10 Ekim 2015 Cumartesi

Cüzdanlar... Eski Cüzdanlar...

Ve işte dün sözünü ettiğim uzun zamandır paylaşamadığım yazım...



Kenarları yırtık pırtık olmuş, bazı yerlerinden ipler çıkmış, derisi deseniz yer yer soyulmuş, çatlamış, çıtçıtları artık kapanmaz olmuş.
Kartlar ve kimlikler ve elzem bir kaç kağıt parçası dışında günümüzde insanın en önemli ihtiyacı olan paralarını taşıyan cüzdanlar...
Hatta eski cüzdanlar.
Pek bi severim ben eskimiş, yıpranmış cüzdanları...
Her şeyin eskisini değil elbette ama cüzdanın eskisine bir ayrı gözle bakarım.
Yaşanmışlığın, insanın varlıklı halinin, yokluk zamanının simgesidir bana göre eski cüzdanlar.
Bir insanın  hayatıdır, hayatının özetidir; kimliği, ehliyeti, parası, banka kartı ve gerekli nesi varsa bulunur.
Hatta ben içine bir kaç tane de hurma çekirdeği atarım ki içinde bereketi olsun.
:)))
Nereden geldi aklıma şimdi bu cüzdan hikayesi?
:)
Cüzdanımın alttaki klipsi küüt diye ayrılınca elimde kalakaldı iki parça halinde.
Yeni cüzdan almak zorunda kaldım. O da güzel ama eskisinin alışkanlığı yok. Daha düğmeleri, fermuarları alışacak. Biraz köşesinin eskimesi ve hafiften yıpranması lazım birbirimize ısınmamız için.
:)))))
Sonra cüzdan alırken hep şu düşünceler kaplar beynimi. Şimdi ben bu cüzdanı alırsam içine para yerine hava koyacağım. :)
En iyisi başka bir çeşidini alayım da hem içi dolu olsun hem de çabuk eskisin.
:)))
Eski bir okul çantasının tipinde minicik deri bir cüzdanım vardı.
El yapımı abimin hediyesiydi.
İlk işe başladığımda içine maaşımı özenle yerleştirirdim. 
Sonra nasıl olduysa kaybettim.
Ne çok aradım ben o cüzdanımı.
Hala daha aklıma geldiğinde kendime kızarım.

Neyse efendim.
Cüzdanlarımız, bereketli, dolu dolu ve yaşanmışlıkları güzel olsun.
:)

Hiç yorum yok: