31 Aralık 2014 Çarşamba
İşte O Gün Geldiii...
Yılın son günü.
31 Aralık bugün.
Ne diyelim daha güzel, daha bereketli, daha huzurlu ve daha sağlıklı bir yıl olsun dilerim.
Sevgi dolu, mutlu geçsin.
Yeni bir yıl, yeni bir umut demektir.
Umudumuz hiç bitmeden ömrümüz güzel geçsin.
Gözlerin doğuyor gecelerime...
Ne güzel söylemiş Zeki Müren.
Dinleyelim hep beraber...
30 Aralık 2014 Salı
Ben...
Çok eskiyi özledim...
Alfred sen bilmezsin.
Seni tanımadan da önceyi...
Çoook çok eskiyi...
Çılgın sabahlarda karlı yollara çıkıp
Gezmeyi.
O zamanlar boyumuzu aşan karlar yağardı...
Ben çok eskiyi özledim.
Kelimelerin hiç bir şeyi anlatmadığı.
Dağlara çıktığımız günleri
Alfred sen bilmezsin.
Boğazıma tıkanan düğümü.
Gözümden akamayan yaşı...
Ben çok eskiyi en eskiyi özledim...
.............
Alfred' in Hikayesi...
Alfred sen bilmezsin.
Seni tanımadan da önceyi...
Çoook çok eskiyi...
Çılgın sabahlarda karlı yollara çıkıp
Gezmeyi.
O zamanlar boyumuzu aşan karlar yağardı...
Ben çok eskiyi özledim.
Kelimelerin hiç bir şeyi anlatmadığı.
Dağlara çıktığımız günleri
Alfred sen bilmezsin.
Boğazıma tıkanan düğümü.
Gözümden akamayan yaşı...
Ben çok eskiyi en eskiyi özledim...
.............
Alfred' in Hikayesi...
Günaydınlar...
Yılın son gününe 1 kala sabah sabah ortalık böyleydi...
Günümüz dünümüzden güzel geçsin...
Hayırlı sabahlarımız olsun temennileriyle başlayalım yeni güne...
Unutulmuş ne varsa sevgiden geri kalan...
Umut Akyürek söylüyor biz dinliyoruz.
Hadi bu buz gibi havada sıcak bir şeylerimizi alalım elimize ve dinleyelim...
:)
29 Aralık 2014 Pazartesi
Akrep Canım Benimmm...
Gökyüzü bugün geçmişte yaşadığınız olaylara takılıp kalmamanız için uyarıyor sizleri. Geçmişi düzeltme unutma ya da inkar etme şansınız olmadığına göre şimdiye şu ana odaklanın ve bunun için neler yapabilirimi düşünün. İş hayatınızda da bugün görüşme yapacağınız kişilerle iletişime önem vermeniz kariyer hayatınızda önemli ve kazançlı etkileri de beraberinde getirecek sizlere.
Olur kolaysa sen odaklan Akrepçim...
Olur kolaysa sen odaklan Akrepçim...
Günaydın Hayırlı Sabahlar...
Mutlu, sevgi dolu, bol bereketli, ışıl ışıl, huzurlu bir gün olsun hepimiz için...
Bugün yine Pazartesi...
Haftaya biraz hüzünlü bir şarkıyla başlamışım ama insanda sürekli dinleme hissi uyandıran bir şarkı...
Tesadüfen buldum.
Sözlerini hiç okumadan paylaşmışım dün gece içli içli söylüyordu.
Sözleri de acıklıymış.
Demekki dilini anlamasak da müziğin verdiği duygu aynı...
E boşuna dememişler "müzik evrenseldir" diye.
:)
Yeniden bu sefer sözleriyle paylaşmak istedim.
Hem müziği hem sözleri etkileyici.
Dinlerken ağlamak yok ama.
Bir çok kişinin yaşadığı ama çoğunun bir araya getiremediği kelimeleri toparlamış sadece.
.......
Yalnızım, yüreğim de yalnız...
Yarınsız gece gibi yüreğim.
Kaptansız gemi gibi, denizin gövdesinde: Yüreğim
Denizin gövdesinde
Ey şefkatli rabbim
Ey kimsesizlerin sığınağı
Bundan sonra gam, keder taşıyla, kırma
Mina Cam'ı gibi yüreğimi, Mina şişesi gibi yüreğimi
Sen de git ey vefasız, adımı getirme dudaklarına
Benim dargın yüreğim yabancılaştı, artık seni istemiyor
Beni arama, yüreğini anlatma bana
Kalbim kırılmış ayakların altında kalmış, artık seni istemiyor
Artık seni istemiyor...
Yarınsız gece gibi yüreğim.
Kaptansız gemi gibi, denizin gövdesinde: Yüreğim
Denizin gövdesinde
Ey şefkatli rabbim
Ey kimsesizlerin sığınağı
Bundan sonra gam, keder taşıyla, kırma
Mina Cam'ı gibi yüreğimi, Mina şişesi gibi yüreğimi
Sen de git ey vefasız, adımı getirme dudaklarına
Benim dargın yüreğim yabancılaştı, artık seni istemiyor
Beni arama, yüreğini anlatma bana
Kalbim kırılmış ayakların altında kalmış, artık seni istemiyor
Artık seni istemiyor...
***
Bi kahve?
Sadesinden iyi gider...
:)
Billy Ocean - Suddenly
Bir aralar...
Star tv deki "Parliament Sinema Kulübü Sunar..."
Diyen bir sesin fonunda kullanılan şarkı...
Güüüünnn Boyu ve Gece Boyu...
Boncuklarımlaydım...
Bu sefer değişik bir çalışma yakında burada...
:)
Bu sefer değişik bir çalışma yakında burada...
:)
28 Aralık 2014 Pazar
Günaydınlar...
Mutlu pazarlar.
Sevgi ve sağlık dolu bir gün olsun.
Ben sağlık dilemeye başlamışsam ya grip oluyorumdur,
ya da şiddetli üşütme yaşıyorumdur.
Bunun için şimdiden önlemimi alarak bitki çayımı içmeye başladım bile.
***
Dünkü sinirime gelince öncelikle belirteyim yanlış anlaşılmasın cimri biri değilimdir...
Aksine cüzdanımda ve sevgimde gayet gönlü bol biriyimdir.
İnsanları severim ama bazen de sinirimi tepeme çıkaranlar oluyor elbette.
Dün Cumartesiydi ve malum yeni yıl geliyor ya...
Ben de sevdiklerime yeni yıl hediyesi almak için alışveriş merkezine giderken metrodaydım.
Eskiden yolculuk yaparken seyyar satıcılar olurdu ve güzel bir anlatımla ellerindeki satacakları malzemeyi tanıtır, satabildiklerini satar ve sessizce oradan ayrılır yeniden binecek yolcular için hazırlık yaparlardı...
Onlara saygım sonsuz sonuçta bir çoğu evinin rızkını bu şekilde sağlardı.
(İstisnalar kaideyi bozmuyor tabii ki.)
Günümüzde bu metroya dadanan açıkgöz, terbiyesizleri gördükçe geçmiştekileri daha çok seviyorum.
Konuya gelelim müsaadenizle.
Yaşlı bir hanım tipine baksanız hiç ihtimal vermezsiniz.
Oturmuş tam karşısına düşen kucağında dört ya da beş yaşlarında çocuğu olan bir hanıma
-Annesi...
diye seslenişiyle başlayıp o çok bilmiş edasıyla devam eden bir konuşma yaptı.
İşte eğitim sisteminin başarısızlığını, çocukları nasıl yanlış, nasıl kötü bir eğitimin beklediğini anlatmaya başladı ben biraz yan tarafta ama ortalarında kaldım.
Ben dahil o çevrede bulunan herkes dinlemeye başladık.
Anlatıp anlatıp bitirdikten sonra elindeki poşetten cd ler çıkardı.
-Al
dedi.
-Ben eğitimciyim uzun araştırmalar yapıp bu cd leri bastırdım.
-Herkese hediye ediyorum siz de çoğaltın yakınlarınıza hediye edin dedi.
Ben ortada olduğum için birbirine verirken arada posta görevi gördüm.
Sonra A-5 boyutlarına basılmış bir takım yazıların olduğu kağıtları dağıtmaya başladı.
Ben hedef kitlesi değilim ama ne yazıyor acaba diye aldım kağıdı elime.
Sonra dedi ki:-Benim bu masrafları karşılamam için yardım etmeniz lazım.
Haydaaaa daha hediyem olsun diyişinin üzerinden iki dakika geçmedi.
Kağıt elimde geri de veremedim.
Bir çok kişi birbirine baktı kaldı.
Bu tür bi uyanıklık, açıkgözlülük ve insanı enayi yerine koyuşla hiç karşılaşmamıştım daha önce.
Belki başta açık açık söylese kendim isteyip satın alacağım ama bu türlü yaklaşımı hiç mi hiç sevmem.
Ben niye aldım ki bu kağıdı şimdi diye düşündüm.
-Fotokopi masrafım çıksın hiç değilse diyince.
İşime yaramaz etmez hadi hakkı kalmasın diye düşünüp 1 lira uzattım.
Ahahahaaaa asıl mesele bundan sonra başladı.
-Ne bu?
-E fotokopi parası.
-Vay ben dilenci miyim? En az 20.-TL vermen lazım cümleleri ardından sinirin daniskasını yaşadım.
O arada alışveriş merkezinin olduğu durağa gelmiştim.
Ben öyle hemen karşılık veren, hazır cevap, lafını cebinde taşıyan biri değilim ki.
Bir de yaşlı bir kadın olunca tek kelime diyememenin sıkıntısı elimde kağıtla indim.
Sinirden oralara bi yere fırlattım kağıdı.
Ama ben nasıl kötü oldum o merdivenleri üçer beşer nasıl çıkıyorum.
Gittim hiç bir şey yapmadan önce bir çay içtim ancak öyle kendime gelebildim.
****
Ben olsaydım diye başlayan sözleri duyar gibi oluyorum ama oradaki kişi bendim.
Üstelik de her zamanki gibi...
Yine kendime kızdım.
-Al işte böyle her uzatanın elinden kağıt mağıt alırsan daha çooook sinir ederler seni Betül.
Yaşlısı, genci bi tuhaf olmuş yaaa...
Ben çok saf, salak kalmışım.
Zaten hep derim ne dünya beni anladı ne de ben dünyayı...
****
İşte hikaye bu.
Ne zaman dışarı çıksam buluyorum böyle manyakları çekiyorum üstüme üstüme.
Takdir sizin sayın okuyucu...
:)
:D
Tarkan' dan dinleyelim.
"Kırılma yapma kalbim darılmaaa...
Sorma sorma kalbim sorma..."
Ne güzel söylemiş...
27 Aralık 2014 Cumartesi
Turgut Uyar...
Her şeyden biraz kalır... Kavanozda biraz kahve, kutuda biraz ekmek, insanda biraz acı..
Turgut Uyar
E Böyle Şeyler Beni Bulur Zaten...
Ben mi deliyim. Yoksa herkes bu kadar bu kadar mı değişti. Size bir soru: Üzerinde yazılar bulunan A-4 kağıdın yarısı kadar kağıdı elinize tutuşturup, hiç değilse fotokopi masrafım çıksın diyip 20.-TL isteyene herkes hemen çıkarıp al senin olsun diyor mu? Konu ne mi yazarım bi ara. Çok sinirlendim.
Tünaydınlar...
Hafta sonu oldu yine ya...
Sabah erkenden sofraya oturulmaz ya...
İşte bu saatte hazır bir sofra...
Afiyetle derken günümüz hepimiz için güzel geçsin...
:)
Sema Moritz...
Kırık Gönül...
Diyor dinleyelimmm...
:)
Çay ve müzik çok güzel gidiyor...
Ahmet Ümit...
Gecedir, ruhun kendini hatırlattığı vakittir
Gecedir, dünyadan kurtulup kendimizle başbaşa kaldığımız saattir
Uyan diyorum ey dost, gecedir.
Ahmet Ümit...
26 Aralık 2014 Cuma
Hayal ve Gerçek...
Filmlerimizin Anne ve Babasıydılar sanki gerçek hayatta da evlilermiş gibi.
İkisini bir arada görmek.
Ne kadar da yakıştırmışız.
Ne kadar da yakıştırmışız.
Oynadıkları her filmin değişmez ikilisi.
Fedakar, çilekeş anne babası...
Fedakar, çilekeş anne babası...
Biri rahmetli bir diğeri hasta olsa da hala hayatta ve sağlıklı gibi düşünmek istedim bir an.
Hala anne, hala baba...
***
Türk Sinemamızın 100. yılıymış ya bu yıl.
Niye yılın başından beri söylenmez ve kutlanmaz ki?
Son on gündür daha yoğun duyduk bu yıldönümünü.
En baştan beri zaman zaman belli aralıklarla kutlansaydı, ölenler anılsaydı ya...
Nazan Bekiroğlu...
Nereye istersen oraya gelirim dedim;
Sağ elini kalbinin üzerine koydu.
Artık söze gerek yoktu...
Nazan Bekiroğlu...
Sağ elini kalbinin üzerine koydu.
Artık söze gerek yoktu...
Nazan Bekiroğlu...
25 Aralık 2014 Perşembe
Haydi Bakalım...
90' a 1 kaldı.
:))))
Oleyyy...
Artık 90...
Çok mutlu oldummm...
Hatta şimdi
92 olmuşşş...
Yuppiiii...
:))))
Oleyyy...
Artık 90...
Çok mutlu oldummm...
Hatta şimdi
92 olmuşşş...
Yuppiiii...
Murathan MUNGAN...
Bazı geceler
Bazı insanlar
Bazı yerlerde
Sahiden karşılaşırlar…
Bazı insanlar;
Bazı aşklar,
Bazı şarkılar,
Bu yüzden unutulmazlar!
Murathan MUNGAN
Bazı insanlar
Bazı yerlerde
Sahiden karşılaşırlar…
Bazı insanlar;
Bazı aşklar,
Bazı şarkılar,
Bu yüzden unutulmazlar!
Murathan MUNGAN
Mutlu ve Hayırlı Günler...
İyi günler hepimize mutlu ve huzurlu...
Buçiçek güzelliğinde gün olsun.
Kayhan Kalhor- Waiting for the Rain
Dinleyelim...
24 Aralık 2014 Çarşamba
Carl Sagan - Pale Blue Dot/Soluk Mavi Nokta - Türkçe Altyazılı
"Soluk Mavi Nokta", Carl Sagan'ın bu fotoğraftan esinlenerek 1994'te yazdığı kitabının da adıdır. Fotoğraf, 2001 yılında space.com tarafından en iyi on uzay fotoğrafından biri seçilmiştir.
“ Şu noktaya tekrar bakın. Orası evimiz. O biziz. Sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun üzerinde bulunuyor. Tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, umut dolu çocuk, mucit, kâşif, ahlak hocası, yoz siyasetçi, her süperstar, her "yüce önder", her aziz ve günahkâr onun üzerinde - bir gün ışığı huzmesinin üzerinde asılı duran o toz zerresinde.
Evrenin sonsuzluğu karşısında dünya çok küçük bir sahne. Bütün o generaller ve imparatorlar tarafından akıtılan kan nehirlerini düşünün, kazandıkları zaferle bir toz tanesinin bir anlık efendisi oldular. O zerrenin bir köşesinde oturanların başka bir köşesinden gelen ve kendilerine benzeyen başkaları tarafından uğradığı bitmez tükenmez eziyetleri düşünün, ne çok yanılgıya düştüler, birbirlerini öldürmek için ne kadar hevesliydiler, birbirlerinden ne kadar çok nefret ediyorlardı.
Böbürlenmelerimiz, kendimize atfettiğimiz önem, evrende ayrıcalıklı bir konumumuz olduğu hakkındaki hezeyanımız, hepsi bu soluk ışık noktası tarafından yıkılıyor. Gezegenimiz, onu saran uzayın karanlığı içinde yalnız bir toz zerresi. Bu muazzam boşluk içindeki kaybolmuşluğumuzda, bizi bizden kurtarmak için yardım etmeye gelecek kimse yok.
Dünya, üzerinde hayat barındırdığını bildiğimiz tek gezegen. En azından yakın gelecekte, gidebileceğimiz başka yer yok. Ziyaret edebiliriz, ama henüz yerleşemeyiz. Beğenin veya beğenmeyin, şu anda Dünya sığınabileceğimiz tek yer.
Gökbilimin mütevazılaştırıcı ve kişilik kazandıran bir deneyim olduğu söylenir. Belki de insanın kibrinin ne kadar aptalca olduğunu bundan daha iyi gösteren bir fotoğraf yoktur. Bence, birbirimize daha iyi davranma sorumluluğumuzu vurguluyor, ve bu mavi noktaya, biricik yuvamıza.
”
Günaydınlar...
Umut dolu, sevgi dolu güzel günler dileklerimle...
İnsanların moralini bozmak, yaşam enerjilerini tüketmek kötü bir şey...
Mühim olan bu tür duygulardan sıyrılıp çıkabilmek.
Özünde mutluluğu yakalamak...
:)
Blogumu seviyorum buraya güzel cümleler yazmayı seviyorum.
Her ne kadar yorum yapan birileri olmasa da bıkmadan, usanmadan yazmaya devam edeceğim...
Güzel dileklerimi, iyilik temennilerimi herkesle paylaşacağım...
Gülümsemek bulaşıcıdır,
Ve iyilik...
Umut Akyürek...
"Dilimi bağlasalar anmasam hiç adını..." diyor.
Dinleyelimmm...
:...........................................
23 Aralık 2014 Salı
Günaydınlar...
Umudum sonsuz.
Haydi Bismillah...
Hayırlı, mutlu, bereketli ve güzel günler dileklerimle hepimize günaydınlar...
Geçmiş olsun Halit Akçatepe...
22 Aralık 2014 Pazartesi
Edip Cansever...
'Bu yüreğe bu kadar acı fazla'dersin bazen kendine..
Ama hata bizde.
Küçücük bir yürekle kocaman sevmek ne haddimize !
Edip Cansever
Günaydınlar...
Gece uzun, gece yalnız, gece garip bir şekilde mavi, fakat o da ne kar yağıyor...
Dün gece incecik, incecik yağan karlara öylece, amaçsız, sadece baktım, baktım.
Elime aldığım sıcacık çayımı içerken böyle bir güzelliği nasıl özlediğimi düşündüm.
Biraz hasret giderdim, konuştum onunla içimden, içimden...
'Nerelerdeydin canım benim, ne kadar özlettin kendini.
Nedir bu naz niyaz yağ biraz, yığıl şöyle en baş köşeme sonra yeniden eri git.
Çok özletme kendini yeniden gel gel ki herşey tertemiz olsun.
Kar cım canım şu anda sadece hafiften beyazlatmış ortalığı gitmişsin.
Yerini kupkuru bir ayaza bırakmışsın.
Olsun sen gel bak yine izlerim seni, yine bakarım tanelerinin dansına.
Yeniden yazdır bana bu tür yazıları hadi canım gel yeniden...
:)
Bekliyorummm...'
***
Yeni bir güne, yeni bir haftaya başladık...
Günaydınlar, hayırlı sabahlar, bereketli ve güzel haftalar olsun...
"İncecikten bir kar yağar tozar Elif Elif diye..."
Cengiz Özkan' dan...
Dinleyelimmm...
:)
21 Aralık 2014 Pazar
İclal Aydın...
Çocukken bir tek ince hastalıktan ölünür sanırdım.
Dilini ve yönlerini bilmediğim bir ülkede
Metroların rüzgârında anladım
Hasretten de ölünebileceğini.
Ve gördüğüm her boş alana
Eksiksiz çizebileceğimi özlediğim her bir şeyi
Beni yabancı sayarken aslında bana yabancıların
Yüzlerinde tanıdım kendimle bir başıma kalmayı
Çocukken bir tek ince hastalıktan ölünür sanırdım.
Hasretten de ölünürmüş anladım...
İclal Aydın...
Dilini ve yönlerini bilmediğim bir ülkede
Metroların rüzgârında anladım
Hasretten de ölünebileceğini.
Ve gördüğüm her boş alana
Eksiksiz çizebileceğimi özlediğim her bir şeyi
Beni yabancı sayarken aslında bana yabancıların
Yüzlerinde tanıdım kendimle bir başıma kalmayı
Çocukken bir tek ince hastalıktan ölünür sanırdım.
Hasretten de ölünürmüş anladım...
İclal Aydın...
Adınızın Baş Harfi Karakterinizi Ele Veriyor!...
Adınızın baş harfi B ise;
Duygusallık ve romantizm ana özelliğiniz.
Sevginizi ifade etme kabiliyetiniz kuvvetli.
Duygusallık ve romantizm ana özelliğiniz.
Sevginizi ifade etme kabiliyetiniz kuvvetli.
Nazan Bekiroğlu' ndan...
Irmağın bu yakasında oturup ağlayacak mısınız karşı kıyının düşünü kurarak?
Yoksa eteğinizin ıslanmasını göze alarak
yürüyecek misiniz karşı kıyıya?
yürüyecek misiniz karşı kıyıya?
Nazan Bekiroğlu
Az Önce Yeteneğimi Sorgulayan Bir Test Çözdüm deee...
Sonuç:
Zekâ
Senin özel yeteneğin zekân. Başkalarının farkına bile varamadığı sorunları kolaylıkla çözüyorsun. Esas itibariyle her şeyle ilgileniyorsun ve yaşam hakkında genel ve özel manada uzun ve ayrıntısıyla düşünmeyi seviyorsun. Bu, tanıyanlar nezdinde seni takdir edilen bir danışman haline getiriyor.
Çıktı... Övünmek gibi olmasın...
Zekâ
Senin özel yeteneğin zekân. Başkalarının farkına bile varamadığı sorunları kolaylıkla çözüyorsun. Esas itibariyle her şeyle ilgileniyorsun ve yaşam hakkında genel ve özel manada uzun ve ayrıntısıyla düşünmeyi seviyorsun. Bu, tanıyanlar nezdinde seni takdir edilen bir danışman haline getiriyor.
Çıktı... Övünmek gibi olmasın...
:)))
Doğru Söz...
Mesafelerle ilgili en korkunç şey seni özlüyor mu yoksa unutuyor mu bilemiyorsun.
Aşk Şarkım
Aşk Şarkım
Günaydınlar... Mutlu Pazarlar...
Sevgi dolu, mutluluk dolu, her şeyin gönlümüzce olduğu bir gün olsun.
Bugün 21 Aralık gün dönümü
Artık günler uzamaya başlayacak yaşasınnn...
Berksan-Hande Yener
Söylüyor Haberi Var mı?
Dinleyelim...
20 Aralık 2014 Cumartesi
Günaydınnn...
Güzel bir hafta sonu olsun hepimizeee...
Bazen deli, bazen dolu geçiyor işte günlerimiz güzel bir çiçeğe bakıp içimizi huzur kaplasın istiyoruz bazen de istemediğimiz çirkinlikler gözümüze gözümüze sokulup o huzurumuzu kaybediyoruz.
Ne olursa olsun tertemiz, pırıl pırıl bir sabahta elimize aldığımız çayımız, kahvemizle günaydın demenin huzurunu yaşamak bir başka...
Bugün de oldu Cumartesi hadi bakalım başlayalım güzelliklere ben de boncuklarıma...
:)
Defalarca paylaşmışımdır ama olsun bu sabah yine yeniden
Leman Sam' ın o güzel sesinden bu şarkıyı dinlemek istedim...
Hadi hep beraber dinleyelimmmm...
19 Aralık 2014 Cuma
Radyo...
Aslında ben öyle zannetmemiştim söylemişlerdi.
Anlatılanları duyduktan sonra da hep bi merak duygusuyla arka kapağını çıkarıp en ince ayrıntısına kadar incelemiştim. Tellerden ve birbirine bağlı büyük boy pillerden başka bir şey yoktu içinde. Yalandı işte beni kandırmak için söylemişlerdi…
Neden mi bahsediyorum tabii ki radyolu günlerimizden.
-İçinde küçük küçük insanlar varmış onlar konuşuyormuş biz duyuyormuşuz.
-Hııı!!!!
-Yok canım olur mu öyle şey, ne yer ne içer o insanlar hem o kadar küçük şeyin içine nasıl girer? Nasıl yaşarlar deli mi bunu söyleyenler?
Gerçekçiliğiyle düşünürken ben, yine de bir ara şüpheye düşüp a a acaba doğru mu söyledikleri diye bir kere bakmıştım içine. :D :D :D
İtiraf edin benden başka birileri de aramıştır içinde olduğu söylenen küçük insancıkları. :))))
Gerçekçiliğiyle düşünürken ben, yine de bir ara şüpheye düşüp a a acaba doğru mu söyledikleri diye bir kere bakmıştım içine. :D :D :D
İtiraf edin benden başka birileri de aramıştır içinde olduğu söylenen küçük insancıkları. :))))
Hani bulsam naapacaktım o da ayrı bir konu.
Hep o minik koltuklar ve önlerinde mikrofon olan minik insanların o koltuklarda oturup konuştuklarını görmeyi hayal etmek hem komik hem de güzeldi doğrusu.
Hep o minik koltuklar ve önlerinde mikrofon olan minik insanların o koltuklarda oturup konuştuklarını görmeyi hayal etmek hem komik hem de güzeldi doğrusu.
Bir müzik aşığı iseniz ve dinlemek istediğiniz şarkılara ulaşmak için tek kaynağınız radyoysa böyle üzerine düşer neresinde ne var karıştırırsınız.
Radyomuzun üstünde yazan ülke başkentleri ve başlıca büyük şehirleri hep görmek isterdim mesela.
Soldaki düğme açma kapamada ve ses ayarlamada kullanılırdı. Düğmenin çevresini kaplayan bir büyük düğme daha ışığını yakardı. Sağdakiyle ise bas ve tiz ayarını yapar dıştaki halkasıyla da radyo kanallarını arardık. Orta bölgede şehirlerin ismi yazılıydı. Moskova vardı, Girne vardı en sağa doğru Liverpool, Newyork, İstaMbul hatırladıklarım. O isimleri okudukça bile gitmek, görmek, gezmek isteğimi yenemezdim bir türlü.
Civu civur cıv frekans ayarlama sesiydi. Ortadaki büyük beyaz dişleri bastıkça üstüne çat çat ses çıkarırdı kanalları ayarlamak için kullanırdık. Hemen hemen her evde olurdu. Çoğu evde ise yüksekçe bir yere konur ayarlarına ve düğmelerine yalnızca babalar dokunabilirdi.
Bizde biraz farklıydı bu durum babam pek ilgilenmezdi hep bana seslenirdi
-Betül radyoyo aç, şu kanalı ara diye.
Pilini bile ben değiştirirdim o derece yani.
Havanın güneşli ve güzel zamanlarını bilirdi nedense...
O zamanlar Polis radyosunu çok severek dinlerdim.
Tok bir kadın sesi "r" harflerinin üstüne basa basa
-Burrası Türrkiye Poliss RRadyosu! derdi.
-Burrası Türrkiye Poliss RRadyosu! derdi.
Kayıp ilanlarını dinlerdik önce sonra da yasaksız istediğimiz türdeki şarkılar sıralanırdı...
Tabii o zamanlar TRT de yasaklı şarkılar çalınmazdı.
Tabii o zamanlar TRT de yasaklı şarkılar çalınmazdı.
Bir de Kıbrıs’ ın Bayrak Radyosunu severdim. Şansım yerindeyse uzun süre dinlerdim. Yoksa o ses bir gider bir gelir bir hışırdar bir netleşir sinir ederdi.
Arkası yarınlar, radyo tiyatroları, sanat müziği konserleri hiç bırakmadan takip ettiğimiz programlardı.
Bizim radyomuzun markası Sierraydı. :D
Arkası yarınlar, radyo tiyatroları, sanat müziği konserleri hiç bırakmadan takip ettiğimiz programlardı.
Bizim radyomuzun markası Sierraydı. :D
Ahhhh şimdi teknoloji ne kadar da değişti.
Radyo nerden mi geldi aklıma?
Hiiç işte dinlemek istediğim her tür müziğe anında kolayca ulaşabilince eski zamanlar geldi aklıma.
:)
Teknolojik aletlerle ilgili başka yazılarım da olur inşallah.
Yazıma burada son verirken Zeki Müren' in vurgulamalı veda mesajıyla bitireyim:
Sevgıyle kalın efendim.
Radyo nerden mi geldi aklıma?
Hiiç işte dinlemek istediğim her tür müziğe anında kolayca ulaşabilince eski zamanlar geldi aklıma.
:)
Teknolojik aletlerle ilgili başka yazılarım da olur inşallah.
Yazıma burada son verirken Zeki Müren' in vurgulamalı veda mesajıyla bitireyim:
Sevgıyle kalın efendim.
Günaydınlar...Hayırlı Sabahlar...
Cumanın ferahlığı, güzelliği üzerimize olsun.
Her sabah iyi dileklerle burada olmak çok güzel bir duygu.
Sabahımız mutlu geçsin.
Güzel bir kahvaltı yüzümüzü güldürmeye yeter de artar bile.
Hadi bakalımmm..
:P
Kubat o güçlü sesiyle söylüyor bu sabah biraz hüzün mü var,
havadan mı bilemedim şimdi.
"Yarim senden ayrılalı ......."
Dinleyelim...
18 Aralık 2014 Perşembe
Güzel Söz...
"Kadınlar, asla unutmaz diye bir şey yok. Unutmak zorunda kaldığı her şeyi unutabilirler, ama neyi unuttuklarını asla.."
Ama Yani...
AKREP:
Aşk hayatınızda heyecanlar geride kalmış. Duygularınız ve ilişkiniz hakkında kendinizi durmadan sorgulamanız mutsuz olmanıza yol açıyor. Bugün birlikte çalıştığınız insanların arasında çıkabilecek tartışma sizin de etkilenmenize yol açabilir. Sakın bu konuya dahil olmayın, boşu boşuna canınız sıkılır. Harcamalarınız standardınızın epeyce üzerinde. Paranızı daha akıllıca kontrol etmeye çalışın. Yediğiniz her şeye dikkat etmenize rağmen kilo veremiyorsunuz. Uzmana başvurun.
Akrepcim canım benim gözetliyor musun beni biyerden?
Nasıl bildin?
Aşk hayatınızda heyecanlar geride kalmış. Duygularınız ve ilişkiniz hakkında kendinizi durmadan sorgulamanız mutsuz olmanıza yol açıyor. Bugün birlikte çalıştığınız insanların arasında çıkabilecek tartışma sizin de etkilenmenize yol açabilir. Sakın bu konuya dahil olmayın, boşu boşuna canınız sıkılır. Harcamalarınız standardınızın epeyce üzerinde. Paranızı daha akıllıca kontrol etmeye çalışın. Yediğiniz her şeye dikkat etmenize rağmen kilo veremiyorsunuz. Uzmana başvurun.
Akrepcim canım benim gözetliyor musun beni biyerden?
Nasıl bildin?
Şems-i Tebrizi...
Bir şey yap. Güzel olsun.
Çok mu zor?
O vakit güzel bir şey söyle.
Dilin mi dönmüyor?
Güzel bir şey gör. Veya, güzel bir şey yaz.
Beceremez misin?
Öyleyse güzel bir şeye başla…
Ama hep güzel olsun.
Çünkü her insan ölecek yaşta.
Geç kalmayasın…
Şems-i Tebrizi
Günaydınlar...
Yeni bir güne mutlu ve huzurlu başlamamız dileğiyle.
Hepimize gün aydın olsun.
Yılın bitimine 13 gün kalmış.
Yeni bir yıla başlamak için 13 gün (bugün daha yeni 14 günde diyebiliriz) kalmış.
Yeni yıl geliyor.
İyi dileklerimiz, ümitlerimiz her zaman olacak.
"Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına..."
Melihat Gülses' ten dinleyelim.
Ben kahvemi aldım elime dinliyorum.
Sabahın dinginliğine, sessizliğine uyan bir şarkı.
Ağaçlar artık tümüyle yapraklarını döküp kupkuru kaldılar.
Yağmur damlalarını karşılayan yaprakları yok üzerlerinde...
Ve dayanamadım Melihat Gülses' ten bir güzel şarkı daha...
"Rüzgar kırdı dalımı ellerin günahı ne?..."
Dinleyelim...
Kahraman Tazeoğlu' ndan...
Seven insan umudunu yanında taşır. Sevenlerin umudu bitmez. Ve yarını göze alamayan, bugünden kaybetmiştir.
YARALI
17 Aralık 2014 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)