Fatih Sultan Mehmet'in, İstanbul'un Kapılarından Girişi
Zonaro, bu tabloda kendini Fatih'in hemen solundaki Yeniçeri olarak resmetmiştir.
Fausto Zonaro, 18 Eylül 1854’te Masi-Padova’da orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. On yedi yaşında, Masi’den on iki kilometre uzaklıktaki Lendinara’da grafik ve resim öğretilen bir sanat mektebine yazıldı.
Başarısı dolayısıyla, birçok değerli ressam yetiştirmiş olan Cignaroli Akademisi’ne (Accademia Cignaroli) alındı. Burada, yıllar sonra her biri bir ünlü olacak Dall’Oca, Bianca, Alessandro Milesi, Giacomo Favretto, Veneziani gibi öğrencilerle beraber öğrenim gördü.
1878’de, Venedik’ten Napoli’ye gitti. Bu yıllarda, Napoli şehir hayatında yer alan etkinlikleri halka duyurmakla görevli “Banditore” ya da “Pazzariello” adı verilen belde görevlilerinden birini resimlediği ilk başyapıtlarından biri olan Il Banditore’yi tamamladı. 1888’de empresyonizmin parlak döneminde Paris’e giderek Fransız empresyonist ressamlarını tanıma fırsatı buldu. Ancak Paris’te uzun süre duramayarak yine Venedik’e döndü. Orada bir yandan resim dersleri verdi, bir yandan tablolarını sattı.
Öğrencilerinden Elisa (Elisabetta) Panteile arkadaşlığı bu yıllarda ortak bir düşe, beraber daha güzel bir hayat ve sanat çevresi arayışına dönüşecekti.Edmondo de Amicis’in Costantinopoli ve Théophile Gautier’nin Constantinople adlı kitaplarını okuduktan sonra Fausto Zonaro ve Elisa için, İstanbul’a gidip, orada yaşamak ve sanat hayatlarını orada sürdürme isteği somut adımlar atmalarına neden oldu. Girişken bir genç kız olan Elisa, Zonaro’dan önce, Doğu’yu tanımak ve kendilerine daha güvenli bir çevre hazırlamak üzere İstanbul’a geldi. Zonaro da iki ay kadar sonra 5 Kasım 1891 günü Napoli’den yola çıktı.
Elisa bir yandan İtalyanca ve resim dersleri veriyor, bir yandan da Zonaro’ya her bakımdan destek oluyordu. 1892’de, İstanbul’da St. Esprit Kilisesi’nde evlenmeleriyle sonuçlanan ilişkilerinin temelinde de paylaşım ve sanat aşkı vardı. Evlendikten sonra Taksim yakınlarında, Ayaspaşa Mezarlığı dolaylarında yerleştikleri ahşap evde, 1893’te ilk çocukları Faustone dünyaya geldi. Daha sonra yine İstanbul’da Maria, Faustino, Jolanda ve Mafalda ile beraber beş çocukları oldu. Bunlardan, bebek yaşta ölen Maria, İstanbul’da toprağa verildi.Zonaro, 1891-1894 yıllarında, çoğunlukla açık havada, kendi hazırladığı ahşap panoların üstüne resim yaptı. Tuvale göre daha sağlam olan ve 40-45 cm ölçülerine varan bu panoların taşınması da korunması da kolaydı. İstanbul’daki ilk yıllarında, biraz da maddi sıkıntı ve çaresizlikle, Valide Sultan Camii Meydanı ve çevresinde yağlıboya pano ve suluboya çalışmaları yapan Zonaro, eserlerini Zellich Kitabevi’nde sergiliyor; onları çoğunlukla Avrupalı gezginlere “İstanbul Hatırası” olarak ucuz fiyata satıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder