16 Aralık 2021 Perşembe

Günaydın...


Mutlu ve sevimli günler dileklerimle.
Covit denen illetin varlığını duyduktan sonra aşırı bir dikkatle bu zamanlara kadar geldik.
Amma ve lakin bir kaç gün önce sesi değişen, burnu tıkalı, gözlerinden ha bire yaş gelen ve daha önce geçirdiği için sinüzit oldu diye kendi kendimize teşhis koyduğumuz kızımın koku ve tat alma duyusu da gidince acaba diyerek gidip bir PCR testi yaptırdık Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesinin acilinde önceki akşam.
Eve geldik 7-8 saat sonra e-nabız'a düşer dedikleri için ve biz hala sinüzit olduğuna inandığımızdan duyuncaya kadar hiç panik yapmayıp rahat rahat oturduk aynı ortamda.
Ama her şeyde olduğu gibi bilim galip geldi ve sen kim oluyorsun da kendi kendine teşhis koyuyorsun  dercesine covit pozitif olduğu ortaya çıktı. 

'Noolacak şimdi, naapıcaz şimdi?
Allahım nasıl korunucaz ama ben de temaslıyım daha önceki akşam alnına, yüzüne masaj yaptım çocuğumun, ben de risk grubundayım kalpten tansiyona, tiroidden, demir eksikliğine, astıma her bir nane var bende de. Hayır ben de hasta olursam çocuğuma kim bakar?'
Düşünceleriyle yatağın üstünde sabah 4'e kadar oturmuşum.

Dün sabah çift maskeyle koşa koşa gidip evin eksiklerini taşıyabildiğim kadarıyla toparladım geldim.
Allah'tan erken olduğu için pek kimse yoktu markette.

Zaten uzak uzak durdum hep insanlardan. Zannettim ki ben de karantinadayım.
Meğer değilmişim telefonuma gelen bir mesajla 2 Biontek aşımı olduğum için ve temaslı olmama rağmen bana kısıtlama yokmuş.
Oysa ben bir yandan insanlara taşıyıcı olucam diye, diğer yandan yasak bir iş yapıyorum diye baya bi tedirgin olmuştum.
Kuzum benim üst kat onun odası olduğu için hemen çıktı ve kendini tecrit etti. Bu arada sorumluluk bilinciyle temas halinde olduğu herkesi, iş yerini, asansörü dezenfekte ettirsin diye yöneticiye kadar herkesi bilgilendirdi.
Ben aşağıda yemeğini olabildiğince dikkat ederek kağıt tabak, bardak plastik çatal kaşık olarak merdivene bırakıyorum (kediye mama verir gibi) o da hemen alıp çıkıyor yukarı. Kuzum yaa benim huyumu bilen ablam, oğlum, babası, arkadaşlarım arayıp "sakın sarılma sen bi bağrına basarsın biliriz biz seni" diyorlar.
Yaa ne sarılması yüzünü bile görmüyorum çocuğumun dedim.

***
Gelelim o her zaman dinlediğimiz filyasyon ekibi eve gelecek, anne kız bizi sorguya çekecek, baba ve abi işleri dolayısıyla il dışındalar.
Başka kimse var mı diye soracaklar ben de Külkedisinin cam ayakkabısını getirenlere üvey annesinin verdiği cevabı verecekmişim gibi hayır yok diyecekmişim.
Ahahahahahaaaaaaaaaaaaaa daha neler.
Bu hastalık şoku beni de bir hayalperest yaptı bildiğiniz gibi değil.
Sabah yine komik bir şey vardı aklımda ama unuttum şimdi hatırladıkça ben buraya yazarım.

Sağ olsunlar iki ayrı sağlık kurumundan aranıp tedavisi ile ilgili gidişat konusunda bilgilendirildik.

***

Bugün sevgili kuzumla ayrı düşüşümüzün ikinci günü.
Dün Oğlucuumun doğum günüydü.
Yıllar öncesine onun bebekliğine, yeni doğmuş hallerine gittim geldim.
Gece görüntülü konuştuk bir üst kattaki hasta kuzumu da gördüm bu arada. 
Oysa sadece sesini duymuştum gün boyu.

***

Birazdan kahvaltısını hazırlayıp yukarı vericem canım bebeğimin
Aşılı olduğu için heralde çok şükür öyle çok ağır değil ama kurallara uyup dikkat ediyor.

Bakalım günlerimiz nasıl geçecek?
Dışarısı da iç karartan, kasvetli, soğuk ve hiç de insana iyi bi moral vermeyen havada.

Hafta başından beri kar yağacak diyorlar kar ayazında yağan yağmuru izliyoruz.
Yılbaşı geliyor ciğerpareme hazırladığım yeni yıl kazağını son günlerde hiç sırtından çıkarmayacağını her yere onu giyip gideceğini söyleyen kuzum evden adım atamıyor.
Demekki ya nasip dememişiz.

Neyse sağlıklı, huzurlu ve güzel günler dileklerimle herkese selam ve sevgiler...

***


Lenka...
"Everything At Once..."

Diyor dinleyelim.
Biraz "pozitif " enerji toplayalım...

Hiç yorum yok: