8 Haziran 2015 Pazartesi

Günüm Sinir Harbi İle Geçti...



Bugün bloguma daha doğrusu evime gelebilmem bu saati aldı.
Yok artık hatta yuh artık diyeceğimiz bir gün yaşadım.
Sabah sabah hastaneye koşar adımlarla gittim. Evden çıktığımda saat 06:45 
Gidip erkenden sıraya girdim kanımı verdim.
Ki doz ayarlaması yapılacak vakitlice ilacımı içeceğim.
2 bardak çayla birlikte yarım paket mavi yeşil bisküvimsi bir şey toplamda 3 tane yedim gün boyu yemek yemeye dahi gidemedim.
Girdim sıraya 13:30 da gittim ki doktora bir de ne göreyim?
Tahlil sonucum çıkmamış.
Benimle birlikte 2 kişinin daha çıkmamış.
Hemen gittik nedir bu dedik?
Onların kanları çalışılıyormuş benim ki yok.
Alınan kan kayıp saatlerdir bekle. 
Akibeti belirsiz olsun yeniden kan ver yine bekle. 
Biraz ciddiyet, biraz da insaf lütfen.
Kayıp mı?
Atıldı mı?
Kırıldı mı?
Döküldü mü?
Yok.
Hemşire panik oldu. 
-Kim aldı kanınızı?
-E siiiizz...
Apar topar bulun benim kanımı nerdeyse derken hemen bir daha alacağız dedi ve aldılar.
Artık kan verirken canım yanmıyor da beklerken hele de böyle fuzuli yere beklerken çok canım yanıyor.
Yemin ederim hastane benim ömrümü yedi.
Evet iyileşmem için benim takip etmem gerekiyor da.
Yemin ederim bıktım ve yoruldum.
Hacettepe Üniversitesi.
Güzide bir hastanesiniz tamam da bu mağrur, bu en iyi benim tavırları yakışmıyor sana.
Hastalar fazla geliyorsa bakma...
Neredeyse bizleri kovalayacaksınız.
Gidin gelmeyin diyeceksiniz.
İnsaf artık.
Hiç bir yere şikayet etmedim ama bugün gerçekten daha fena hasta oldum.
Ellerim titriyor, sesim titriyor, çenem titriyor.
Hala sinirimden naapacağımı bilmiyorum.

Öldüm, bittim, çoook çok yoruldum.
Dişlerimi istemsiz sıkmaya başladım.

Hiç yorum yok: