Efendim malumunuz üzre bu aralar çeşitli sağlık sorunları nedeniyle check-up için gittiğim, oradan oraya süründüğüm hastane ile ilgili yakınmalarımı yazıyorum ne zamandır...
Bugün biraz da yakınmayayım diy mi?
Komik şeyler de oluyor.
Çok fazla bekletiyorlar saatler boyu sabah 08:00 gibi orada olup 16:00 gibi eve dönmek benim hiiiç alışık olmadığım bir duygu.
İçtiğim ilaçlar da çeneme mi vurdu nedir?
Beklerken sağımdakiyle, solumdakiyle konuşmaya başladım.
Öğlen arası da orada olmak sıktı heralde ki galiba biraz kafayı sıyırma derecesi de diyebiliriz bu tür konuşma hallerine.
O kadar güzel güzel atmosferi olan, koltukları iç mekanı şıkır şıkır insana beş yıldızlı otel hissi veren o güzelim özel hastanede beklesem neyse. Bir koltuktan diğerine otur ev rahatlığı, dergiler falan can sıkılmaz ama oralarda da hiç bekletmezler ha... Beş dakikada güle güle işin bitti git.
Beklediğim yer ise aynen şöyle:
Yerler mozaik taş, duvarlar eldeğme yerleri yağlı boya ile boyanmış, oturduğumuz koltuğumsu şeyler de koyu mavi tonunda buz gibi demir, yukarıda beyaz ışıklı zerafetten uzak bir florasan lamba. Ortam bu.
Yalnız girişinde Hitit desenlerinden esinlenilmiş fena acemice yapılmış o modası geçmiş seramikler olanca haşmetiyle duvarda duruyor. Hatta hemen her geçtiğim koridorda karşıma çıkıyor.
Neyse benim hikayeme dekorasyon karıştı bugünkü komik olayı anlatacaktım.
Kimse yok diye dipte bulduğum bir koltuğa oturdum. Zaten saatlerce bekliyoruz bir de gürültü çekilmez kılıyor durumu.
Karşıdan iki yanına sallana, sallana çok çok olabildiğine şişman zar zor yürüyen bir teyze geldi.
Çok yaşlı değil ama zor hareket ediyor.
Bugün yağan feci yağmurla birlikte sırıl sıklam olmuş.
Epeyce de söylendi kendine 'ince giyinmişim, şemsiye almamışım...'
:)
Önce tarağını çıkardı bir güzel saçlarını taradı. Çantasından çıkardığı mendillerle saçını başını ensesini kuruladı sadece de ikimiz varız koridorda.
Sonra sırtından çıkardığı ceketi ben koltuğun birine astım ki kurusun.
Teyzeyle aman efendim bir sohbet, bir sohbet biz bir kaptırmışız bir tek çayımız kekimiz eksik.
Ben bu arada sıra alma yerinden uzak olduğum için araya 18 kişi birden girmiş.
Teyze anlatıyor, ben anlatıyorum birbirimize içimizi fena halde döktük.
Ne birbirimizin adını sorduk...
Ne nereden, kimlerden, ne iş yapanlardan, nerede gezenlerden hakkımızda bilgiye dair hiç bir konuya girmeden öyle bir sohbet etmişiz ki ...
:)
Ayrıldıktan sonra gülümseyen bir yüzle yürüdüğümü fark ettim.
:)))))))))))))))))))
İşte böyle kim olduğumuz pek ilgilendirmedi ikimizi de, nereden geldiğimiz ya da.
Ama o andaki konularımız birbirine yakın çıktı, bir çok yerinde de aynı şeyleri yaşamışız.
Konuştuk da konuştuk...
Oh beee...
:))))))))))))))))))))
Tavsiye ederim sıkıldınız mı arada bir gidin birine anlatın anlatın dönün evinize.
:)))))))))))))))))))))))))
Haaa bu arada güzel bir şey de oldu doktorum beni yaşımdan bu halime rağmen genç buldu...
:D :D
:)))))))))))))))))))))))))))))))))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder