yağmur ayrımsızca düşüyorsa
kile, kuma, kayaya,
güneş ısıtıyor, ışıyorsa
yansızca ve yönsüzce,
ve rüzgar umursamıyorsa
rengini, dokusunu
savurduğu saçların,
ve çiçek kokusunu,
ve çocuk coşkusunu
sakınmıyorsa o-bu-şu diye
ve tek liyakat yürekteki sevgiyse,
hangi ölçü tarta, biçe
kim ola da yargılaya
ve ne hakla sınıflaya
bu ‘ben’ denen evreni…?
kile, kuma, kayaya,
güneş ısıtıyor, ışıyorsa
yansızca ve yönsüzce,
ve rüzgar umursamıyorsa
rengini, dokusunu
savurduğu saçların,
ve çiçek kokusunu,
ve çocuk coşkusunu
sakınmıyorsa o-bu-şu diye
ve tek liyakat yürekteki sevgiyse,
hangi ölçü tarta, biçe
kim ola da yargılaya
ve ne hakla sınıflaya
bu ‘ben’ denen evreni…?
Halil Cibran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder