29 Mayıs 2016 Pazar

Ahmet Murat Karaduman...

Ansızın acır...
Ansızın acıtarak...
Cümlesiz, kelimesiz, noktasız ve virgülsüz...
Bir anlam yaratmaz, ama o saniyelik yürek deşmesinde de bir anlam bırakmaz...
Bir sözü yoktur, bir yazısı, bir ifadesi...
Olmaz...
Sadece boğup bırakır bir an, boğup bırakır...
Tek bir anda bir nefessiz kalış, bir yürek durması, göğsün içinde bir anlık daralma, ruhun birden bire tüm bedenden, her hücresinden tek tek sökülürcesine, ayrılıp kopması gibi bir acı bırakarak ardında, kopup gider...
Uzak bir geçmişin, uzak bir a...nı...dır...
Öncesini ve sonrasını tüm renklerinden arındırıp boz bulanık bir griye çevirmiş bir an...
Tüm seslerini boğup, kendisinden geride ve ötede, tüm seslere sağır bırakmış bir an...
Bir an...
Tek bir an...
Geçer ve gider...
Gizli tutup tarif edemediğiniz, edemeyeceğiniz, bir daha tekrar gelmemesini dileyip, hemen unutmak için gündelik telaşlarınıza daha bir dört elle sarıldığınız, sarılacağınız...
Tek bir an...
Geçer ve gider...

Hiç yorum yok: