"bu gece biraz konuşmak istiyorum...
karanlıkla,
yanlızlıkla,
yanan fersiz mumumla...
ama asla seninle değil,
seninle değil...
yorgunum bir dağ yükü var omuzlarımda,
hem üşüyorum,
düşüyorum,
deşiyorum tüm yaralarımı
beni anla ...
çok erken geldik dedim
çok erken geldik varılacak nâra...
bir düş içinde bin düş gördüm ,
indim de dünyaya
gamlanıp ,
gemlenip,
süpürüldüm...
sonra iyi olmak için bütün gücümle uğraşmak zorunda kaldım...
derin bir hülyaya daldım
daldığım ,
sandığım belki de yandığımdı ..
beni anla ...
anlaşılamayacak haldeyim zira...
sana bir türkü söyleyeceğim,
güzel olmasın gerçek olsun
hem sesimde güzel değildir ama, iyi hissederim ..
yarayı en derinden ,
seveni ellerinden ,
seni gözlerinden..
kişi sonunda uzanıp kendi yanaklarından öpmek zorunda kalacaksa, sonra herkes kendi gecesine dalacaksa, çaresi yoktur kimsenin vera... "
Tut elimi buradan gidelim
Olmaz demeden dinle beni bi'
Rüzgarım söndü, dindi ateşim
Ah bebeğim, ben hâlâ deliyim
Sen yokken ne gece ne de gündüz
Ne ay var ne tek bir yıldız
Her yer karanlık ve ıssız göremiyorum
Sen yokken ne gece ne de gündüz
Ne ay var ne tek bir yıldız
Her yer karanlık ve ıssız göremiyorum
Covit denen illetin varlığını duyduktan sonra aşırı bir dikkatle bu zamanlara kadar geldik.
Amma ve lakin bir kaç gün önce sesi değişen, burnu tıkalı, gözlerinden ha bire yaş gelen ve daha önce geçirdiği için sinüzit oldu diye kendi kendimize teşhis koyduğumuz kızımın koku ve tat alma duyusu da gidince acaba diyerek gidip bir PCR testi yaptırdık Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesinin acilinde önceki akşam.
Eve geldik 7-8 saat sonra e-nabız'a düşer dedikleri için ve biz hala sinüzit olduğuna inandığımızdan duyuncaya kadar hiç panik yapmayıp rahat rahat oturduk aynı ortamda.
Ama her şeyde olduğu gibi bilim galip geldi ve sen kim oluyorsun da kendi kendine teşhis koyuyorsun dercesine covit pozitif olduğu ortaya çıktı.
'Noolacak şimdi, naapıcaz şimdi?
Allahım nasıl korunucaz ama ben de temaslıyım daha önceki akşam alnına, yüzüne masaj yaptım çocuğumun, ben de risk grubundayım kalpten tansiyona, tiroidden, demir eksikliğine, astıma her bir nane var bende de. Hayır ben de hasta olursam çocuğuma kim bakar?'
Düşünceleriyle yatağın üstünde sabah 4'e kadar oturmuşum.
Dün sabah çift maskeyle koşa koşa gidip evin eksiklerini taşıyabildiğim kadarıyla toparladım geldim.
Allah'tan erken olduğu için pek kimse yoktu markette.
Zaten uzak uzak durdum hep insanlardan. Zannettim ki ben de karantinadayım.
Meğer değilmişim telefonuma gelen bir mesajla 2 Biontek aşımı olduğum için ve temaslı olmama rağmen bana kısıtlama yokmuş.
Oysa ben bir yandan insanlara taşıyıcı olucam diye, diğer yandan yasak bir iş yapıyorum diye baya bi tedirgin olmuştum.
Kuzum benim üst kat onun odası olduğu için hemen çıktı ve kendini tecrit etti. Bu arada sorumluluk bilinciyle temas halinde olduğu herkesi, iş yerini, asansörü dezenfekte ettirsin diye yöneticiye kadar herkesi bilgilendirdi.
Ben aşağıda yemeğini olabildiğince dikkat ederek kağıt tabak, bardak plastik çatal kaşık olarak merdivene bırakıyorum (kediye mama verir gibi) o da hemen alıp çıkıyor yukarı. Kuzum yaa benim huyumu bilen ablam, oğlum, babası, arkadaşlarım arayıp "sakın sarılma sen bi bağrına basarsın biliriz biz seni" diyorlar.
Yaa ne sarılması yüzünü bile görmüyorum çocuğumun dedim.
***
Gelelim o her zaman dinlediğimiz filyasyon ekibi eve gelecek, anne kız bizi sorguya çekecek, baba ve abi işleri dolayısıyla il dışındalar.
Başka kimse var mı diye soracaklar ben de Külkedisinin cam ayakkabısını getirenlere üvey annesinin verdiği cevabı verecekmişim gibi hayır yok diyecekmişim.
Ahahahahahaaaaaaaaaaaaaa daha neler.
Bu hastalık şoku beni de bir hayalperest yaptı bildiğiniz gibi değil.
Sabah yine komik bir şey vardı aklımda ama unuttum şimdi hatırladıkça ben buraya yazarım.
Sağ olsunlar iki ayrı sağlık kurumundan aranıp tedavisi ile ilgili gidişat konusunda bilgilendirildik.
***
Bugün sevgili kuzumla ayrı düşüşümüzün ikinci günü.
Dün Oğlucuumun doğum günüydü.
Yıllar öncesine onun bebekliğine, yeni doğmuş hallerine gittim geldim.
Gece görüntülü konuştuk bir üst kattaki hasta kuzumu da gördüm bu arada.
Oysa sadece sesini duymuştum gün boyu.
***
Birazdan kahvaltısını hazırlayıp yukarı vericem canım bebeğimin
Aşılı olduğu için heralde çok şükür öyle çok ağır değil ama kurallara uyup dikkat ediyor.
Bakalım günlerimiz nasıl geçecek?
Dışarısı da iç karartan, kasvetli, soğuk ve hiç de insana iyi bi moral vermeyen havada.
Hafta başından beri kar yağacak diyorlar kar ayazında yağan yağmuru izliyoruz.
Yılbaşı geliyor ciğerpareme hazırladığım yeni yıl kazağını son günlerde hiç sırtından çıkarmayacağını her yere onu giyip gideceğini söyleyen kuzum evden adım atamıyor.
Demekki ya nasip dememişiz.
Neyse sağlıklı, huzurlu ve güzel günler dileklerimle herkese selam ve sevgiler...
Sabahın ilk ışıklarıyla biraz üşümüş, biraz dalgın, biraz da dinlenmiş olarak uyandım.
Çatıya çarpan yağmur damlalarının sesi, kendine has bağırtılarıyla panikle oradan oraya uçan sonra bir anda hiç yokmuşçasına susup kaybolan martıların sesine karışıyordu.
Böyle havalarda bir anda blogumda olmalıyım, yazı yazmalıyım derim ve kendimi hemen burada blogumda bulurum.
Umarım kelimelerim tekrara düşmeden, düzgün cümlelerle anlatabileceğim şekilde sıralanır yerlerine.
Malum uzun zamandır kitap okuyamadığım gibi kelime dağarcığım da zayıfladı.
(Çikolata, tatlı, hamur işleri karbonhidratları yemeyip kendim zayıflayacağıma kelime dağarcığım zayıflıyor iyi mi?)
Neyse bozmayalım insicamı.
Hoş bir sabah oldu tabii ki dün akşamın hoşluğunun sayesinde.
Bir sergimiz var ben de katıldım o sergiye umarım beğenilir ve bana gereken motivasyonu sağlayan bir sonuca ulaşabilirim.
Beni bilenler bilir çok uzun zamandır emek veriyorum, kendimi yetiştirmeye, yeniden yeniden bir şeyler öğrenmeye kanalize ediyorum. Bakalım ne olacak yaşayıp göreceğiz.
Zevkle, hevesle, neşeyle yaptığım tabii ki icat ettim diyemem çünkü internette araştırırken gördüğüm ve kendimce yorumlayıp, bu konuda çalışılanlara başkalarının yaptıklarına benzemeyen crochet takılarımı sergileme imkanım bu sefer oldu. Beğenilip, tercih edilecek mi yaşayıp göreceğiz.
İstanbul bu sabah yağmurla uyandı.
Sakin bir Pazar sabahından hepimize huzur ve mutluluk dolu günler dilerim.
Sevgiyle kalın...
***
Zerrin Özer...
Orhan Gencebay'ın çok güzel bir şarkısını seslendirmiş...
"Sev dedi gözlerim...."
Dinleyelim hatta elimize bir kahve de alıp keyifle dinleyelim...
Hazır sevgili blogumla bir araya gelmişken biraz dertleşelim mi?
....
Kendime sözüm var...
Olmayacak dediklerin bir bir oluyor,
gitmeyecek dediklerin gidiyor, gelecek dediklerin gelmiyor...
Al işte o yaşını başını almış Betül geldi oturdu karşına.
Böyle miydi hayallerin, bu yaşlarına dair düşündüklerin, kafanın içinde tasarladıkların?
Elbette değildi.
2021 de gidiyor.
Ne kaldı ki şunun şurasında dolu dolu 3 ay.
Sonra ömrün varsa ver elini 2022.
Güzel, umut dolu sıcacık, sevgi dolu günler diliyoruz hep hiç kötülükleri aklımıza dahi getirmiyoruz ama yaşadıklarımız da iyisiyle, kötüsüyle bizim hayatımız.
Sabırlı olup filmin sonunu bekleyelim bakalım senaryo ne şekilde tamamlanacak.
Hayatımın her on yılı farklı bir sapaktan döndü.
Bakalım bundan sonraki on yılda neler gelecek başıma, neler görüp yaşayacağım.
Umarım ağır olmaz, hasarlı olmaz.
Kocaman bir bomba patlamış gibi param parça olmaz.
Sevgi, selam ve muhabbetle...
***
"Hüsnü Arkan-Birsen Tezer ..."
"Yağmurlar..."
"İstanbul'a bahar geldi aman yaz geldi..."
...
"Bana gelenler geldi sen gelmedin..."
...
diyor dinleyelim...
Yağmur yağarken bu güzel şarkıyı dinlemenin tadı bir başka...
"Kedilerin büyülü, görünmez dünyayla bir bağlantısı vardır.
Nasıl köpekler fiziksel dünyada bizim koruyucumuzsa, kediler de enerjik dünyada koruyucumuzdur.
Uyanık kaldığı süre boyunca, kedi evini izinsiz giren enerjilerden “temizlemeye” gider.
Uyurken bu enerjiyi filtreler ve dönüştürür. Kedi, bu alanı harekete geçirmek için genellikle düşük enerji veya hayati Chi sirkülasyonu olan yerlerde kalabilir.
Kedinizin hiçbir şeye baktığına tanık olmamış, tamamen dalmış... Mikroskobik böceklerden diğer boyutlardan varlıklara kadar bizim görmediğimiz şeyleri kesinlikle görüyor.
Kediniz genellikle evde tenha bir yere gider ve miyavlamaya başlar... İstediği sadece dikkat değil, verdiği bir tür uyarıdır: o alandaki enerjinin kalitesinin iyileştirilmesi gerekir.
Sorunlarımız, günlük stresimiz kedi tarafından emilir.
Bar çok ağır ve alan çok ağır olduğunda, kedi genellikle hastalanır.
Elbette evinizdeki enerji dengesinden sadece kedi sorumlu değildir, ancak çok fazla iş yapar.
Ortamınız ne kadar uyumlu olursa, filtrelemesi gereken negatif enerji o kadar az olur ve sonuç olarak daha mutlu ve sağlıklı olur.
Uyuduğumuzda, astral bedenlerimiz fiziksel bedenden ayrılır ve beşinci boyuta, zaman ve mekanın olmadığı boyuta geçer: rüyalarımızda içinde bulunduğumuz boyut.
Eğitim ve hazırlık eksikliğinden dolayı çoğu zaman bu boyutu olduğu gibi görmüyoruz, bunun yerine onu “maskeliyor” ve psişik ve bilinçsiz içeriğimizle kodluyoruz.
Kediler genellikle bu astral yolculuklarda bize eşlik eder veya astral bedenimizi korurken, biz uyurken de odamızı istenmeyen ruhlardan korurlar.
Kediler ayrıca evrimimizi de izler. Bizimle birlikte var oldukları süre boyunca, radar ve verici görevi görerek bilgiyi daha yüksek boyutlara iletirler.
Ayrıca, enerji dönüştürücüleri olarak, kristallerinkine benzer bir rol oynayarak iyileşmeye yardımcı olurlar.
Kediler öğretmendir, size sevmeyi öğretirler. Özgür bir sevgi, itaatkar değil, başkalarının isteklerine ve farklılıklarına saygılı.
Bu yüzden pek çok insan kedilerle yaşamayı zor buluyor ve onları “ilginç” buluyor.
İlk olarak, bir kedinin güvenini kazanmalısın. O zaman ona saygı duymayı öğrenmelisin.
Gerçekten hazır olduğunda sevgi gösterecek, siz söyleyince değil. Kediler aşk yayar.
Enerjik bir bakış açısıyla, kedilere alerjisi olan insanlar, sevgiyi hayatlarına sokmakta zorlanan insanlardır.
Caroline Connor'a göre ailede çok insan ve tek bir kedi varsa herkesin olumsuzluklarını emerek bunalıma girebilir.
Aralarındaki yükü paylaşmak için birden fazla kediye sahip olmak iyidir, bu durumlarda daha da fazla.
Bir kediniz yoksa ve hayatınıza bir sokak kedisi giriyorsa, bunun nedeni belirli bir zamanda bir kediye ihtiyacınız olmasıdır.
Yavru kedi sana yardım etmeyi teklif ediyor. Yavru kediyi karşılayamıyorsanız, ona bir yuva bulmanız önemlidir.
Yavru kedi size fiziksel düzeyde anlayamayabileceğiniz bir nedenle geldi, ancak dilerseniz rüyalar yoluyla keşfedebilirsiniz.
Genellikle yavru kedi görünür, işlevini yerine getirir ve ayrılır.
Kedilerin evinizdeki ziyaretlere nasıl tepki verdiğine dikkat edin.
Genellikle sizi olumsuz veya ağır bir aurik alandan korumaya çalışıyorlar.
Kendinizi dinlemeyin:
Beyninizde buluttan nem kapan, vesveseli, geveze ve drama seven bir teyze oturuyor.
Onu dinlemeyin. He deyin geçin.
Müzik açın, kitap okuyun. Su, yatağını bulur efenim!
Yarın ne giyeceğinizin planı bile bazen tutmuyor, hayatınızın geri kalanını planlamak nasıl bir ukalalık.!
Kendinizi rüzgara bırakın, akıntıya karşı yüzmeyin.
Ne yerseniz yiyin: Asla yediğiniz tavuğun özel hayatında neler yaşadığını öğrenemeyeceksiniz.
Ne kadar gezdi dolaştı, ne kadar pinekledi, ne stres yaşadı bilemeyeceksiniz. İçtiğiniz sütün kaynağı olan inek ne yedi, emin olamayacaksınız.
Ekmeği, şekeri filan azaltın ama gerisini bırakın dağınık kalsın. İçtiğimiz sütün nereden geldiğiyle ilgili duyduğumuz endişe, sağlığımıza o sütten çok daha fazla zarar veriyor, o noktaya geldik..!
Dünyanın her yeri feci, bir şey kaçırmıyorsunuz: Türkiye’nin çivisi çıktı, gidelim buralardan diyenlere: “Nereye yav, karpuz keseceedik..?
Hakikaten, öncelikle bir düşün, seni neresi istiyor.?
O isteyen yeri sen istiyor musun, yani ilginiz karşılıklı mı?
Bütün bunlar tamamsa, bir de bak bakalım orası buradan daha mı güvenli?
Emin misin? Bence o kadar abartma, dev kararlar verme.
Gurbetçilere gurbetin ne demek olduğunu bir danış, dinle.
Sonra da çık bir dolaş, vapura bin gez, bir çay iç, açılırsın...!
Gülse Birsel.
Eylül'ün güzel renkleri gözümüze, gönlümüze hoş sürprizler yapıyor. Bana göre Sonbahar bir ölümün, bir kapanışın, bir perdenin inişi değil; her şeyin olabildiğince güzelleştiğinin ispatıdır.
***
Sevgi, mutluluk, esenlik ve huzur dolu günler dilerim.
Hepimiz payımıza düşeni alıcaz onun için kötülükler aklımıza dahi gelmesin.