31 Ekim 2015 Cumartesi

Bu Sabah...



Penceresinden yağmurun yağışını çektiğim,
yemyeşil bahçeli sitedeki evimizde son sabahımız.
İlk geldiğimiz günü hatırladım.
Tam tamına 7 sene önce. 
Çok zorlandığım halde nasıl da alışmışım.
Yeni bir ev, yeni bir hayat, yeni bir yol...
Acısıyla, tatlısıyla bir dönem daha sona eriyor.
Allah cümlemize hayırlar yazsın, hayırlar göstersin inşallah...
Gidiyoruz işte biraz sonra taşıyacak insanlar gelecek...
:)



29 Ekim 2015 Perşembe

Heeeyyy... Arkadaşlarrr!!! ...

Nooluyoruz?
1Kasım benim doğumgünüm...
Hiç bu kadar milletin dilinde olmamıştı o gün.
:))))

Türkiyemle ben aynı burçtanız.
İkimiz de Akrep burcuyuz.
Ne güzel...

Bugün Cumhuriyet Bayramı...


Nasıl da taşınma kargaşasına geldi öyle...
Neyse ki çok geç kalmış sayılmam...
:)
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

Günaydınlar...


Sabah ezanlarının o eşsiz sedasıyla uyandığımız yeni bir güne daha merhaba...
Küçük bir mola verdiğim bloguma geri dönüp her şeyi baştan sona yazmak istiyorum.
Şu anda değişik yeni bir hayata daha başlamanın verdiği heyecan içindeyim.
Ev taşıma telaşı var.
Yerleştikten sonra inşallah yine eskisi gibi faal ve bol bol burada olacağım.
Yazın çektiğim bu fotoğraftaki narlar görüntü itibariyle çok etkileyici gelmişti bana.
Hayat dediğimiz o anlaşılmaz sert kabuğun altındaki güzelliğe ulaşmak biraz zaman alsa da umudumuzu kaybetmeyelim.
En güzel dileklerimle sabahımız hayrolsun mutluluk ve sevgi bizimle olsun.
Hadi bakalım yeni ev, yeni hayat seni bekliyoruz...


Zara ve Ekrem Düzgünoğlu söylüyor...
"Sabahın seherinde ötüyor kuşlar..."
Ne güzel söylemişler ses uyumu çok güzel olmuş...
Dinleyelim.



22 Ekim 2015 Perşembe

Günaydınlar...


Herşeyin gönlümüzce olduğu güzel sabahlar...
:)


Sabah neşesi radyomu açtım dinliyorum.
:)

Ayça ve Toni Enişte harikalar.
Dinleyin tavsiye ederim.

20 Ekim 2015 Salı

Sezen Aksu - Gidemem

لا  تحزن - Senai Demirci - Üzülme


Lâ tahzen...

Üzülme! Üzülebiliyorsan bir kalbin var demektir. Kalpsizler üzül(e)mezler ki. Ne mutlu sana ki, üzülebiliyorsun. Dokunan var demek ki kalbine. Ya dokunulmasaydı kalbine. Ya hüznün gönül toprağını karmasına izin verilmeseydi. Demek ki gözden çıkarılmadın. Demek ki sen hâlâ bir umut tarlasısın.
Üzülme!

Üzülüyorsan, Biri var ki cılız varlığını düştüğü çamurdan kaldırmak istiyor. Onun için dokunuyor kalbine. Kıymetini bil ki, üzmeye değer görüyor seni. Hüzünlerin kalbinin toprağını allak bullak ediyorsa, sen ekilmeye layık bir topraksın demektir. Kaygıların vuruşuyla tuz buz oluyorsa taş katılığında büyüttüğün güvencelerin, yarılan göğsüne umut fidanları dikiliyor demektir.

Üzülme!

Yüzün yerde geziyorsan, ellerin boynuna sarılı ise, içini ısıtacak haberlerin mürekkebi damlıyor olmalı ömrünün defterine. Kar yağıyorsa güvendiğin dağlara, yarının ovalarında rengârenk çiçeklerin olacak demektir. Hırçın fırtınalar sarsıyorsa sevinçlerinin zirvesini, rüzgârlar dövüyorsa umudunun yamaçlarını, bir yüce dağsın sen demek ki, az bekle, eteğinden serin pınarlar akmaya başlayacak demek ki...

Üzülme!

Üzülüyorsan, şımaramazsın. Kibrin kirli tuzağına düşemezsin. Kendini beğenmişliğin çamuruna dolaşmaz ayakların. Uzak geçersin isyanlı yollardan. Heveslerinin ardı sıra düşüp nisyan uçurumlarının başına sürüklenmezsin. Seni Biri yakınlığına çağırıyor demek ki... Gözden çıkarmamış olmalı seni.

Üzülme!

Üzülüyorsan, bir kutlu teselli kapısının önünde bekletiliyorsun demektir. Gözlerini kaldır vefasız dünyanın eşiğinden. Gönlünün elinden çıkar sebeplerin boş avuntularını. Umudunu kes sahte doymalardan. Yüreğini küstür coşkulardan. Kapı açıldı açılıyor demektir.

Üzülme!

Üzülüyorsan, kaybedeceğin bir şeyler var demek ki... Kaybedeceği bir şeyi olanlar çoktan kazanmışlardır. Eline geçmeyenleri saymakla tüketme nefesini, elindekileri saymaya başla. Hepsini saysan bile, nefesini saymaya nefesin yetmeyecek demektir. Bak işte zenginsin.

Üzülme!

Seni bir "İşiten" var. Seni senin kendini bile sevmenden önce O sevdi seni. Senin kendini bile bilmediğin unutuş kuyularından çekip çıkardı seni. Çektiğin acılara habire meşgul çalan telefonlar gibi kör ve sağır değil O. Yüreğinin her yangınına O yetişiyor. Ayrılıklarına ve sıkıntılarına metal soğukluğundaki plazalar gibi umursamaz değil O. Yitirdiklerinin hepsini sana iade edeceğine söz veriyor. Sevdalarına ve özlemlerine çok seçenekli sınav kâğıtları gibi tatsız ve tuzsuz formüller sunmuyor. Seni herkesten çok anlıyor, seni senin kendini düşündüğünden çok düşünüyor. Gözyaşlarınla imzalayasın istiyor yakarışlarını. Bir ebedî çerçevenin içinde, gösterişsiz bir kullukla fotoğraflamak istiyor seni. Dağılıp giden ömür kırıntılarının arasından sıcacık bir kardelen ümidi devşiresin istiyor. Keyfinin çatlak kabuklarının arasından sonsuz teselli pınarları akıtmak istiyor.

Üzülme!

Varlığının tenine çiziktir her hüzün. Varlığından haber verir üzüntün. Hatırlar mısın, bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey bile değildin? Hiç umursanmadan çöpe atılabilecek kirli bir su iken sen, yüzüne bir tek O baktı. Kimselerin arayıp sormadığı, önemseyip adını bir kenara yazmadığı o günlerde, senin adını ilk O andı. Hatırını bildi. Seni yanına aldı. Hep yanında oldu. Sen seni unutup da başını yastığa koyduğunda bile, seni her defasında sabaha çıkardı. Sen Onu defalarca unuttun ama O seni asla unutmadı.

Üzülme!

O'nun en sevdiği kulu da yalnız kaldı. Taşlandı. Sürüldü. Yaralandı. Aç susuz kaldı. Yuvasına uzaktan gözleri yaşlar içinde baktı. Mağarada yapayalnız ve korunmasızdı. Senin gibi üzülen yol arkadaşına sonsuz müjdeler veren tebessümüyle fısıldadı: "Lâ tahzen, innAllahe meânâ."

Üzülme!

Kaldır yüzünü yerden. Omuzlarından sarsıp kendine getirmek istiyor seni Sevgili. "Rabbin sana küsmedi ki..." Gözlerinin içine içine bak sevdiklerinin. "Rabbin seni unutup yalnız bırakmadı ki..."


08 Mart 2009

Dua...


İyilik ettin...

Sabahın Hayrı... Akşamın Şerri...


Lanet olası kör şeytan sana yenilmeyeceğim...
Allah' ıma isyan etmeyeceğim bizleri yaratan Rabbim elbet ışığa ulaştıracaktır.



19 Ekim 2015 Pazartesi

İyi Geceler...


Hepimizeee...

Sâmiha Ayverdi...

"...Kapını aç, kapını aç...Sana geldim, kapını aç...
Bu dünyadan o dünyâdan, aldım boyum ölçüsünü...
Ezel, ebed arasında, nice eyyâm gezip tozdum...
Sığamadım dü-âleme, sana geldim, kapını aç...
Yoldaşım var, çift kişiyim, günâh benden hiç ayrılmaz.
Tek değilsem N’olur sanki? Yer gök sığmış o kapıya...
Bizi de al kapına aç, kapını aç....kapını aç...”
Hancı’dan

Oktay Rifat...

" Ama ben eski zaman âşığıyım;
sevmek kadar katlanmak da gelir elimden."


Oktay Rifat

Anacııımdan İnciler...

Haberleri izledikten sonra ciddi ciddi konuşan annem bana şunu söyledi:
-Kırmızı GÜLTEN çıkmış hakkında...
:)))))))))))))

***

Bu kez biraz daha farklı bir haber izledi ve yine bütün ciddiyetiyle bana dönüp:
-Bu adam pis.
-Nereden çıktı anne şimdi bu?
-FORMO film mi ne onu çevirmiş.
:))))))))))))))

Gülme de dur.
:))))))))))))))))))

Yeni Haftaya Günaydın...


Hepimiz için güzel, bereketi bol huzurlu bir hafta olsun.
Kötü havalar yüzünden üşümediğimiz, 
kötü haberlerle mutsuz olmadığımız bir hafta dileyelim birbirimize.

***

Ankaralı Namık intihar etti

Hoplaya zıplaya, neşeli, neşeli, güler yüzle türküler söylerdin sen.
Ne ara mutsuzluk ve umutsuzluk bu kadar kapladı seni ki intihar ettin?
Allah sevenlerine ve ailesine sabırlar versin.
Allah rahmet eylesin.
Ölümüyle dalga geçenlere de Allah akıl fikir versin karşınızdaki kişi 39 yaşındaydı.

Ve her ünlü ölümüyle Münir Özkul' a laf söyleyen güruh:
 Allah' ın dediği olur sen mi biçeceksin ömrünü terbiyesiz.

***


"Şu Kışlanın Kapısına..."
Dinleyelim...

18 Ekim 2015 Pazar

Atini nay wa ghanni - Dorsaf Hamdani - Barbara Fairouz

Al Bint El Chalabeya - Dorsaf Hamdani - Barbara Fairouz

SOBALI EVDE BÜYÜYEN ÇOCUK... Naşide Beşoluk...


SOBALI EVDE BÜYÜYEN ÇOCUK
Sobanın borusunda bulunan çamaşır kurutma tellerine asılı olan okul önlüğünün kurumasını beklemiş çocuktur...
Sobalı Evde Büyüyen Çocuk
Kış sabahları bazen üşümekten yataktan çıkmayı istemeyen soba kokusunu seven üstünde kaynayan çaydanlığın sesini seven üstündeki kestanenin mandalina elma kabuklarının kokusunu tanıyan seven bahçede karda oynadıktan sonra üstüne ellerini tutup ısıtmayı seven sobalı odadan öteki odaların soğukluğu nedeniyle çıkmak istemeyen kömür kokusu odun kokusu çalı çırpı çıtırtısı ateş gürlemesi nedir bilen çocuktur...
Yıllar sonra büyüdükten sonra kaloriferli veya kombili bir evde bile halen "oturma odası"nın kapısını kapayan rahatsız bir insandır...
İlerleyen yıllarda kestaneye bayılan ama çocukluğundan hatırladığı tadı bulamayan bir büyük insan olacaktır...
Sobanın üzerine kolonya dökerek alev denemesi yapmış çocuktur...
Elbiselerinin bir köşesi kurutulurken yanmıştır...
Büyüdüğünde yazın bile yorgan kullanmadan uyuyamama alışkanlığına ve her mevsim açık kapıları kapama hastalığına sahip olacak çocuk...
Gizli gizli sobanın arkasına pastel boya değdirip boyanın eriyerek soyut sanat eserlerine dönüşmesini izleyen koku fark edilip kendisine müdahale edilene kadar bunu değişik renklerle yapmaya devam eden çocuktur...
Nohutun leblebiye dönüşünü soba üstünde görmüş çocuktur...
Yün çoraplarını sobaya dayayarak ayaklarını ısıtmıştır bu çocuk....
Geceleyin atesin kırmızı ve sarı renklerinin dansını evin tavanında seyreden çocuktur...
Elinin kolunun bir kenarında muhtemelen nasıl olduğunu hatırlayamadığı yanık izleri olan çocuktur...
Sobanın kenarına pısıp dakikalarca ısınan sonra koşarak aynaya bakan ve kıpkırmızı yanakları görünce kendini beğenen bundan zevk alan çocuktur...
Annesi evde yokken soba sönmesin diye sobaya tahta kömür taşımayı görev bilmiş çocuktur...
Gece lambasının ışığı yerine sobanın alevlerine bakarak uyuyan çocuktur...
Soba tütünce tırsmış çocuktur...
Sobanın üstüne mantar koyup tuzlayıp sonra afiyetle yiyen çocuktur...
Sobanın önünde mavi leğen içinde banyo yapmış çocuktur...
Muhakkak bir kere evi havaya uçurma macerasını yaşamış çocuktur...
Sobanın sıcaklığını ne kaloriferle ne de doğalgazla ısınan evde bulabilmiş çocuktur...
Önlük yakalığını kumaş mendilini bilumum ufak tefek malzemeyi soba borusuna yapıştırmak suretiyle ütülemiş olan çocuktur...
Sıcacık odada radyo dinlemeyi...
Sevdikleriyle zaman geçirmeyi...
Annesinin ördüğü kazağı o sıcaklıkta yinede giymeyi...
Özellikle de hasta olmayı çok iyi bilen çocuktur...

#NaşideBeşoluk

İstifa...

Cahillik...

KAZIM KOYUNCU & ŞEVVAL SAM KOYVERDİN GİTTİN BENİ

Paulo Coelho...

Saldırıyı İlk Defa Anlattı...

Ahmet Hakan başına gelen saldırı olayını ilk defa anlatmış.
Hem güldüm, hem okudum tövbe tövbe yaaa.
Çok komik...



http://www.internethaber.com/ahmet-hakan-saldiriyi-ilk-kez-anlatti-1479420h.htm

Muhammed İkbal...

Yeryüzü Kimindir

toprağın derinliğinde tohuma can veren kim
deniz dalgalarından bulutları göğerten kim

ufuklardan bitkilere yaşam sunan rüzgârı estiren kim
yeryüzü kimindir, o baktığın güneşin ışığını gönderen kim

buğday başağının gözelerini inci ile dolduran kim
mevsimleri sırasıyla değişme özelliği veren kim

ey toprak ağası bu topraklara bir bak senin mi ki, değil
babanın tapulu malı değil, benim değil, bilirim kimdir kim
 
Muhammed İkbal

Günaydın...


Bir sonbahar sabahı Pazar gününden hepimize huzur ve esenlik diliyorum.
Sevgi dolu günler olsun.

***


Gülben Ergen ve Oğuzhan Koç...
"Aşkla Aynı Değil..."
Diyor dinleyelim...

17 Ekim 2015 Cumartesi

Sen Gelmez Oldun...


Yine Şehit Haberleri...

Şimdi de şehitlerimiz için yanıyoruz Allah'ım ülkemi selamete çıkar noolursun...

06 Indila - Run Run

Yemek Programları...

Biraz daha sağlıklı şeyler yapsa.
Hep hamur işi, bol kalorili, tereyağlı insanları rahatsız edecek tarifler var...
Kimse kilo almak istemiyor aksine herkes kilolarından kurtulmak istiyor hadi bakalım sevgili aşçılar:
Hem sağlıklı hem lezzetli yemeklerden yapsanıza.
İşte meydan size.
:))

Günaydınlar...


Herkese umut dolu, sevgi dolu güzel haftasonları dilerim...

***

Bugün şarkımız. 
Yağmur Ağlıyor.


Xumar Qedimova' dan
Ne güzel söylemiş dinleyelim...

16 Ekim 2015 Cuma

Uykuuu...


Bugün can sıkıntısı bir yandan, yorgunluk bir diğer yandan...
Uyumak belki de dinlenmenin en güzel yolu.
İyi geceler hepimizeeee...

Bakış Açısı...


Öffffffffffff...

Beynim hamur gibi oldu.
Ütülendi resmen...

Mis Gibi Kokulu...


Mandalina tadında bir gün olsun.
Kaç gündür tadım yok, mevsim geçişi midir, yoksa haftanın ikinci gününden midir bilemedim.
Şimdi diyeceksiniz ki haftanın ikinci günü nooldu?
Bir çok şey gibi o da bende kalsın. 
Ben insanları kırmamaya azami özen gösterdikçe karşınızdaki bir anda küüt diye ruhunuzun orta yerine baltayı saplayabiliyor.
Neyse insanın olduğu her yerde olur böyle şeyler büyütmeee!!!
Diyip geçelim.

Aslında uzun zamandır tadım yok, canım sıkkın, ruhumu hiç saymıyorum bile.
Yaldızları dökülen bir ayna misali her ne kadar dışıma belli etmemeye çalışsam da sanırım çökkünlük halim belli oluyor.

Bu da geçer diyip mutlu günler dileyeyim.
Herkese, hepimize mutlu günler...


Sezen Aksu' dan dinleyelim...
"Masum değiliz..."

15 Ekim 2015 Perşembe

Tamally Maak - Amr Diab تملى معاك - عمرو دياب

Sevemedim Gitti...

Şu hastaneyi Allah eksikliğini göstermesin de bu kadar sevimsiz ve sıkıcı olunur. Ne bir düzen, ne bir intizam ne insanların önceliğine saygı...
Bilemiyorum da her gidişimde ayrı bir sorun, ayrı bir sinir harbi.
Neyi bekliyoruz?
O kadar çok kişi niye bekliyoruz?
Verdiğimiz bir tüp kanın peşinde bir tam gün geçer mi?
Sonuç değerlendirmesi öğleden sonraymış.
Ne olur sanki saat onbir gibi sonuçlar çıkıyor ayırın bir doktoru o da o sonuçlara baksın.
Yok hayır öğleden sonra işi olan da bekliyor, olmayan da sonra da insanlar barut fıçısı gibi birbirine iki sıra önce girdi girmedinin hesabını yapıyor.
Gittikçe iyileşeceğiniz yerde gittikçe hastalanıyorsunuz.
E üniversite hastaneleri böyle demesin kimse. Her hastaneye yapılan düzenleme buraya da yapılamaz mı?
Yine çoook dolmuşum, yorulmuşum eve dönme umudumu kestiğim bir gün yaşamışım.
Şükürler olsun saat 17 gibi evde olabildim bu da iyi bir sonuç...

***

Bugünkü gittiğim hastane meşhur terör olayının olduğu yere çok yakın bir üniversite hastanesi.
Acilin yanındaki merdivenlerin bittiği yere bir sendika çay makinası ve kağıt bardak koymuş.
İyi dedim kapıda bekleyenler hiç değilse içlerini ısıtır.
Tam karşıda da on oniki nüfuslu kedi ailesi yaşıyor ben gittiğim zaman onlara iyi kötü elimden geldiğince yiyecek falan bırakıyorum. Bugün ayaklarıma dolananı mı ararsınız, patişlerini bana doğru uzatıp esneyenlerini mi?
Galiba hastaneye gitmenin tek sevimli yanı onlarla haşır neşir olmak.

***

Baya boğucu bir gün geçirmişim ki böyle bir anda kelimeler döküldü beynimden...

Azzddine - Takassim (Harissa Mix)

İyi Akşamlar...


Yine sıkıcı, boğucu, sevimsiz bir hastane gününden sonra hepimize mutlu akşamlar...

14 Ekim 2015 Çarşamba

Nejat İşler...

Bak oğlum !
Bu hayatta geri alamayacağın şeyler vardır, bunu unutma.Bir kadın seni seviyorsa sana aittir.Mutlaka bir fotoğrafın vardır bir yerinde odasının onu kaldırtma!
Bir kadın seni seviyorsa uyumadan önce dua ediyordur senin adınla başlayan dualar ve biten senin adınla onu susturma!Bir kadın seni seviyorsa sana zarar veremez yalnız genç adam kadınlar vazgeçtikleri adamlara da acımayı beceremez bu da kalsın aklında..
Bir kadın seni seviyorsa koklayarak öper seni,Seni seven bir kadın sevdiği kadar sarılabilirse kemiklerin kırılır.Ve bir kadın seni seviyorsa sen ne kadar güçlüysen o kadar güçlü hisseder kendini onu yanıltma.
İlk darbede yere çakılma oğlum,İlk imtihanda sınıfta kalma!
Ve asla,
Ama asla !
Araya umutsuzluğu sokma.
Orasıdır kadının şah damarı, umudu..
Kesildiği an, vazgeçer kadın.
Sevmekten,Beklemekten,Özlemekten,Hatta dua etmekten…
Can havliyle, kaçar.
Yakalayamazsın.
Artık o kadını üstüne alınamazsın.
Sahip çıkamadığın kadına hesapta soramazsın.
Kadınları bomba gibi düşün genç adam yanlış kabloyu kesersen onunla birlikte sende patlarsın.
Bak oğlum !
Bu hayatta herşeyi alırsın yalnız seni seven kadının yoktur fiyatı.
Seni herşeye rağmen sevebilen kadını satın alamazsın,
Cüzdanın kilo kaybettikçe, sevgileri eksilen sevgililerin olur en fazla..
Falan filan sonra,
Bilirsin ya..
Sen sen ol o kadını satma !
Bir kadın seni seviyorsa kavga eder.
Hem birazdan boğazına yapışacak sanırsın, hem görürsün gözlerindeki korkuyu.
Kadınlar susmaz genç adam, susmuş kadın gitmiş kadındır.
Susmuş bir kadın için bitmiş bir adamsındır.
Bu kadınların değişmez ve değiştirilmesi teklif bile edinilemez olan maddelerinden biridir.
Kadın olmanın kuralıdır..
Bir şey daha vardır ki,
Kuştur kadın,
Ve bir gökyüzü vardır her kadının.
Öyle bir havan olmalı ki adamım,
Senden göçmediği için, onu dondurmamalısın.
Bunu bir zamanlar seni gökyüzü ilan etmiş kadının, başka bir gökyüzünde kahkaha atışını duyunca anlarsın..
‪#‎nişler‬

Alfred'in Hikayesi...

-Canımı sıkan olaylar bir değil ki... Sayılamayacak kadar çok. Üzgünüm, mutsuzum,sıkıntılıyım,          hastayım Alfred.
-Umursamayın Efendim.
-Umursamamak mutluluk mudur Alfred?
-Peki umursayınca kimin haberi oluyor efendim?
-Tamam Alfred tamam... Umursamam ben de.

Alfred'in Hikayesi' nden alıntıdır...

Hata...

Günaydın...


Bu merdivenler sanki rüyamdaki merdivenler gibi.
Beni en çok yoran, korkutan, sıkılmama sebep olan.
Tepesinde kalakaldığım ne inebildiğim ne de çıkabildiğim...
Sıkıntı işte başka bir tabiri yok sanırım.
Güzel günler dileğimle günaydınlar...

12 Ekim 2015 Pazartesi

11 Ekim 2015 Pazar

..................

Başlık bulamadım.
Günaydın diyemedim, iyi günler diyemedim...


Elektrik çarpmış gibiyim...
Sanırım bütün ülke olarak aynı şekildeyiz.
Şok, panik, korku ve kaos...
:/
Ölenler ve yaralananlar ah ah üzüntüm had safada.


10 Ekim 2015 Cumartesi

86 Kişi... 86 Sönen Ocak...

86 Perişan olan aile...

Hepsinin de bir hayatı, hikayesi vardır mutlaka acıya acıya izleriz artık önümüzdeki günlerde.

Barış Mitingine Bomba...

Yaklaşık 1 saat önce Ankara' da patlama olmuş.
Tüh tüh 20 ölü var deniyor çok sayıda da yaralı.
Hem de barış için toplanan bu insanlara yazık yaaa...

Cüzdanlar... Eski Cüzdanlar...

Ve işte dün sözünü ettiğim uzun zamandır paylaşamadığım yazım...



Kenarları yırtık pırtık olmuş, bazı yerlerinden ipler çıkmış, derisi deseniz yer yer soyulmuş, çatlamış, çıtçıtları artık kapanmaz olmuş.
Kartlar ve kimlikler ve elzem bir kaç kağıt parçası dışında günümüzde insanın en önemli ihtiyacı olan paralarını taşıyan cüzdanlar...
Hatta eski cüzdanlar.
Pek bi severim ben eskimiş, yıpranmış cüzdanları...
Her şeyin eskisini değil elbette ama cüzdanın eskisine bir ayrı gözle bakarım.
Yaşanmışlığın, insanın varlıklı halinin, yokluk zamanının simgesidir bana göre eski cüzdanlar.
Bir insanın  hayatıdır, hayatının özetidir; kimliği, ehliyeti, parası, banka kartı ve gerekli nesi varsa bulunur.
Hatta ben içine bir kaç tane de hurma çekirdeği atarım ki içinde bereketi olsun.
:)))
Nereden geldi aklıma şimdi bu cüzdan hikayesi?
:)
Cüzdanımın alttaki klipsi küüt diye ayrılınca elimde kalakaldı iki parça halinde.
Yeni cüzdan almak zorunda kaldım. O da güzel ama eskisinin alışkanlığı yok. Daha düğmeleri, fermuarları alışacak. Biraz köşesinin eskimesi ve hafiften yıpranması lazım birbirimize ısınmamız için.
:)))))
Sonra cüzdan alırken hep şu düşünceler kaplar beynimi. Şimdi ben bu cüzdanı alırsam içine para yerine hava koyacağım. :)
En iyisi başka bir çeşidini alayım da hem içi dolu olsun hem de çabuk eskisin.
:)))
Eski bir okul çantasının tipinde minicik deri bir cüzdanım vardı.
El yapımı abimin hediyesiydi.
İlk işe başladığımda içine maaşımı özenle yerleştirirdim. 
Sonra nasıl olduysa kaybettim.
Ne çok aradım ben o cüzdanımı.
Hala daha aklıma geldiğinde kendime kızarım.

Neyse efendim.
Cüzdanlarımız, bereketli, dolu dolu ve yaşanmışlıkları güzel olsun.
:)

Günaydınlar...


Selam, sevgi ve muhabbetle mutlu Cumartesiler olsun hepimize.
Sabahın erken saatlerinde uyanıp da 
gün doğumunu izlemek, yolun tenha haline bakmak güzel oluyor.
O eşsiz serinliği, sessizliği, dinginlik ve huzuru günün başka vakitlerinde bulmak çok zor.
Dua edebilmenin en duygulu zamanı sabah saatleri.
Ezan sesinin yankılandığı, makamının her vakitten daha değişik özümsendiği saatler...
:)

***


Ve Sema Moritz...
"Hasret..."
Diyor dinleyelim...
:)

9 Ekim 2015 Cuma

Günaydınlar...


Sağlıklı, neşeli, aydınlık ve sıcak bir gün dilerim hepimize.
Uzun zamandır düşünüp de yazamadığım bir konuyu bugün yazacağım inşallah.
Tadı damağımızda kalacak güzel bir yazı olacak.
:)
Konusu hakkında bir şey yazmıycam şimdi okuyunca görürsünüz.
;)
Bekleyin anacım...
:))))


Merve Özbey...
"Yağmur..."
Diyor dinleyelim...

6 Ekim 2015 Salı

İyi Geceler Hepimize...

şirin,kedi,uyku,hayvan,yavru kedi

Uyku Fena Geldin...

Hey Allahım Yaaa...

Sinpaş GYO

Tanıtım için bu ilanı göndermişler.
Sanki sudan ucuz gibi geldi bana.
Mutfak harçlığımdan artırıp 
"-Ver ordan iki daire." diyesim geldi...

Radyo...

Radyo...


Aslında ben öyle zannetmemiştim söylemişlerdi.
Anlatılanları duyduktan sonra da hep bi merak duygusuyla arka kapağını çıkarıp en ince ayrıntısına kadar incelemiştim. Tellerden ve birbirine bağlı büyük boy pillerden başka bir şey yoktu içinde. Yalandı işte beni kandırmak için söylemişlerdi… 
Neden mi bahsediyorum tabii ki radyolu günlerimizden. 

-İçinde küçük küçük insanlar varmış onlar konuşuyormuş biz duyuyormuşuz.
-Hııı!!!!
-Yok canım olur mu öyle şey, ne yer ne içer o insanlar hem o kadar küçük şeyin içine nasıl girer? Nasıl yaşarlar deli mi bunu söyleyenler? 
Gerçekçiliğiyle düşünürken ben, yine de bir ara şüpheye düşüp  a a acaba doğru mu söyledikleri diye bir kere bakmıştım içine. :D :D :D 

İtiraf edin benden başka birileri de aramıştır içinde olduğu söylenen küçük insancıkları. :))))

Hani bulsam naapacaktım o da ayrı bir konu. 
Hep o minik koltuklar ve önlerinde mikrofon olan minik insanların o koltuklarda oturup konuştuklarını görmeyi hayal etmek hem komik hem de güzeldi doğrusu. 

Bir müzik aşığı iseniz ve dinlemek istediğiniz şarkılara ulaşmak için tek kaynağınız radyoysa böyle üzerine düşer neresinde ne var karıştırırsınız.
Radyomuzun üstünde yazan ülke başkentleri ve başlıca büyük şehirleri hep görmek isterdim mesela. 
Soldaki düğme açma kapamada ve ses ayarlamada kullanılırdı. Düğmenin çevresini kaplayan bir büyük düğme daha ışığını yakardı.  Sağdakiyle ise bas ve tiz ayarını yapar dıştaki halkasıyla da radyo kanallarını arardık. Orta bölgede şehirlerin ismi yazılıydı. Moskova vardı, Girne vardı en sağa doğru Liverpool, Newyork, İstaMbul  hatırladıklarım. O isimleri okudukça bile gitmek, görmek, gezmek isteğimi yenemezdim bir türlü. 
Civu civur cıv frekans ayarlama sesiydi. Ortadaki büyük beyaz dişleri bastıkça üstüne çat çat ses çıkarırdı kanalları ayarlamak için kullanırdık. Hemen hemen her evde olurdu. Çoğu evde ise yüksekçe bir yere konur ayarlarına ve düğmelerine yalnızca babalar dokunabilirdi.
Bizde biraz farklıydı bu durum babam pek ilgilenmezdi hep bana seslenirdi 
-Betül radyoyo aç, şu kanalı ara diye.
Pilini bile ben değiştirirdim o derece yani. 
Havanın güneşli ve güzel zamanlarını bilirdi nedense...
O zamanlar Polis radyosunu çok severek dinlerdim. 
Tok bir kadın sesi "r" harflerinin üstüne basa basa 
-Burrası Türrkiye Poliss RRadyosu! derdi. 
Kayıp ilanlarını dinlerdik önce sonra da yasaksız istediğimiz türdeki şarkılar sıralanırdı...
Tabii o zamanlar TRT de yasaklı şarkılar çalınmazdı.

Bir de Kıbrıs’ ın Bayrak Radyosunu severdim. Şansım yerindeyse uzun süre dinlerdim. Yoksa o ses bir gider bir gelir bir hışırdar bir netleşir sinir ederdi.
Arkası yarınlar,  radyo tiyatroları, sanat müziği konserleri hiç bırakmadan takip ettiğimiz programlardı. 
Bizim radyomuzun markası Sierraydı. :D

Ahhhh şimdi teknoloji ne kadar da değişti.
Radyo konusuna da nereden mi geldik? 

Son zamanlarda radyo keyfi denince http://www.aycaevhali.com/  @radyo_karavan ' dan başkası gelmiyor aklıma...

:)
Teknolojik aletlerle ilgili başka yazılarım da olur inşallah.
Yazıma burada son verirken Zeki Müren' in radyodan dinlediğimiz vurgulamalı veda mesajıyla bitireyim:

Sevgıyle kalın efendim.

Paul Auster...

"Neden mutsuzsun? dedi. Mutsuz değil, beceriksizim dedim. Sizin gibi, mutlu olduğumu sanmayı beceremiyorum. Hepsi bu."
Paul Auster

ZUHAL OLCAY - Başucu Şarkıları- Yağmur

İyi Akşamlar...


Yağmurun, soğuğun ve bulutlu havaların en yoğunu ile bugün karşılaştık.
Üşümeyi mi özlemişiz yoksa melankolikliği mi?
Anladım ki...
Neticede ben bu havaları seviyorum.
:)
Sevgi ve mutluluk dolu günler, akşamlar hepimize gelsin.


Zuhal Olcay' dan
"Adım Kadın..." Dinledim ve çok hoşuma gitti öneririm...

4 Ekim 2015 Pazar

Kış...

Feridun Düzağaç - Tek Başına

Ezginin Günlüğü - Yan Kalbim

Dışarıdan Gelen...

Tok ve ağır bir şekilde birbirine çarpan demir sesi.
4 araba birbirine girmiş.
Pencereden bakınca görülüyor evin önünde tek tek birbirine çarpmışlar.
Ana cadde üzerinde oturunca trafik kazası sesi nasıl oluyor biliyorum.
Neyse ki ölen-yaralanan yok.

Koray Avcı Derleme En Sevilenleri 2015

Alfred' in Hikayesi...

-Bazen beynimi zorluyorum hem de zonklayıncaya kadar ama bir türlü anlayamıyorum Alfred...
-Anladım efendim.
-Peki ne yapmalıyım?
-Anlayamadım efendim...
-?????????????

Alfred' in Hikayesi' nden alıntıdır...

Bahçada Yeşil Çınar | GÜLAY

Ne Güzel...


Bir resim.

Erkan Oğur Derdim Çoktur Hangisine Yanayım

'AŞKIN SESİ' KONSERI


Ruhumuza gelsin.
Dinlendirsin...

Göksel Baktagir- Kar Tanem...


Ne zamandır paylaşmıyordum.
Bu huzur ve dinginliğe yakışır diye düşünüp bir daha paylaştım...
:)

Adamı Abuk Subuk Sorularla Bıktırdınız Yaaa...

Nihat Hatipoğlu'nu güldüren soru: 'Mars'taki su ile alınan abdest ...'

Yeter artık dalga geçtiğiniz bana göre cevabı gidince düşünürsün olmalıydı.
Ama benim kanaatimce dünyadan çok daha temiz olacağı kesin çünkü insan daha gitmemiş oralara...


Bu Bir Kuş... Adı Penguen Ama Cinsi Saksağan...

ALTTXT

ALTTXT

Avustralya' nın Sydney kentinde Bloom ailesiyle birlikte yaşıyor...

ALTTXT

Spor yapıyor...

ALTTXT

Spagetti sini aileyle birlikte aynı masade yiyor...

ALTTXT

Çocuklarla birlikte duş alıyor...

ALTTXT

Ev sahipleriyle birlikte uyuyor...

Devamı için link aşağıda.
Çok sevimli, insan canlısı, tatlı bir kuş o.
Çok sevdim ben onu.
Binlerce öpücükler...

Günaydınlar...


Güneşli ve serin bir sabahtan herkese günaydınlar.
Bu Pazar gününde tüm güzellikler hepimiz için olsun.
Gözlerimizde yanan mutluluk pırıltıları hiç sönmesin.
Daha huzurlu günlere, mutluluğa ve berekete ulaşalım hep birlikte.
İyi dilekler dilemek, kötü düşünmemek hepimizi iyiliğe götürecek diye düşünüyorum.
Yoksa gördüklerimizle kalırsak zor bir hayat yaşarız ki bu da bizi umutsuz, yorgun, hasta insanlar yapmaya yeter de artar bile.

***


Yıllar önce Muazzez Abacı' dan dinlediğimiz bu güzel şarkıyı ilk defa Halil Sezai' den dinliyorum.
Şu ana kadar güzel söylemiş o zaman devam.
"Vurgun..."
...
:............................

1 Ekim 2015 Perşembe

Ferhat Göcer - Yanina Kalmaz (2011)

Günaydınlar...


Merhabalar hepimize güzel günler...
Ahmet Hakan'a yapılan saldırıyı kınıyorum.
İnşallah gerçek suçlular bulunur.
Daha iyi günler diliyoruz ama umudumuzu gittikçe kıran olaylar oluyor.
Yazmıştım sabah saatlerinde ama üstüste o kadar kötü haberler geldi ki.
Diyarbakır Silvan da 2 asker şehit oldu.
Ankara' da Cebeci de belediye otobüsü tarafından da 12 kişi ezildi.
Ne kadar olaylı, ne kadar kara bir gün.
Allah tüm ölenlere rahmet eylesin.
....