14 Mayıs 2019 Salı

Ne Güzel Yazmışmışım...

https://erayazifikiredebiyat.blogspot.com/2013/12/blog-frtnas-hayalimdeki-ev.html

Blog Fırtınası... Hayalimdeki Ev...

Yine Blog Fırtınası etkinlikleri kapsamında bir deneme:

Gün 13. Hep hayalini kurduğunuz evde yaşıyor olsanız nasıl bir şey olurdu onu yazın.

Hayal kurmayalı çok oldu. Hep günümüz gerçekleriyle birarada olmak hayal dünyasından uzaklaştırmıştı beni ama bu yazı güzel olacak...

Ben de kurdum hayalimi ve yazıyorum başlıyoruz evvet...




Çok yoruldum ama değdi şu göz boncuğunu da duvara takayım tamamdır. Yerleştim artık herkes gelebilir. Şöyle derin bir nefes alıp, ohhh çekip sağıma soluma bakıyorum gözüme takılan bir dağınıklık yok. İkramlarım da hazır...
Boya kokusu taze mobilya kokusuna karışmış derin nefes alınca hemen hissediliyor. 
Ahh kapı çaldı kısa kısa bir melodi ding dong... Hemen açıyorum kapıyı:
Buyrun buyrun hoşgeldiniz ...

Büyük ve temalı bir sitede benim evim. (Ne kadar da lüks düşkünüsün demeyin sakın bu sitelerdeki düzenlilik ve uyumluluk hali hoşuma gidiyor.) Güvenlikli oluşu da güzel kendimi rahat hissediyorum böyle.

Giriş - bahçe katında oturuyorum üst katlara çıkmanıza gerek yok. Dubleks değil yanlış anlaşılmasın üst katlar apartman dairesi. 
Balkonumdan bahçeye çıkılıyor burayı özellikle istedim pencereme uzattığım hanımeli sürgünleri baharda yatak odasına mis gibi kokular verecek. Gelen geçen komşularımı görüp kahve içmeye kolayca davet ediyorum. Balkonumda ki masanın üstünde çıtır çıtır desenli şık bir örtüm var. çok katlı kurabiye servis tabağım her daim taze kurabiye ve poğaça dolu. Üzeri korumalı tül sineklik örtülü. Elektrikli semaverden çayın hazır olduğunu görüyorum. Şöyle kafamı kaldırıp baktığımda denizin ışıltıları görünüyor. Öyle dereler, sular, süs havuzu, fıskiye sesini sevmem sürekli gürültü bana yorgunluk verir. Kışın bahçemin etrafını kayar camla kapatıp, ısınmasını sağlayacağım bir sistem var. Gerekirse perdeleri de kapatıyorum. Ve güzel bir ışıklandırma yaptırdım. İstediğimde şıkır şıkır, pırıl pırıl istediğimde loş hafiften melankoli. Müzik katkısını da unutmadım. Güçlü ve net ses çıkaran bir hoparlör sistemi ama öyle gümbür gümbür değil ortama küçük aralıklarla yaydım hoparlörleri kısık sesi bile rahatça duyuyorum ama çevreye de rahatsızlık vermiyorum. Mutfaktan bir servis kapısı var rahatça balkona ulaşabiliyorum.  Mutfağım çok ferah tam pencerenin önüne köşe takımı yerleştirdim önünde masası olanlardan ama rahat bir köşe burası kitap okumak için de ideal. Ve mutfağımda her türlü konfor var. Yemeklerimi hazırlayıp soframı kurmak; istersem balkonda, istersem içeride hiç sorun değil.
Balkondan tam zıt tarafta daire giriş kapısı var. Geniş bir hole giriyoruz vestiyer, ayakkabılık burada dolapların içinde kalsın gözükmesin dışarıdan. Holden içeri girdiğimizde büyük bir salon sade döşedim şık mobilyalarla. Bir köşesine çalışma ortamı hazırladım kendime salondan bağımsız bir bölüm burası. Bir diğer köşesinde ise sinema sistemim var. İstediğim filmleri izleyebiliyorum. Salonum benim yaşama alanım evin en iyi yerinde kendim oturmalıyım. 
Arkaya doğru beş tane oda var. Hepsi de geniş ve ferah içlerinde banyo ve tuvaleti mevcut. Ben öyle oturma odası ayrı olsun, misafir odası ayrı olsun hiç sevmem. Onun için bu beş odayı da yatak odası olarak döşedim. Çocuklarım için birer tanesi geldiklerinde kalmaları için, bir tanesi anacıım için bir diğeri de misafirlerim için en son kalanını da tabii ki yatak odası olarak döşedim. Bir tarafında giyinme bölümü var. Yerler uzun tüylü bir halı kaplı. Süslü bir yatak örtüsü ve duvarda asılı duran bir cibinlik mevcut üzerinde. Şık detaylar ve taşlarla süslü.
Güneş alıyor bütün odalarım sırayla. Yazın klima sistemim rahatça serinletiyor ohh evimdeyim hissini seviyorum.  
Sitenin yandan yapılan garaj girişi oldukça kullanışlı her daireye 3 arabalık yer bırakmışlar.Asansörle dairelerimize ulaşabiliyoruz. Ayrıca ortak bir yüzme havuzu var çocuklar, gençler anneler babalar rahatça yüzüp dinlenip günün yorgunluğunu atıyorlar. Akşamları istersem kafe kısmına geçip komşularımla sohbet edebiliyorum. Yandaki alış-veriş merkezi ışıltılı vitrinleriyle adeta kendine çekiyor. Bir tanıdık görüyorum yolda havadan sudan, çocuklardan geçmişten söz edip yeniden çarşıların büyüsüne kapılıyorum. 
Yürümeyi severim ben özellikle sabah yürüyüşlerini. İnsanlar köpeklerini gezdiriyorlar kediler bir taraftan bir tarafa koşturuyorlar. Arabasında sağı solu inceleyip güneşe bile bakamayan, kaşınan burnunu ovuşturan bebekleri seviyorum. Yakındaki yürüyüş yolu kalabalık her sabah güler yüzle selamlaşıp yapacağım sağlıklı kahvaltıyı düşünüyorum yapmak istediğim işlerimi sıraya koyuyorum yürürken. 
.......
Ve evet gerçek dünya...
Buradayım fazla uçmadım geri geldim...

Hiç yorum yok: