Karlı, kışlı soğuk havaların kol gezdiği günlerdeyiz.
Ben şahsen karlı havaları severim fakat dışarıdaki canları düşündükçe içimi bi huzursuzluk kaplar.
Elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
***
Ve son zamanlarda kafamı, hatta bir çoğumuzun kafasını oldukça meşgul eden bir konu var.
Aralık ayının başlarından beri Müge Anlı' nın programında işlenen konu bütün izleyenleri olduğu gibi beni de çok etkiledi.
Bizim yaşlarda olanlar hatırlar.
Arabistan' da 1990 yılındaki Mekke' de meydana gelen şeytan taşlama faciasını.
Çok sayıda binlerle ifade edilen hacı adayı ezilerek vefat etmişti. Ve cenazeleri gelememişti yurda.
Pek çok Türk hacı adayı da vefat etmişti.
Onlardan biri de Batman, Beşiri' li Fahire Kara...
Eşi öldüğünü zannederek kendisi de yaralı haldeyken dönüyor yurda.
Dile kolay 26 sene...
Kadıncağız ölmemiş ama pek çok kez sanırım ölmüş olmayı istemiştir.
Yaralanınca orada çalışan bir temizlik işçisi
(Pis, lanet, fırsatçı ahlaksız.)
Evine götürüp yıllarca kapatıp hiç bir yere çıkarmayıp 3 çocuğu oluncaya kadar da hapis tutmuş kadını.
Resmen köle etmiş kendine.
Modern çağda olur mu böyle şey?
Oluyor işte.
Pasaportunu yakmış.
Engelli olan ilk eşinin kimliğini kullanmaya zorlamış.
Bunları nereden mi biliyoruz? İzleyin Müge Anlı' nın programını görürsünüz.
Yıllar sonra kadıncağızı artık dışarı çıkarıp Türkçe bildiği için ve Türk hacılara satış yapması için serbest bırakmış. Ve Fahire Anne her gördüğü, göğsünde Türk bayrağı taşıyan her hacı adayına başına gelenleri anlatmış.
2005 den itibaren de kutsal topraklara giden pek çok kişiye anlatmış başından geçenleri.
Kimi inanmış, kimi rehberleri inandıramamış ve pek çok kişi elinden geleni yapmaya çalışıp hiç bir şey yapamadan beklemiş.
En son 4 ay önce hacdan gelen birisi tesadüfen gittiği bir cenaze merasiminde konuyu duyuyor ve ben Mekke' de böyle bir kadınla konuştum üstelik o sana o kadar çok benziyordu ki ölmemiş yakınınız yaşıyor diyor.
Böylelikle aile 12 çocuğu. 9 kardeşi inanıyor ve programa katılıyor.
Oyyyy Allah' ım bu bir mucize 26 yıldır ölmüş bilinen bir kadın yaşıyor ve kendiyle ilgili bilgiler veriyor.
Ve buna pek çok kişi şahit oluyor.
Tabii Arabistan şartları bizim ülkemizin şartları gibi değil ki. Bunun için Atatürk' e ne kadar dua etsek, minnet ve özlemle ansak azdır biz kadınlar olarak.
Hiç bir polise anlatamamış kadın çocukları olduğu için de kimse yardımcı olamamış dahası inandıramamış.
Artık konu duyulduktan sonra İnterpol tarafından da sarı bültenle aranan kişi oldu Fahire annemiz.
İnşallah evlatlarına memleketine sağlıkla kavuşur.
26 yıldır hiç bıkmadan, usanmadan nasıl da çabalamış.
Sanki ıssız adada kalan birisi elindeki son imkanlarla denize yazdığı notu bir şişe içine atıp insanların bulmasını beklemiş gibi.
Ve o şişe bulundu ama bu sefer de yazan kadıncağız aranıyor.
Umutla bekliyoruz bulunmasını ve ailesine kavuşmasını.
Film gibi.
Bizler için konuşması çok kolay ama bu bir ömür.
Bir insan hayatı.
Allah o adamın cezasını versin inşallah.
En ağır cezaları alsın.
Umutların en yıkıldığı anda bile çabalamış bir kadının hikayesi bu.
***
Hayır işin garibi
"-Araplar kaçırıveriyormuş kadınları..." deniyordu da...
"-Hadi yaa o kadar da değil yapamazlar olur mu öyle şey diyorduk.
Doğruymuş ilk defa somut bir örneğini duyuyoruz bu olayla.
Ne zamandır yazayım diyordum kısmet bugüneymiş.
Ve harika bir Farsça şarkı...
"Sen Yoksan Eğer Yalnızlık Var..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder