23 Mayıs 2014 Cuma

Parkımızın Ev Sahibi...

Başlık biraz tuhaf oldu. Hem park, hem ev.
Hem de ev sahibi...
Merak ettiyseniz eğer devamını okuyun o zaman...

.....................
Daha yaza çıkarken tamamlandı parkımızın inşaatı.  
Çocuk oyun alanı, basket sahası, yeşillikleri, ağaç ve küçük havuzlarıyla pek süslü, pek şirin oldu parkımız. Parkın olduğu yer anacıımla ve ablamla hastaneye gitmek için buluşma alanımız oldu bu günlerde...
Çankaya Belediyesi' ne teşekkürler bu arada.




"Garip geldim dünyaya, Şan şöhrete aldanma 
Bedel ettin aşkımı, Yürek kaldı dağlarda 

Ne acılar yaşandı, Ne yareler kapandı 
Uykular haram iken, Gülüşlerim yalandı 

Garibim hadi gül biraz, Bu bahar dallar kiraz 
Yaşamak Hep böyledir, Su biter seller durmaz..."


Şimdiii güzel güzel parktan söz ederken ne oldu demeyin...
Yazacaklarımın devamı var...
...............................

Önceki gün erken gidince karşılaştık onunla. 
Bu sabah da ikinci kere gördüm onu kafasına kadar çekmiş battaniyesini uyuyordu. 
Fotoğrafını çektim ama paylaşmak istemedim nedense.
Zaten kendine özel hiç bir şeyi yok bir de fotoğrafını izinsiz paylaşmak çok etik gelmedi bana.
Çocuk oyun alanında bulunan bir bankta uzanmış yine kafasına kadar örtmüş battaniyesini uyuyordu.
İlk gördüğümde biraz irkildim nedense.
Hasta mıdır, baygın mıdır, yoksa Allah vermesin öldü kaldı mı diye düşündüm bir an. 
Ben böyle düşünürken yattığı tahta bankın üzerinden yavaşça doğruldu.
Yaklaşık bi beş dakika kadar sessizce sadece oturdu. Güneş ışıkları üzerine vurmuş ağaçlardan gelen esintiyle uyanmıştı.
Biraz esnedi, kafasını kaşıdı, biraz sağına soluna baktı kimse umurunda değildi sanki.
Sonra çoraplarını ve ayakkabılarını giyip, ceketini, pantolonunu düzeltti.
Tertipli bir şekilde katladığı battaniyesini muntazamca poşetine koydu. Poşetler başının altında yastık görevini görüyordu. 
Hemen herşeyini bu poşete koyup çocukların kaydıraklarının altındaki dolap gibi olan bölüme kaldırdı. 
Başucunda bulunan küçük pet şişeden suyunu içtikten sonra hiç bir şey olmamış gibi banka oturup sağa, sola bakmaya başladı.
Uyurken onu ne çocuk sesleri, ne genç liselilerin bağıra çağıra koşturmaları, ne de yoldan geçen araba kornaları rahatsız etti. Kendi kendine yaşayan bir garip insan işte...
Hikayesi varmış elbette ailesi, evi falan yan bankta oturan birisi anlatıyordu ben o konuyu pek dinlemedim.
O böylesini tercih etmiş diyecek bir şey yok.

Asıl ilgimi çeken şey hali, tavrıydı...
Öyle gamsızdı ki.
Sanki dünya yansa "-Yanarsa yansın bir yorganım yok ki" diyecek gibiydi...

Hiç yorum yok: