GECENİN YAZARI CAN DÜNDAR!
" GECE ve KADIN ! "
Zaten bir şehir hemen açmaz kendini size; keşfedilmeyi bekler, dirhemle sunar maharetini; kusurunu gizler. O yüzden aceleye gelmez bir şehri gezmek; bir kadını sevmeye benzer.
Telaşsız sohbetler ister, günü birlikte karşılayıp, birlikte uğurlamalar... Uzun yürüyüşler, keyifli molalar...
Haraptı şehirlerim; yoksul ve mutsuz; yarınından umutsuz.
Tanımak zordu ya acul gezmelerde; ben sevdim onları yine de...
Çünkü tıpkı bir kadın gibi, bir şehrin de sırrı, kuytularında gizlidir; çözmek, emek ister.
* * *
Lakin bir kez bağlandınız mı kokusuna, havasına, tadına, o, sevdanızın başkentidir artık...
Gecenin kollarına birlikte dalar, sabahı beraber karşılarsınız; Pazarları mahmur ve gergin Pazartesileri...
Bir kadınla birlikte uyanmaya benzer, bir şehri günün ilk ışığında görmek...
Sade, süssüz, tabiidir...
Ve hakikidir, yine de güzelse...
Bir şehre tutulmak, bir kadına bağlanmak gibidir; bir gün kopsanız da sızısı her daim asılı kalır yüreğinizde...
Nereye gitseniz, bağlandığınız şehri de götürürsünüz yanınızda; tıpkı sevdiğiniz kadını kalbinizde taşıyacağınız gibi... ölene kadar...
Bir kadını olduğu gibi, bir şehri de tanımak bir ömre sığmayabilir bazen... unutmak da...
Ve unutamadığınız şehirler, geri çağırır sizi bir gün... vazgeçemediğiniz kadınlar gibi...
* * *
Kahrolası bir telaşla, tanımadığım kadınlar sevdim ömrüm boyunca...
Ansızın, umulmadık ama hep bekleye geldiğim bir şey bulacakmışçasına yürüdüm onlarla, tarifsiz, arsız, mütemadi bir iştahla...
Sonra birine bağlandım.
Ve hep öyle kaldım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder