4 Kasım 2020 Çarşamba

Televizyon... CEMAL GÜRLEK...

Evlerinde televizyon alıcısı olan şanslı azınlık, 31 Ocak 1968 günü saat 19.30 da cihazlarını açtıklarında Mithat Paşa caddesinde bir bodrum kattan yapılan şu anonsla karşılaştılar.

“Burası 3.bant 5. Kanaldan deneme yayını yapan Ankara Televizyonu. Sayın seyirciler bugün 31 Ocak 1968 Çarşamba. Ankara’dan deneme yayınına başlıyoruz…” .
Nuran Devres tarafından yapılan bu anons Türkiye’de televizyonculuğun miladı olarak kabul edilir. Aslında Türkiye’de İlk televizyon yayını bu tarihten çok daha önce, 1952 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından yapılmışsa da gerek bu yayınların bölgesel olması gerekse de o dönemde İstanbul’da çok fazla TV alıcısı olmaması sebebiyle pek fazla izlenememiştir.

TRT’ nin yayına başlamasıyla hayatımıza daha yaygın olarak giren televizyon, sosyal yaşamda bir takım yenilikleri de beraberinde getirdi. Televizyon yayınlarının başladığı yıllarda pek az evde TV alıcısı bulunuyordu. İnsanlar, hayatlarına yeni giren televizyon hakkında çok fazla bir bilgiye sahibi değillerdi ama çok da merak ediyorlardı. Özellikle yaşı ilerlemiş olanlar televizyon ile ilgili türlü tevatürler üretiyorlardı. Doğu’da bir kasabaya ilk kez televizyonun gelişini konu alan bir komedi filminde geçen “Zeki Müren de bizi görecek mi?” repliğine çok gülsek de benzerleri hatta daha da enteresan olanları pek çok evde yaşandı ilk yıllarda. Televizyonu şeytan icadı gören pek çok yaşlı insan o küçücük insanların nasıl olup da o kutunun içine girebildiklerini bir türlü anlayamıyorlardı. Bazıları içinse durum daha da vahimdi. Elin adamının önünde yemek istemediği için televizyonun önünde yemek yemeyenden tutun da yine elin adamlarının önünde gecelikle oturulmaz ya da uyunmaz deyip saçını başını örtenlere kadar neler neler vardı. Bir tanıdığın dedesi bir gün eve elinde büyükçe bir mermer parçasıyla gelmiş. Mermeri ne yapacağını sorduklarında
“ ha bu horon tepen adamlar televizyonun altını kırmasın diye televizyonun altına koyacağım” demiş.

Kulağa fıkra gibi gelen bu örnekler sıkça yaşanmış bir dönem..
Yayınlarının başlamasıyla beraber televizyon alıcıları mağazaların vitrinlerindeki yerlerini almaya başladı. Akşam saatlerinde mağazaların önü, açık olan televizyonları izleyen insanlarla dolardı. Böylece insanlar televizyonun nasıl bir şey olduğu hakkında fikir edinirler meraklarını giderirlerdi. Çocukları ile televizyon satan mağazaların önünden geçen anne babaların işi çok zordu. Hele ki televizyonda o an çizgi film varsa kıyamet kopardı. Çocukları o vitrinin önünde alabilmek pek kolay olmazdı. Zaten hemen sonrasında “ babacım annecim ne olur biz de televizyon alalım” diye ağlayarak anne babalarının başının etini yerlerdi.

..................................

CEMAL GÜRLEK

http://www.felsefetasi.org/televizyon/


ADRESİNDEN DEVAM EDEBİLİRSİNİZ...


"Radyo" yazımdan sonra bir de televizyon yazısı yazayım diyordum.

Burada hazır yazılmışı varmış.

Çok güzel...

İyi okumalar.

Hiç yorum yok: