Sabahın erken saatlerinde uyanıp bilgisayarımın başına geçmeyi özlemişim.
Geçtiğimiz hafta sonu güzel bir Safranbolu gezisi gerçekleştirdik kuzularımla.
Efenim safran kelime anlamıyla Arapça sarı demek olan "Asfar" kelimesinden gelir. (Babacığım rahmetli de beni çocukken limon sarısı kadar sarışın olduğum için bazı inatçılıklarımda "asfar" diye biraz kızarak severdi. Neyse konumuz bu diil.)
Çok gösterişli olan safran çiçeği ortasındaki kıymetli üç dört tel için yetiştirilmekte olup, yarım kg safran için ortalama 70 bin çiçekten alınan tellerden oluşuyor ben tel diyorum siz dal diyin, başka bir şey diyin fark etmez ama bu kıymetli ürün gram gram satılıyor. Safranbolu'da yetiştiği için de pilavından dondurmasına çok hoş renk ve rayiha veren bir baharat olarak kullanılıyor. Oldukça pahalı bir ürün olan safranı sanırım tek tek atıyorlar ürünlerin içine. :)
Sabahın erken saatlerinde yola düşüp boğaz köprüsünü geçip Ankara yönüne doğru yola çıktığımızda çok güzel bir gezi olacağını biliyordum.
Safranbolu' ya vardığımızda 1 gece kalacağımız Hilton Garden Inn oteline yerleşip receptiondan gezilecek yerlerle ilgili bilgi alıp kendimizi atmıştık Safranbolu'nun kucağına.
İlk durak tarihi evlerin ve yöresel yemeklerin olduğu güzel bir restoran bulup hem karnımızı doyurup, hem de nereden başlamamız gerektiğini konuştuğumuz bir zaman tanıdı bize.
Eski binaların içinde gezmek harikaydı. Cinci Hanı denilen yerdeki Türkiye'nin ilk Kahve Müzesi'ni gezmek de farklı bir keyifti.
Müzedeki sergi alanlarında yazılarıyla fotoğrafladığım ürünler çok güzeldi.
Daha sonra;
çarşı içindeki gezimiz devam etti demirciler çarşısından geçip
küçük camlı bir bölmeyle izlemeye açılan şehrin içindeki kanyonu görmek biraz ürkütücü,
biraz da rüya alemindeymiş gibi hissettiriyordu.
Biraz daha dolaşıp çay kahve molasından sonra
ziyaret yönümüz Ters Ev ve Kristal seyir tepesine döndü.
Çok şirin, çok güzel her şeyin tavana montajlandığı yerde yürürken kendini tavandan ayaklarından asılı kalmış hissi veren, tasarımı harika bir evdi Ters Ev.
Gezerken de fotoğraflara bakarken de tersim döndü ama çok tatlıydı.
Kristal seyir terası ise gerçekten çok güzeldi.
Akşam yemeğinden sonra otelimize geçip yeşilliklerden aldığımız oksijenimizle misler gibi uyumuşuz.
Sabah kahvaltıya inip odamızın teslim saatine kadar havuz başında oturma keyfi de çok güzeldi.
Ben otelin havuzu olma ihtimalini hiç düşünmediğim için biz kenarda oturmayı tercih ettik kuzucuumla.
Ve ben siyahlar içinde o güneşte poz vermeyi de ihmal etmedim bu arada.
:)
Odamızı teslim ettikten sonra bir gün önce gitmemizin tavsiye edildiği
"Bulak Mencilis Mağarası" na doğru yola çıktık.
157 basamak taş merdivenleri çıktıktan sonra rehber eşliğinde gezimiz başladı.
Bu mağaranın tarihini ve özelliklerini
ve
adreslerinden takip edebilirsiniz.
Karabük Merkez Bulak Köyü sınırları içerisinde yer alan aynı zamanda Safranbolu İlçesi ile sınır olan Bulak (Mencilis) Mağarası'nın grişi, dik kayalar üzerinde olup mağaranın uzunluğu 6.5 kilometredir. Mağaranın 2.5 kilometrelik kısmı harıtalanmış olup 380 metrelik kısmında elektrifikasyonu ve yürüyüş parkuru yapılarak turizme açılmıştır. Halen hidrolojik olarak aktif bir mağaradır. Yer altı nehirleri, göletler, şelaleler ilgi çekici ve olağanüstü güzellikteki sarkıt ve dikit oluşumları bulunan ve "Doğal Varlık" olarak tescil edilen mağara araştırmacıların ve ziyaretcilerin ilgisini çekmektedir.
Mağaranın içi büyüleyici, muhteşemdi.
Sarkıtlar ve dikitler çok çok güzeldi.
Işıklandırmalarla da o görüntü desteklenmiş ve rehberlerin anlatımlarıyla da tamamlanmış bir görüntü.
Tırmandığımız taş merdivenlerden aşağı doğru inmek daha kolay oldu tabii.
***
Sonrasında da İstanbul'a eve dönüş yoluna koyulduk.
Çeşitli molalar ve alışverişler sonrasında ise gece evimize geldik.
Biz oradayken Gürgiş ciimiz evdeydi çifter çifter maması ve suyuyla o da dinlenmiştir sakinlikte umarım.
Ama özlemiş kuzum anahtar sesiyle birlikte kapıda karşıladı bizi.
Böyle gezmeli, öğrenmeli, dimağ dinlendirmeli gezileri özlemişim.
Umarım yenileri gelir yine güzel güzel gezebiliriz.
Safranbolu güzeldi, otel de çok güzeldi gezmek isteyenlere tavsiye ederim.
***
(Doymuyor anacım gezme deyince gözüm doymuyor.)
;)
Umarım Kapadokya'yı da gezebiliriz.
:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder