Maceramız geçen Pazartesi başladı. Hayırlısıyla ne zaman biter bilmiyorum...
:)
Öncelikle her zaman söylendiği gibi:
"Allah eksik de etmesin, muhtaç da..."
Sözünü hatırlayalım istedim.
Hastanemiz bir Üniversite hastanesi çok ünlü, çok iyi yetişmiş doktorları olan bir hastane.
...
Yalnız görevliler neredeyse dövüp çıkaracak bizi az kaldı.
Bizi hiç sevmediler...
Biz kim miyiz?
Tabii ki refakatçiler...
Kendimi hiç bu kadar ikinci sınıf insan gibi hissetmemiştim.
:))))))))))))
Anacıım hastanenin maskotu gibi oldu hadi bakalım pamukumuz diye seviyorlar onu.
Ama biz refakatçılar olarak çok eziğiz çok...
Başında hepi topu iki kişiyiz.
Bir kişi bile kalmamızı istemiyorlar. Mikrop kaparmış falan...:))))
Refakatçinin de görevleri var onlar o görevi yapsalar
-Eh çok iyi bakıyorlar, bize iş düşmüyor diyip kendimizi fazlalık hissedip gideriz.
:)))))
...
Mütemadiyen günlük olarak azar işitme seanslarımız var. Hatta günde bir kaç kere.
Bilmiyorum artık bizi niye sevmediler :))))))
Bazen görünmez olmak, hayalet gibi olmak ve birden bire yanlarında bitip onları korkutmak istiyorum.
....
Hastamızın yanında uyuyacak, ne uyuması pardon oturacak bir tek sandalye bile yok. Bizim kırmalı bir taburemiz var o duruyor orada bir de annemi hastane içinde taşıdığımız tekerlekli sandalyemiz. Hayır onlar olmasa ne yapacaktık bilmiyorum. Şu anda özel odaların hepsi doluymuş. İki kişilik odada kalıyor komşu hasta akrabamız gibi oldu iyi de oldu, zaten şeker gibi bir insan.
Oturacak yerimiz yok azıcık hastanın ayak ucuna ilişeyim dediğimizde hemşireden bir azar.
-Hasta yatağına oturmayın yasak!!!!!
-Kettle kesinlikle getirmeyin yasak!!!!
(Yangın çıkarmış. Sanki evimizde sürekli yangın çıkıyor.)
-Hastanın dosyasının üstüne yemek tepsisini koyuyorlar sakın koydurmayın yasak!!!!
E televizyonun kumandası bozuk bi değiştirseniz...
-Sekreterliğe söyleyin...
Sektreterlikten gelen cevap:
-Zaten bütün televizyonların kumandaları bozuk televizyonların hepsi de değişecek...
-Refakatçı kartını yakanızda taşıyın başka türlüsü yasak!!!!
Ara bölme olan kısımdan sandalye getiriyoruz azıcık uyuyalım diye
-Hayır getirmeyin yasak!!!!
Hastanın masasının üstünden yemek tepsisini görevli almakta gecikmiş
-Buraya bir şey koymayın boş dursun!!!!
-!!!!!!!!
-Pencerenin önüne de bir şey koymayın yasak!!!!
-Doktor geldiğinde siz dışarı ara bölüme çıkın sizin odada bulunmanız yasak!!!!
(Ama annemin kulağı iyi duymuyor, algısı zayıf, yaşlı bir insan bizim sorup, konuşacağımız, öğreneceğimiz şeyler oluyor ben çıkmayayım diyorum. -Hayır yasak!!!!)
Hastane yemekleri Allah eksikliğini göstermesin ama çok da iyi değil. biz götürüyoruz ama ısıtacak bir tane yer yok...
Banyodan pis pis kokular geliyor, klozetin çeşmesinden su akıp damlıyor...
Bu nasıl hijyen peki?
Bence hepsi de bahane.
Gelen hasta sayısı fazla, hastasını böyle insanların eline bırakamayanlar da fazla.
Sürekli hareketli fakat yeterli sayıda olmayan hemşirelerin canları burunlarında...
Velhasıl hastanemiz yasaklar zinciriyle bizi bezdirmiş durumda. E biz de onları...
Pekiii bunca şikayete rağmen niye mi hala o hastanedeyiz?
Çünkü doktorları işinin ehli ve çok iyi...
Çünkü acaba bizi, biz gariban refakatçileri biraz olsun severler mi ki?
Çok eziğiz çok...
:/
:)))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder