30 Ocak 2021 Cumartesi

Sadi Şirazi...


 

Çok Güzel...

Koltukta oturup tv izlemeli bir gün geçirdim.

Hadi bakalım yarın da aynı performansı bekliyorum hafta sonu karantinası senden...



Cem Adrian & Mark Eliyahu...
"Kül..."

içimde bir şey kanıyor keskin bir vedanın yarası sızlıyor... yüzümde bir şey soluyor... aynı değil umudun rengi kayboluyor kalbimde bir yerde bir orman yanıyor bıraktığın şarkılar sahipsiz susuyor şiirler hep dargın, dualar şifasız ömrüme mıhlanmış bir cümle... "Kül olur kalbindeki zamanla... Yana yana yana yana... "

İlk dinlediğimden beri vazgeçemediğim çok güzel bir şarkı olmuş...


Capone - Oh No (Lyrics)

29 Ocak 2021 Cuma

Gün...

Güzel başladı, bugün dışarı çıktım, dışarıdaki işlerimi bitirdim, saçlarımı kestirdim (güzel oldu bu arada), eve gelip güzeeelllce yemeğimi yaptım.

Nefis nefis yedim.

Ama akşam akşam çocuklarla konuşmalarımız biraz iç karartıcı geçti.

Kısaca yazıyim.

Ev bulamıyoruz.

Bize uyanlar çok pahalı, uygun fiyatlılar da çok kötü...

Pahalı olduğu için hiç gitmek istemiyorum.

Ama çocuklarımdan da ayrılmak istemiyorum.

İkilemdeyim.

İçim istemiyor dediğim maddi sebeplerden dolayı, yüreğim bebeklerimden ayrılmak istemiyor. 

İkircikli davranmayı da istemiyorum.


...............

 .................................

...................................................

........................................................

...........................

.....................................

.............................................

?????????????????????????

Çok...

Çok çok çok bunaldım...

Biraz ferahlık istesem çok mu olurum bilmiyorum...

28 Ocak 2021 Perşembe

Eşyalar...

 Dağıtılacak, toparlanacak daha çok iş var yapılacak da...


Bir de hiç vazgeçemediğim bu çalışmalarım var tabii ki...
Devam ve devam...


MARDİN'İN SESLERİ / SOUNDS OF MARDIN 马尔丁声音

Aytaç Doğan - Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın (Live) (Official Video)

Mustafa ÖZARSLAN - Türküler İyileştirir Part-5

Offf Yaaaa...

 


Yine sıkıyorum bu dişlerimi de kaybedicem. 
Yüz ağrım da cabası üstelik. 
:(

Saat Sabahın...

05:00 inden beri uyanığım ve gözüm telefon, bilgisayar üzerinde sürekli ev arıyorum.

Azıcık uyuyayım bari.

Uykum geldi...


Sezen Aksu - Kıran Kırana (Lyrics | Şarkı Sözleri)

Bak Bu da Güzel İşte...

 


Zaman...

Bir an önce geçsen mi,

Yoksa bu günlerimizin tadını çıkaralım, çok güzel mi diyeceğiz bilemiyorum ki...

Keşke bilseydik, bilebilseydik...


Sezen Aksu & The Royal Philharmonic Orchestra FULL

27 Ocak 2021 Çarşamba

Bir Yere Kadar...

Geliyorum, geliyorum, geliyorum tıkanıp kalıyorum.

Hey Allaah'ım yardım et yalvarırım...

Bugün...

Güzel bir gün yağmur yağıyor, hava rüzgarlı.

Evin içi ellialtı olmuş durumda, elden çıkarılacaklar gitmedi daha.

Belediye gelmedi daha...

Ama böğön güzel bir gün.

Ne bileyim 750 tl doğalgaz gelmiş belki ondandır. 

:)))))


Yorgunum, ama gariptir ki sakinim.

Dinleniyorum bugün belki ondan.

Neyse ben bi ev arayayım biraz daha.

İstanbul nitfen ama yaaa sen de hiç yardım etmiyorsun şurası var tam istediğiniz gibi size uygun falan diye...

19 Ocak 2021 Salı

Sabahın Seherinden Günaydınlar...

 


Kızgın kumlardan, serin sulara huzurla koştuğumuz;
 mutlu, neşeli, normal günlere bir an önce kavuşmamız dileğiyle...

Sevgi, selam ve selametle...

Toparlanma işlemlerim sürüyor. Arınma, süzülme ve azalma günlerim de son hızında.
Kendi kendime söz verdim gereksiz hiç bir şey almayacağıma ve aldığımın muadili olan şeyi eskimese bile elden çıkarmaya.
Avcı, toplayıcı olmuşum ne bu be?
Evler nefes alıyor taşınma işi ile bu çok iyi oluyor.

Neyse yorgunluklarım çeneme vuruyor zaman zaman kendini sev, kalbine iyi bak, 
çok yorulma Betül.
:))))

***


Jehan Barbur...
"Aşk Bitti..."
Diyor dinleyelim...

18 Ocak 2021 Pazartesi

17 Ocak 2021 Pazar

İyi Geceler...

 


Bu günün konusu parmaklar neden ağrır?
Bildiniz romatizmadan. 
Buzlu ve soğuk bir şeyler tuttuğumda bir uyuşma, dinlenme haline geçiyor ama,
sonra yeniden başlıyor zonklayıp ağrımaya...
Yağmur yağar ağrır, kar yağar ağrır nedense bu romatizma geçmez bir türlü.

***

Ağrısız, sağlıklı günlere...

15 Ocak 2021 Cuma

Zeynep Bastık (& Kenan Doğulu) - Yüzsüz Yürek Akustik

Havamız...

 

Tam da bu...




Her şey böyle olmalıydı...




Ama bu aralar elimden düşürmediğim en samimi arkadaşım bu...




Ve bu...

Merhabalar... İmera Fera (feat. Ceyda Düvenci)


Nasılsınız, iyi misiniz?
Ben şükürler olsun halimize iyiyim. 
Kar yağıyor sokaklar çok soğuk ama ben mutlu çok şükür.
Kayınvalidemin ağzından düşürmediği bir dua vardır der ki:
"Allah yazımızı yaz, kışımızı kış versin inşallah"
Her şey vaktine has ve vaktinde güzel.

:)

Türkü çok güzel dinleyelim.

Ara Malikian Tour 15. Misirlou (Pulp Fiction Theme)

Señorita HAUSER

Brenna Maccrimmon - Şemsiyemin Ucu Kare

14 Ocak 2021 Perşembe

Gazeteci Sevim Gözay' ı Kaybetmişiz...

 Çeşitli dergilerden bildiğim bir isim.

Gencecik bir hanım gitti.

Sevenlerine, yakınlarına baş sağlığı dilerim.


2021 yılı temennisi olmuş bu paragraf...

İyi Akşamlar...

Zaman bu kadar da çabuk mu geçermiş?
Yarın yine mi Cuma hayret bir şey...

Üstelik yeni yılın ilk ayının yarısı yarın.

Bizim de toparlanıp gitmemize az kaldı hadi bakalım...


12 Ocak 2021 Salı

Kahve...


 

Nazım Hikmet' den...

 


İyi Geceler Hepimize...


Merhabalar iyi geceler efenim.
Bu aralar geceden geceye uğradığımın farkındayım.
Ama güzel bir arınma günlerinden geçiyorum.
Arınma günleri ne mi?
Eşya azaltma günleri.
Seyrelip, süzülme günleri.

Zihin olarak da arınıyorum galiba...
Tam yerleştim hiç bi yere kımıldamak istemem derken
 küüüt diye bu taşınma işi çıkınca afalladım haliyle.
Oydu buydu derken gidileceği kesinleşince eşyaların bir kısmından 
en azından eskilerden ayrılma fikrini benimsedim 
bu sefer de diğer kırpık minik şeylerden arınma safhasına geçtim. 
Eleme çalışmalarım son hızla sürüyor. 
Ama yorulduğumu ve migren ağrılarımı da inkar edemiyciim.
Yaaa işte böyle caaanım ciğerim. 
Keşke bu kadar çok eşyalanmasaymışım.
 Otobüsten yapılmış bir evde yaşamak istiyorum ben artık. 
Biyere gideceksem hiç bir şekilde taşıma derdim olmasın
 otobüsümle gidiyim her şeyim yanımda kaplumbağa gibi.

Eşyalar beni taşıyıp rahat ettireceğine ben eşyaları taşıyıp rahat ettiriyorum derdim bu.
 Eşyanın hızmetcisi olmuşum da fark etmemişim. 😔
Yoksa gidiver, geliver, taşınıver ne olacak ki?.
Bugün orası, yarın burası ne de güzel olur.
Ölürsen de geride kalanların naapıcaz şimdi biz bunları değil,
ah ne güzel işe yarayacak şeylerle hayatını devam ettiren bir annemiz vardı.
Yine işimize yarayacak şekilde öldü gitti derler.

Gerçekten izlediğim programlar yüzünden de olabilir ama
 güvenli bir ortamda, gayet sade, gayet az eşyayla güzel bir yaşantım olsun isterdim.
İsterim evet ve
umarım bir gün gerçek olur.

Gelelim taşınma telaşına.
Umalım ki istediğimiz, büyüklük ve fiyatta düzgün bir ev bulur yerleşiriz.
Ondan sonra dinleneceğim ve işimi yapacağım hayırlısıyla...

Haydi bakalım yeni hayat ve rüyalara, yarınlara huzurla ulaşalım inşallah.

***


Muazzez Abacı...
"Bir Sen Kaldın İçimde Bir de O Hatıralar..."
Dinleyelim kulaklarımızın pası silinsin...

11 Ocak 2021 Pazartesi

İyi Geceler...


Huzurlu, bereketli güzel haftalar dilerim.
Yaklaşık 2 saat önce meydana gelen deprem yüzünden baya bi huzursuz olduk
 ama şimdi biraz rahatız.
Korku ve endişe arasında kalp küpürtüsüyle geçen bir kaç saniye.
Yerimden dahi kalkamadım bir de kedimiz olunca
 kaçar bir yere gider saklanır diye hiç kımıldayamadım bile.
İnsan nasıl aciz, çaresiz, korku içinde kalıyor öyle hayret bir şey.
Allah daha şiddetlisini yaşayanlara sabır ve kolaylık versin.

***

Güzellikler bizlerle olsun.

*** 

6 Ocak 2021 Çarşamba

İyi Geceler...


Hepimize...
Müziğin güzelliği ve canlılığıyla her şey gönlümüzce olsun...


Fikrimin İnce Gülü...
Çok güzel dinleyelim.
Gecemize huzur gelsin.

4 Ocak 2021 Pazartesi

Murathan Mungan' dan...

 YALNIZ BİR OPERA


ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş ayrıntılarında
zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha
fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.

Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki
gibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan ,
benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin


Yaz başıydı gittiğinde. Ardından, senin için üç lirik parça
yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.

Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
çerçevesine sığmayan
munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu

Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti
Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük usulca düşüyordu bir kağıt aklığına, belki de
ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı,
değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? "Eylül'de aynı yerde ve
aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda. Altına saat: 16.00
diye yazmıştın, ve saat 16.04'tü onu bulduğumda.

Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran
Zaman'ı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını


Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.
Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı. Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay, alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik
kalmıştı.
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış
arkadaşlığımıza. Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi bakışıyorduk.
Sanki ufacık birşey olsa birbirimizden kaçacaktık.

Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.

Gittin.şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. 

Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.


Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?

Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları
gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir
şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi.
Artık hiçbir duygusunu anlamayan çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkla büyüyecek
Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz

      kış başlıyor sevgilim
      hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
      bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
      oysa yapacak ne çok şey vardı
      ve ne kadar az zaman  
      kış başlıyor sevgilim
      iyi bak kendine
      gözlerindeki usul şefkati
      teslim etme kimseye, hiçbir şeye
      upuzun bir kış başlıyor sevgilim
      ayrılığımızın kışı başlıyor
      Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.

Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu
gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...

Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
içinizdeki ıssızlığı doldurmaz hiçbir oyun
para etmez kendinizi avutmak için bulduğunuz numaralar
Bir aşkı yaşatan ayrıntıları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığınız anlar, eşyalar
gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar
korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
çağrışımlarla ödeşemezsiniz
dışarıda hayat düşmandır size
içeride odalara sığamazken siz, kendiniz
Bir ayrılığın ilk günleridir daha
Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkla

Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
kulak verdiğiniz saatin tiktakları
kaplar tekin olmayan göğünüzü
geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
bakınıp dururken duvarlara
boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek, unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani, unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar
gibi
yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutukluluk haline, bir trafik
kazasına, başımıza gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye, ameliyata
alınmaya
kendimizi hazırlar gibi
yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
ve kazanmış görünürken derinliğimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar
o tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar


denemeseniz de, bilirsiniz
hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar


Bana Zamandan söz ediyorlar
Gelip size Zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir ise yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler,
öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden
karşılaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla baş etmek,
uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır.
Zaman
Alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar
dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir
yerlerden
bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir

gün gelir bir gün
başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
o eski ağrı
ansızın geri teper.
Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten
Bitmişsinizdir.

Zamanla  yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır, anlamları
önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini  
kazanır. Yokluğu derin  ve sürekli bir sızı halini alır.

Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Herşeye iyi gelen Zaman sizi kanatır


ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
günlerin dökümünü yap
benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
kim bilebilir ikimizden başka?
sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
bir ilişkiyi, duyguların birliğini, bir aşkı beraberlik haline getiren
kendiliğindenliği
yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi
bir düşün
emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor orada
ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Bunlar da bir ise yaramadıysa
Demek yangında kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda


Bu şiire başladığımda nerde,
şimdi nerdeyim?
solgun yollardan geçtim. Bakışımlı mevsimlerden
ikindi yağmurlarını bekleyen
yaz sonu hüzünlerinden
gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
geçti her çağın bitki örtüsünden
oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından
bakarken dünyaya
yangınlarda bayındır kentler gibiyim:
çiçek adlarını ezberlemekten geldim
eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların
unuttuklarını hatırlamaktan
uzak uzak yolları tarif etmekten
haydutluktan ve melankoliden
giderken ya da dönerken atlanan eşiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocuklarla geçti
gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
dokunmaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.

Bu şiire başladığımda nerde,
şimdi nerdeyim?
yaram vardı. bir de sözcükler
sonra vaat edilmiş topraklar gibi
sayfalar ve günler
ışık istiyordu yalnızlığım
Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
İlerledikçe... Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü
daha şiir bitmeden. Karardı dizeler.
Aşk... Bitti. Soldu şiir.
Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden


Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
Aşk yalnız bir operadır, biliyordum: Operada bir gece
uyudum, hiç uyanmadım.
barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim
her adımda boynumdan bir fular düşüyordu
el kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
birlikte çıkılan yolların yazgısıdır:
eksiliyorduk
mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
her otelde biraz eksilip, biraz artarak
yani çoğalarak
tahvil ve senetlerini intiharla değiştirenlerin
birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
ağır ve acı tanıklıklardan
geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
ve açık hayatları seviyordu.
Buraya gelirken
uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi
çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için
panayır yerleri... panayır yerleri...
ölü kelebekler... ölü kelebekler...
sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.
Adım onların adının yanına yazılmasın diye
acı çekecek yerlerimi yok etmeden
acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?

ipek yollarında kuzey yıldızı
aşkın kuzey yıldızı
sanırsın durduğun yerde
ya da yol üstündedir
oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı

AŞKIN BİR YOLU VARDIR
HER YAŞTA BAŞKA TÜRLÜ GEÇİLEN
AŞKIN BİR YOLU VARDIR
HER YAŞTA BİRAZ GECİKİLEN
gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
gözlerim
aşkın kuzey yıldızıdır bu
yazları daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
ilerlerim
zamanla anlarsın bu bir yanılsama
ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yıldızı daha uzakta
yeniden yollara düşerler
düşerim
bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
yaşamsa yerli yerinde
yerli yerinde her şey

şimdi her şey doludizgin ve çoğul
şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
şimdi her şey yeniden
yüreğim, o eski aşk kalesi
yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden


Dönüp ardıma bakıyorum
Yoksun sen
Ey sanat! Her şeyi hayata dönüştüre


Murathan MUNGAN


Birhan Keskin' den...

Ağaç anlatabilir kendini yağmura,

hiç değilse fısıldayabilir-bunu biliyorum.

Kuş nasıl tarif edecek; konsa yeryüzünde av,

uçsa bir ömür boynunda vebal.

Ve kimim ben, düşe kalka dolaşan

yorgun ruh, dolaşık gönül, som gurur?

Ve kim, beni omzumdan öpüp o siyah

yolculuğa çağırır?

Bilenler Bilir...


Gece gece fotoğrafını gördüm canım istedi.
Bizim evimizde çok yapılırdı eşsiz nefis tavuk suyu ile,
 altın rengi çorbası olan arabaşı seramonileri pek bi hoş olurdu...

Gündüzden evin annesi
 sobanın üzerinde çok büyük bir zevkle arabaşının hamurunu yapar,
 karıştıra karıştıra koyu muhallebi kıvamında pişirir,
soğuk ve tabanı ıslatılmış geniş çinko tepsilere döker,
soba kurulmamış, camları desen desen buz olan odada soğumaya bırakır.
Büyüklerin bir arada mutlu olduğu, 
çocukların neşeyle ordan oraya koşturduğu gecede 
bütün ikramların bitiminde gece yarısına doğru artık arabaşı vakti gelmiştir.
Dışarıdaki tepsi evin babası tarafından dikkatlice baklava dilimleri şeklinde kesilir.
En büyük nasıl olabiliyorsa öylesi makbuldür. :)

Soğuk, karlı kış gecelerinin,
 akrabaların, tanıdıkların bir araya geldiği uzun kış gecesi sohbetlerinin,
 en koyu anında dışarıdan kocaman bir meydan sofrası gelir. 

Sofranın ortasına konan tepside,
 en ortadaki çinko çorba tası içinde
kaynar tavuk suyu çorbası olur.
Arabaşı çorbası bizde unsuz, salçasız tereyağlı, bol acılı ve limonlu hazırlanır.
Arada da ince iplikler halinde tavuk ya da hindi eti vardır. 
Ama boğaza takılmayacak şekilde hazırlanır.
Ve illaki de kaynar olacaktır. 
Soğuk arabaşı dilimleri çok çabuk soğutur çorbayı çünkü.
Mis gibi kokardı o çorba missss...

Küçükken yutamazdım çiğnerdim ve o tatsız tuzsuz hamuru yemeye çalışırdım.
Oysa ki gerçek tadını biraz daha büyüyüp de yutabilmeye başlayınca aldım.
Babamın yuttuğu dilimler büyük gelirdi ben nispeten küçük dilimler halinde yutardım. 

Aaaahhhhh anacıııım ah...
Ahhh canım babacııım ruhunuz şaad olsun.
Bizlere ne güzel adetler göstermişsiniz, yaşatmışsınız.
Amcalarım, annelerim (amcalarımın hanımları ismiyle söylenen anneydi bizde)
kuzenlerim ne güzel geceler geçirmişiz.
Şimdi gurbet ellerde zaten azaldıkça azaldı görüşmelerimiz
 bir de bu pandemi belasıyla kapı dışarı çıkamıyor, 
kimseye buyurun bize gelin diyemiyoruz.
Nasıl yalnızlaştık, nasıl sarılmaya bile hasret kaldık böyle
 yemin ederim katıla katıla ağlamak geliyor içimden.

***

Eski günlerimizin güzelliklerine bir an önce dönebilmemiz ümidiyle
sevgiler, selamlar iyi gecelerimiz olsun...

İyi Geceler...


Hepimize.
Güzeller güzeli bir çiçek fotoğrafı bayılıyorum ben çiçeklere...
Çiçek desenleri çizmek, çiçek modelleri örmek,
çiçek broşlar, takılar yapmak harika bir şey.

***

Şu taşınma işimiz bitsin hayırlısıyla porselen çiçek işine de giricem sanırım.
Herkese hepimize güzel bir hafta olsun.
Bana da şans dileyin canlarım.
Gönlüme ve keseme göre bir ev bulayım İstanbul'dan...