz merak ettireyim şimdi anlatmayayım onları.

Başlıklar halinde sonra anlatırım.

En aklıma gelmeyen şey covit olmamdı bu kadar diyeyim gerisi sonra.

20 Mayıs 2022 Cuma

Esra İçöz Benim kadar suçlusun 10 09 13


Bi Esra İçöz şarkısını dinleyelim.
Çok güzel söylemiş.
Terasa hoparlör kurup dinletmek isterdim herkese...
:)

17 Mayıs 2022 Salı

İyi Akşamlar...

 


Ne kadar uzun süre olmuş bloguma gelmeyeli.
Haftanın yine ikinci günü bitti.
Hayret bir şey zamanın su olup akması bir yana yetişmek için adeta koşturmamıza ne demeli?
Havalar ısındı Perşembe yeniden soğuyacak diyorlar ama bilmiyorum klimacıyı çağırıp şu kahrolası kapak nasıl açılır öğrenmeliyim.
Eylül ayından beridir açamadık filtre kapağını yoksa pişeriz yine.
Her neyse herkese iyi ve mutlu akşamlar...

12 Mayıs 2022 Perşembe

3 Mayıs 2022 Salı

Yarım Yamalak...

Bir hayatı yaşamak...

Üzülüp üzülüp ağlamak...

Yorgun kalbimin acısı bitmiyor, bitmeyecek...

Ahhhh...

Biraz Hüzün...


Esra İçöz...
"Aşkın İçimde Rüya..."

:..................(

 

Biraz Eksik...

Biraz yok...

Biraz değil çokça yok...

Yaşam coşkusu, enerjisi, bir çok kayıpla birlikte onlar da gitti. Ben de böyleyim işte...

Hayat beni niye böyle katman katman yoruyorsun ki?

Ağlama diyorum, üzülme diyorum ama zaten hiç bir şey tam olmaz değil mi?

Allahım çocuklarım için her şeyin hayırlısını ver yarabbim.

Benim artık dualarım onlar için.

..............

.......................                                                                   

29 Nisan 2022 Cuma

Biz...

Çok üzgünüz.

Kayınpederimi kaybettim, çocuklarım dedelerini kaybetti.

Nur içinde yatsın. 

20 Nisan 2022 Çarşamba

Sonunda...

 


Davulcumuz dün akşam geldi.
Ahhh ne kadar gereksiz bir şey şu davul çalma işi yaaa.
Kaç gündür davul sesi duymuyorum, bugün yarın gelir diye uyandım dün sabah.
Kendinden önce havası geldi.:)))

A - aaa akşam kapıyı çaldı.
Neyse verdik biraz bir şeyler daha başkası gelirse vermem dedim başka davulcu gelmesin sakın bu tarafa dedim. Belki dinler.
:)


Yalnızlık Bir Yankıdır...


Çok güzel bir şarkı...
İyi geceler...

19 Nisan 2022 Salı

Eda Karaytuğ - Gözlerin Bir Aşk Bilmecesi


Gece gece kendimi oyalıyorum işte. 
Ruhum sıkkın, içimde bir taş var sanki kuru ayva misali...

18 Nisan 2022 Pazartesi

Hayat Ne Garip...


Biz koşar adım bahara, çiçeklere, güzel havalara, yazlara ulaşalım derken...
Dedemiz ve Babaannemiz hasta oldular.
Her ikisi de şu yaşlarına kadar kendi kendilerine idare ettiler ama artık bakıma ihtiyaçları var.
Hasta için çok zor, hastayla uğraşanlar için daha da zor.
Allah'ım ömürleri varsa sağlık ver Yarabbim...

***
Kim ister ki atasını, anasını hangi yaşta olursa olsun kaybetmeyi?...

Tutup sarılıp bırakmayası gelir insanın ama onlar artık günlerini doldurduklarını düşünüp,
 gitmek isterler...
En son annem ellerimden uçup kayıp gitti...
Çocuklarım çok üzgün dedeleri, babaanneleri her ikisi de hasta.

***

Üzgünüm...
:..(

11 Nisan 2022 Pazartesi

Zara-Bülbül Kasidesi

Medet Yaaaa...

Allahım...

Yıllardır ilk defa bugün bir kez daha tam ortamdan kırıldım...

Buruş buruş olmuş bir mendil gibi .............. işte...

.........................................

..............................................

Medet Allahım yardım et bana...

.................

.................

.................

:.....................(



2 Nisan 2022 Cumartesi

Bugün 2 Nisan, 1 Ramazan...

 


Bu yılın Ramazanının ilk günü bitti.

Allah tüm inananların ibadetlerini kabul eder inşallah...

Kaybın Hepsi Kötü...

"Hangisi daha zor, bilmiyorum," dedim.

"Birini aniden kaybetmek mi, yoksa onu yavaş yavaş, günden güne kaybetmek mi?"

- Sarah Jio

*****

Ani şekilde hem babamı, hem annemi kaybettim.
Gerçekten elektrik çarpmış kadar bir acı hissettim...

Zor tabii kaybedilen canların yeri dolmuyor ama dünya telaşı yanan alevi bir şekilde söndürüyor...

....................



Bülent Ersoy...
"Kaybettim mi Seni Ben?..."
Diyor dinleyelim...


1 Nisan 2022 Cuma

Günaydın... Nasıl Bir Şaka Bu Annem?...

 


Sabah canım annem benim birden 
 kalp krizi geçirip son nefesini verdi.

Bağıramadım, çığlıklar atıp oradan oraya çarpamadım kendimi...
Sadece "-Anne beni bırakıp nereye gidiyorsun?"
Diyebildim. 
Sesim kısıldı bir anda ben derin üzüldüğümde sesim gider, kaçar benden.
Ambulans ve doktorlar geldiğinde iş işten geçmişti.
Defalarca kalp masajı, şoklar...
Yok artık geri dönüşü olmayan bir yoldaydı babasız kaldığım yetmiyormuş gibi bir de annesiz kalmıştım.
Ben kocaman kadın ilk defa yumurtadan çıkmış bir civciv kadar kendini savunmasız, çaresiz, üşümüş ve içine içine boğunur vaziyette ağlar bulmuştum...

***

Sonra ne mi oldu?
Kovit olmamasına rağmen, apar topar defin işi, 
pandemi yasakları nedeniyle hiç bir taziyenin yapılamaması
 ve zaten definin ertesi günü şehirler arası yolculuk yasağı da gelip, 
hepimizin evlerimize çekilip dualarımızı, 
okumalarımızı evimizden yaptığımız yeni normal dediğimiz zamanlar...

Kabrin nur olsun canım annem...

1 Nisan'da şaka yapılır, gülünür, geçilirdi ölünmezdi ki...

31 Mart 2022 Perşembe

Merhaba...

Bugün bu ayın son günüymüş. 31 Mart...

Yıl 2020 yani 2 sene önce pandemi yasakları başlayalı 15 gün olmuş, okullar kapanıp öğrenciler evden ders yapacak, iş yerleri evden bağlantı kuracak, toplu yerlerde bulunulmayacak, maskesiz adım atılmayacak, hatta ellerimize eldiven bile giysek yeri diye düşündüğümüz, Merve'nin evden çalıştığı, Sultan Hanım (Annemin yardımcısı)' a sen de gitme bizimle kal giderken gelirken kendini riske atma dediğimiz ve hepimizin beraber yaşamaya başlayalı bir hafta olduğu günler, o günlerin yeni normali bir gün. 

Anacığımın her zamanki gibi "-yine mi dışarı çıkamıyoruz, hiç mi bir yere gidemiyoruz?" diye sorduğu, ikna olmayıp bir de Merve' den teyit aldığı günler...

Bir sonraki gün ne olacağını nereden bilebilirdik ki?

...............

........................

:.....(









25 Mart 2022 Cuma

İyi Akşamlar...



Merhabalar efenim. Biz dün anne kız güzel bir Kadıköy-Moda gezisi yaptık.
Hava çok güzeldi. Her yer canlıydı.
Sanki kış uykusundan uyanıyor gibiydi.
Seve seve yürüyüp, canımız çıkıncaya kadar koşturduk oradan oraya zevkliydi ama.
Karşının asil bir semtinde dolaşmak da değişikti.
Bir daha gidersek daha çok fotoğraf çekerim söz... 


Bu fotoğraf da netten...

***


Cihan Mürtezaoğlu - Bitsin Bu Delilik (Full Albüm)
Çok güzel şarkıları var dinleyin tavsiye ederim.

21 Mart 2022 Pazartesi

Erol Evgin – Yan Benimle / Sevdiklerim (Akustik)

İzledim... Sonunda Ağladım...


 



Dün gece kızımla gittiğimiz sinemada "Bergen" filmini izledik.
Filmde söylediğim tek söz Allah kimsenin yolunu yolsuza çattırmasın oldu.
Hele son sahnede o annenin kaç tane olduğunu sayamadığım anahtarlarla mezarın etrafındaki kafesin kapısını açması mahvetti.
Tutamadım kendimi ağladım.
Biraz kader, biraz yaşantı diyelim akıl almaz bir şekilde günümüzde bir çok kadının yaşadığı sonu katledilmekle biten bir olay. Bu nasıl sevgidir ki eşinin kötülüğünü istersin, bu nasıl sevgidir ki onun toprağa girmesini istersin, gerçekleştirirsin.
Hay Allah içim bi tuhaf oldu.
Ben lisedeydim Bergen'in yüzüne kezzap atılmış diye gazetelerde okuduğumuz haberler çıktığında çok geçmedi kocası tarafından öldürüldü haberini okuduk.
O zamanlar tv lerde arabesk müzik çalınmazdı ya polis radyosundan ya da Kıbrıs'ın Bayrak radyosundan dinlerdim ben sevdiğim şarkıları.
Ama Bergen'in kaseti vardı.
"Acıların Kadınıyım..." derken de,
"Tanrım Kötü Kullarını Sen Affetsen Ben Affetmem..." derken de 
çok hüzünle dinlerdik.
Allah taksiratını affetsin, nurlarda yatsın.

***

İşte böyle Farah Zeynep Abdullah'ın oynadığı Bergen rolü yakışmış.
Severek izledim. Bazı şarkılarını konserlerinden verebilirlerdi ya da kendi sesiyle mix edebilirlerdi diye düşünmedim değil.

***
O kadar bahsettik şarkısını da dinlemesek olmaz sanırım...


"Tanrım Kötü Kullarını..."
Dinleyelim...

20 Mart 2022 Pazar

Kış Var, Kar Var...


Hepimize iyi geceler...
Dünden beri döne döne yağan kar sayesinde kendimi kar küresinde yaşıyor gibi hissediyorum.
Ha babam yağıyor da yağıyor.
Çocukluğumdaki soğuk hava, kar yağışı ve tatil edilen okulum geldi aklıma.
Nasıl bir tipi vardı Allahım yığdı da yığdı. Sanırsın yılbaşı zamanındaki karlar. Yeni yılda hep öyle filmler vardır ya şimdi sanki o filmleri izliyorum pencereden.
Soğuk fena, kar fena Allah bütün dışarıda olan canlara yardım etsin.

***

Bir - iki ay sonra ayh havalar çok sıcak diye yazacağız. 
O güne kadar bugünlerin, karlı günlerin değerini bilelim...

***

Uykum geldi sanki iyi geceler...

19 Mart 2022 Cumartesi

17 Mart 2022 Perşembe

İyi Akşamlar...

 Ayın 5' i ve 15' i arasındaki güzel bir kaplıca tatilinden kareler...
Burası neresi mi?
Burası Yalova Kaplıcaları TBMM Termal Tesisleri
Harika bir havası, doğa güzelliği, kuş sesleri içinde mis gibi bir yerdi. 
Umarım yeniden gidebilme imkanım olur. Çok güzel dinlendim aslında 7 gündü planım ama hava muhalefetinden dolayı 3 gün daha uzattık. İnsanın kemikleri dinlenir mi?
Benim dinlendi. 
Bu güzel ve leziz yerin tadı damağımda kaldı resmen...
İyi akşamlar herkese...

















Bakalım yenisi ne zaman kısmet olacak?
Sevgi, selam ve muhabbetle...

***


Ve Jehan Barbur...
"Gidersen..."
Diyor dinleyelim çok sakin, çok güzel bir ses tıpkı tatilim gibi...