31 Mayıs 2025 Cumartesi

Bir Devrin Kapanışı... (Dediysem de çok da Gizem Aramayın Eski Ehliyeti Yenileme Hikayesi Bu)...

 


Merhabalar efendim. Uzun upuzun zaman sonra yeniden geçtim blogumun başına.

Aradan geçen bu kadar zaman yazmayıp yazmayıp da niye mi geldim yine bloguma ah sormayın efenim son iki gündür yaşadığım macerayı paylaşmak istedim.

(Bu arada neler oldu neler hayatımız artık değişti haberler büyük sonra anlatırım. Çocuklarım evlendi çok şükür mutlu olsunlar inşallah.)

Uzun zamandır aklıma gelip de ertelediğim şu ehliyet değiştirme işi Perşembe sabahı bir anda şimşek gibi çaktı beynime. Dur dedim ben bi gideyim ehliyet perileri geldi bunu bugün halledeyim. Gittim ki yıllardır Resmi Dairelerle işi olmayan ya da yanımdakiler tarafından kolaylaştırıldığı için çok da yorulmayan ben bir de ne göreyim NVİ den randevu almalıymışım Allah aşkına ne randevusu ben de memurluk yaptım gelenin işini yapar gönderirdik. Neyse hemen aldım tabii küçükken kaç kere tv izlediğini sayan Betül'den nerelere geldik. Teknoloji ve internet çağına uyum on numara beş yıldız övünmek gibi olmasın. 

Her neyse sıram geldi memur çocukla bakışıyoruz ben tabi sürücü belgesiyle ilgili randevu aldığım için çocuk bana sağlık raporumu, biyometrik (her ne zıkkımsa) fotoğrafımı, bir de Vergi dairesi dahil devlet bankalarına ya da PTT ye yatırmam gereken 15.-TL yi sordu. Hiç biri bende olmadığı için hanfendi gerekli belgeler yazıyordu internette keşke onlarla gelseydiniz dedi. Ben tabii bozuntuya vermeden yaa bilen birisinden ilk ağızdan bilgi almak için gelmiştim ben dedim. :))))))))))

Nüfus Müdürlüğüne gidip işimi çarçabuk halledeyim gelirim inancıyla kendimden o kadar eminim ki sabah kahvaltımı bile yapmadan, ilaçlarımı almadan düştüm yola. Yol dediğim de evin karşısı Kaymakamlık ve Nüfus Müdürlüğü :)))) 

İyi dedim biraz yokuş çıkınca Sağlık Ocağı, hemen yan tarafımız fotoğrafçı, biyometrik (insanları çirkin çıkarmaktan başka ne özelliği olduğunu bir türlü anlayamadığım fotoğraf türü. Ben de zannediyorum ki genetiğimizi, yüzümüzün röntgenini, kemik yapısını falan çekiyor da biz doğal görünüm adı altında bu çirkin halimizle yüzleşiyoruz. Biyometrik fotoğraf çektirip de çok güzel çıkmışım diyen bir insan evladı var mıdır bilmiyorum bu arada.) fotoğrafı çektiririm.

Yokuşu tırmana tırmana, koştura koştura gittim sağlık ocağına dediler ki nüfusa kayıtlı olduğunuz yerdeki sağlık ocağı olacak. Haydaaaa e ben kızım yurtdışında diye onun evinde kalıyorum yok dediler olmaz. İyi hadi bakalım bir vapur, bir metro, biraz yürüyüşle yaparım bu işi dedim. 

Eve dönüp kahvaltımı yaptım. İlaçlarımı aldım söööölemesi ayıp olmasın biraz da yüzüme renk gelsin fotoğrafta çirkin çıkmayayım diye hafif bir makyaj yaptım.Bu kez tersinden başladım işe hemen bi biyometrik fotoğraf çektirdim. Düştüm yollara. Perşembe günü İstanbul'un Fethi olunca yollar, ulaşım ücretsiz vapurla karşıya geçiyorum Üsküdar'a, ohh estire estire deniz havası ne zamadır evde kapalıydım iyi oldu diyorum bir de kendi kendime. Saat 13 civarı sağlık ocağına pardon Aile Sağlık Merkezine ulaştım. Girişteki kızcaaz randevunuz var mı diye sormaz mı?

Ayyy yine mi randevu yaaaa... Farzedin acil geldim desem bu sefer de sürücü belgesi raporu acil mi diyecekler. (Konu komik olacak)

Hemen MHRS den girin oradan da bir belge dolduralım doktorunuz randevusuz alırsa tamam dedi.

Kızcaaz tamam dedi de ben bir türlü MHRS' ye ulaşmak için e-devlet'e giremedim ki. Her şey doğru, şifre doğru, kimlik no doğru yok giremiyorum. Görevli kız da dedi ki (hiç kendimi bu kadar ezik hissetmemiştim) gidin evinizde çocuklarınız yardımcı olsun akşam dedi. Yaaa çocuklarımın ikisi de yurtdışında ve benim bunu burada yapmam lazım dedim dedim sinirlenerek. (O arada 13 yaşında minik bir genç kız pat diye düşüp bayılmasın mı? Hemen müdahale ettiler ben kenarda hala e-devlet kapısına girmeye çalışıyorum)  Offf o arada baktım beni aşıyor kızıma müracaat teeee Allah'ın Hollanda' sından bana yetişti şifremi yeniledi neyse girdim doldurdum takıldığım yerleri sordum falan bu sefer de doktor randevu alsın sonra gelsin demiş. Tam saç baş yolmalık 2 saat yol git, her şeyi yap ve bakmasın. Artık ben sesli sesli yaaa sabır yaa ecirle söylene söylene durağa yürüdüm. Durakta beklemeye başladım karekod okutuyorum 5 dakika, sonra erteleniyor 25 dakika falan bir türlü benim Üsküdar sahile ulaşacağım otobüs gelmiyor. Allah'tan nasıl olduysa bir taksiye denk gelip metroya zar zor atıyorum kendimi. Üsküdar'da da bir saat vapur bekleyip hiç bir şey yapmadan döndüm eve.

Birinci günün macerası bu kadar.

İkinci gün sabah 11 de Üsküdar'a giden vapura binerken gayet kendimden emindim. işlerimi hemen yapıp dönecektim ve her şey hallolacaktı.

Bu sefer kulaklığım, el işi yapmak için aldığım iplerim yanımda öğlen arasının geçmesini bekliyorum. Tabi bir gün önceki görevli kız hemen tanıdı beni "randevunuz vardı de mi" dedi biraz da kendinden emin bir şekilde "evet varh" dedim.

"Saatiniz gelince girersiniz içeri" dedi bilmiş bilmiş "e heralde o zaman niye randevu aldım ki?" demeyi çok istedim yüzüne karşı ama diyemedim tabii.

Bu kez ayılan bayılan yoktu, minik minik bebekler vardı. Ben kulaklığımı takıp telefonumdan Müge Anlı'nın konusunu izlerken bir yandan da ip sarıyordum. :)))))))

Oooooo hazırlıklıyız diyen sesin sahibi yine o tatlı kızcaazdı. Naapiyim canım sıkılmasın bari dedim. Doktor muayenesinden sonra "efenim her şey tamam dedi ben onayladım sistemde görürler" dedi. "Ohhh beee edip edivericeğin şuydu iki gündür beni yoruyorsun buralara kadar" demeyi çok istememe rağmen yine diyemedim tabii.

Bu arada durağa daha yaklaşırken gelen otobüs işlerimin bugün ne kadar kolay gittiğini gösterir nitelikteydi. Ama daha benim maaşallah dediğimin üç gün yaşadığı bir dünyayı hesap etmemişim çekilecek çilem varmış bilmiyordum. Tam 1 saat 20 dakika Üsküdar'ın (her mahallesini hemen hemen durakları karışık yazmış olabilirim.) Kısıklı'sından, Validebağ'ına, Zeynep Kamil'inden Koşuyolu'na öyle bir dolandık ki sanırsınız şehirlerarası yolculuk. 

Sahilde inip hemen Marmaray'la Yenikapı'ya, oradan metroyla, gideceğim Vergi Dairesine kadar resmen depar attım. Vergi daireleri çok değişmiş çoook azizim bizim zamanımızda öyle miydi ya? İnsanlara, mükellefe bir saygı vardı, nasıl davranacağımızla ilgili meslek içi seminerlerimiz olurdu.Tabii baktım az kişi var NVİ den 1 saat sonrasına randevumu aldım, parayı da yatırınca zaten bir işim kalmıyor diye düşünüyordum. Offf veznedeki çocuğa biraz çabuk olur musun yarım saatim kaldı dediğim için sırf gıcıklığına almadı 15.-TL yi. Gidin bankaya yatırın dedi. Yarım saat beklediğime mi yanayım, randevuma yarım saat kaldığına mı o veznedeki sevimsizi şikayet edecek bir müdür, müdür yardımcısı kimseyi bulamadığıma mı siz karar verin artık. 

Koşa koşa gidersin Bankaya ATM den yatırın dediler beceremedim bu sefer beceremedim evet çünkü bankayla olan ilişkim sadece maaş çekerken olsun istiyordum kulak versem istesem onun da alasını öğrenirdim ama istemedim. Yeniden yola çıkıp, koşa koşa PTT yi bulursun elimdeki 15.-TL buruş buruş olmuş neyse ki aldılar elden yine koşa koşa NVİ ye gidersin... Offf o aradaki adrenalin fenaydı.

Veeeeeee başvurumu yaptım, evrakımı doldurdum, parmak izimi verdim ve mutlu son...

Oradaki Memur Hanıma almıyorsunuz eski ehliyeti diy mi dedim yok geçersiz hale getirip veriyoruz dedi zımbayla delip geri verirken 31 yıllık bir devir sona erdi Nerelerden nerelere geldi ülkem bu arada ama benim ehliyetim ve üzerindeki güzel, renkli fotoğrafım artık evimde bir kutuda hatıra olarak kalacak...

Hakikaten macera olmamış mı bu yaşadıklarım? 

İki güne sığdırmak zorunda mıydın Betül diyebilirsiniz ama zaten belli bir zaman geçmişti bir an önce bitsin istedim.

Bu tür evrak ve prosedürlerde belli bir yaşın üzerindekileri yormayın lütfen diycem de kim ne anlayacak bilmiyorum. Herkes yaptığıyla yaşasın sınavını diyelim.

Başka bir hatıraya kadar hoşçakalın...