Yağmurlu ve soğuk bir Ankara sabahına uyandık.
Efenim son katta olmamızdan mütevellit sabahın ilk aydınlığında
net bir şekilde duyulan tıpır, tıpır yağmur sesiyle uyandım.
Sağımdan soluma dönerken bir anda dikilip eyvah çamaşırlar demem bir oldu.
:)))))))
Sadece çamaşırlar mı, oldum olası sevmediğim işlerin başında gelen cam silme eylemini de
dün gerçekleştirmiştim.
-Çamaşırlarrrr!!!!
ve
-Camlarımmmmm!!!!
ikileminden kurtulup
ilk iş balkona koşup çamaşırları toplayıp sonra da pencerelerime üzülmem gerekiyordu.
Allah' tan yağmur pencerelere çarpmadan dümdüz yağıyordu da fazla canım sıkılmadı.
Sicim gibi derler ya hah işte ondan.
Bir adet yorgan ve bir adet nevresim takımından oluşan ve yeniden yıkamam gereken çamaşırlarımı toplayıp oflaya - puflaya oturdum klavyemin başına.
Artık yaz geçti.
Koskoca bir yaz geçti, gitti.
Pek bir şey anlamamakla birlikte bir iki yolculuğum oldu o kadar.
Sonbahar haşin bir giriş yaptı yine...
Anacığımın üstüne yağmurlar yağmaya yeniden başladı.
Canım annem...
:.(
Biz bıraktığın gibi aynıyız. Korona yine canlar almaya devam ediyor, aşı ya da ilaç namına bir arpa boyu yol gidilmiş değil.
Yaşlılar ve risk grubundakiler yine dikkatli olmak zorunda.
Ağzımızda maske ellerimizde dezenfektan geçiyor bakalım günlerimiz ardı ardına.
Artık bu şarkıyla dolaşıyorum...
Geçer, geçer daha öncekiler gibi bu da geçer neler neler geçmedi ki...
Diyen Sezen Aksu şarkısıyla bitireyim yazımı...
Yeniden görüşebilmek ümidiyle
heppimize kolaylıklar, güzel günler dilerim.
Sezen Aksu...
"Geçer, geçer daha öncekiler gibi..."
Diyor dinleyelim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder