-Yaa anne bana pazardan bişii alsana. Adını bilmiyorum ama.
-Ne kızım? Bi tarif et bakiiim.
-Haniiii yuvarlak bişii içi kırmızı, kırmızı tatlı çekirdek dolu.
-Allah Allah anlamadım neyi tarif ediyorsun sen?
-Ya anne kırmızı kırmızı içi olan yuvarlak bişi var ya işte o?
Bu arada ablamın devreye girmesi ve elime tutuşturduğu kalem kağıtla anlaşmazlığı kısa sürede çözdük.
Kırmızı kalem istemeyi de ihmal etmedim tabii.
_Çocukların okuma yazma öğrenmeden önce kalem tutup benzetmek istedikleri çizimi yapabilmesi de taaa insanlık tarihinden bu yana gelen kendini ve isteklerini ifade etme ihtiyacından doğan bir şey sanırım._
:))))))...
Çizdiğim şey aynen buna benziyordu.
:)))))))
Tabii ki ablamdan cevap gecikmedi.
-Anne bu nar istiyor!!!...
:)))))))
-Hah evet bu çok sevdiğim tadın adı nar mış. Ondan istiyorum ben anne alsana.
Veee bu güzel tadın adını bir daha hiç unutmadım.
Mevsimi geldiğinde kilo kilo aldığım yemek için değil ama ayıklamak için feci üşendiğim narın lezzetine doyum olmuyor.
Yazın karpuzu, şeftaliyi, üzümü nasıl severek yiyorsam.
Kışın da narı...
Bereketin ve lezzetin simgesi, tatlı tanelerini zevkle yediğimiz narın ekşisi de bir çok yemeğimize, salatamıza lezzetini esirgemez.
Eveeetttt sabah sabah ağzınızı sulandırdıysam, hele de evde nar yoksa affola.
:)))))...
...
Hayırlı sabahlar, mutlu günler hepimize...
***
Bu kadar çok nardan bahsedip de Bedia Akartürk' ten