20 Ağustos 2013 Salı

Gezelim Gezelim İstanbul' u Gezelim...

Dün için düşündüğümüz gezimizi Eminönü (hep Evinönü diyesim geliyor :)))))...)' nden başlatıp, oradan Eyüp Sultan' a geçip en son Pierre Lotti' de Haliç manzarasıyla bitirmekti. Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor ki... Önce gidip evimize dönüş biletini aldık. Artık Çarşamba sabah yolcuyuz gidiyoruz :/ İyiydik şöyle turist modunda gezmek güzeldi... Ama her güzelliğin bir sonu var öyle değil mi?...
Neyse konumuza dönelim.  Eminönü' ne gider gitmez kuzucuum başladı 
-Ben acıktım. Demeye. 
-Hadi balık ekmek yiyelim... :)))))
-Haaayıııırrrr ben geçen geldiğimde kılçık yedim bolca istemiyorum...
-Haydaaaa ben nerden bulayım Eminönü' nde sana güzel bir yer? derken Karadeniz Pidecisi can kurtaran gibi geldi bana. Bir yandan da söyleniyorum:
-Kahvaltını doğru dürüst yapma böyle erkenden acık!...
Bu sıcakta pidelerimizi yedikten sonra da başladık gezmeye Eminönü çarşılarını... Allah'ım nasıl kalabalık? Nasıl Arap turist dolu? Sanki kendimi Arap ülkelerine gitmiş gibi hissettim. :))))))
Ve Eminönü çarşıları...

 


Biraz daha yukarı doğru yürüdükten sonra Türk asıllı zannediyorum Kazakistan' lı gibi ya da Türkmenistan' lı gibi birinden yol tarifi alırken tutamadım kendimi güldüm... 
-Biz bilmiyoruz o biliyor bildiği gibi bir de yol tarif ediyor diye...
Ahahahaaaa... Bundan doğal daha ne olabilir ki adamın iş yeri var Eminönü' nde... :))))))




Toptan satış yapan, perakende teklif dahi etmeyiniz diyen bazı mağazaların vitrinlerine bakıp, çeşitlerini inceledikten sonra bizim Ulus' umuzla ne kadar benzediğini düşündüm. (Toptancılar hariç tabii) 
-Hımmm demek ki bazı ticaretle uğraşanların İstanbul'a mal almaya gittik demeleri buymuş. Adamlar sattıkları malları toptancılardan böyle yerlerden alıyorlarmış... :))))))))))
Ne kadar şanslı bu İstanbul ahalisi toptancısı dibinde, hemen yanı başında... :))))))))))


Bu saçın sahibi görürse bu fotoğrafı kızmaz umarım ama o saçların hepsi nasıl o kadar eşit ayrıldıysa artık bilemedim. :)))))))))))))


Ve her ramazan öncesi tv.lerden izlediğimiz o meşhuuuur 'Hurma bu ramazan ne kadara, kahvaltılık ne kadara satılıyor' diye program yaptıkları "Tarihi Mısır Çarşısı" ndaydık işte...




Yine kuzucuum yine habersiz çekim :))))))) :P


Bu balkon gibi, loca gibi olan yeri çok sevdim ben...


Ve renkleri harikaydı bu kuru meyvelerin...


Bu Caminin adını da öğrenemedim. Yoğun bir balık kokusu geliyordu sahildeki balık-ekmekçilerden. 
Bunu zor çektim. Buradaki balık-ekmekleri sevsem de tok karnına zor oluyor kokusuna dayanmak. :))))) Hızla koşup otobüse bindik Eyüp' e gitmek üzere...

 Ve eveeeetttt Eyüp Sultan Camii... 



Ziyarete tadilat nedeniyle açık değildi ama ikindi namazına yetişebildik.
Bahçesinde sıcaktan ve para kazanamamaktan gına gelmiş 8-10 yaşlarındaki bir çocuktan bu dua kitabını aldım. İyi de olmuş çünkü yanımda getirdiğim kitabı bavulda bırakmış çıkmışım... :)))))))) Bir de Allah rahmet eylesin bir cenaze vardı. Kimse artık tanıdığımız, bildiğimiz biri değil bizim dualarımız da nasip oldu adamcağıza...



Türlü türlü yiyecek satan dükkanlarıyla ne kadar da farklı bir yer olmuş Eyüp Sultan Camii civarları. Daha önce de görmüştüm ama böyle değildi...


Daha sonra yola çıktık tekrar otobüsle Eminönü' ne oradan da tramvayla Kabataş'a geldik... Yorgunluktan bitap düşmüş bir halde Pierre Lotti' ye de daha sonra geldiğimizde gidelim diye karar aldık. Bugünkü gezimizi de bir şekilde noktaladık. Kabataş iskelesinin karşısında bulunan "Sebil Kafe" de dinlenip akşam yemeğimizi yedik önce, sonra da yürüyerek döndük Beşiktaş' ımıza...

Netten Alıntı...
Kabataş İskelesi karşısında, cadde üzerinde set duvarının hemen altında bulunan bu çeşme ve sebilin başına çok şey gelmiş. Yapı, ilk önce Sadrazam Koca Yusuf Paşa tarafından 1786 yılında Fındıklı Molla Çelebi Camii karşısına yaptırılmış. Sonra caminin son cemaat yeri karşısına getirilmiş. 1956 yılında yol yapımı nedeniyle caminin avlusu istimlâk edilince buradan da kaldırılarak şu anda bulunduğu yere konulmuş. Sonra da bir kafeye dönüştürülmüş.
Rokoko tarzındaki çeşme, görüntü ve plân olarak diğer sebillerden farklı. Yapının tam ortasında çeşme ve iki yanında ikişer pencereli sebiller yer alıyor. Çatı üzerinde küçük bir kubbe var. Saçak altındaki kitabe, yapıyı çepeçevre kuşatıyor.
Bu güzel sebil, maalesef günümüzde kafeterya olarak kullanılıyor.
.......





Sahil çok güzel oluyor akşam saatlerinde...



Köprü başımın taaacı... :))))))))))))))


Hiç pisisiz bir gezi günü olur mu? 8 taneydiler ama bir araya getiremedik. Bebeklerden birini elime alıp sevdim ama debelenince bıraktım. :)))))))))))) Fotoğraf çekinemedik beraber anlayacağınız. :)))))))))))


Bezmi Alem Valide Sultan Camii
Dolmabahçe Camii...

Dolmabahçe Sarayı' nın yanındaki yapı Saat Kulesi 


Bugün son gezimiz için çıkacağız... Gece paylaşırım inşallah. Ondan sonra da Çarşamba Sabahı 10:20 Ankara yolcuları kalmasııınnnn... :)))))))

Hiç yorum yok: