Mutlu günler olsun hepimize...
Efenim bir kaç ay önce baktığım oteller, tatilim bu döneme denk gelsin diye ayarlamaya çalıştığım bütün planlar bildiğiniz gibi suya düştü.
Kedi kuzum Gürgen'imi kaybettim hiç keyfim yok, derken daha Gürgen'in hastalığı sırasında çıkan orman yangınları, sel su baskınları, felaketler derken hiç keyfim kalmadı. İstanbul'a taşınalı altı ayı geçti.
Denizi olan bir şehirde ilk defa 6 ay kalmak bi farklılık benim için. Bildiğiniz gibi ben kara iklimi insanıyım, Ankara'nın esintili Dikmen tepelerinden gelen birisiyim.
Ama denizi olan bir yerde yaşamak da biraz farklıymış. Mis gibi deniz kokusu geldiğinde içime çekiyorum ve kendimi iyi hissediyorum.
Evimdeyim, istediğimde yiyor, istediğimde geziyorum eksiklerim yok mu elbette var.
Bu kadar şimdilik yazacaklarım eskiden uzuuun upuzuuuunnn yazılar yazabiliyorken şimdi sınırlı kelimelere sıkışmış cümlelerle sıkmak istemiyorum kimseyi.
Yıllardır en büyük şikayetim kitap okuyamamak, kafamı bir türlü yoğunlaştıramıyorum.
İnsan okuduğu kitabın yazarını, hadi ayraç koyuyorum da konu neydi nerede bırakmıştım sayfayı unutur mu be? Buna çözümü yıllardan beri bulamadım okuyamayınca da kelimelerim yetmiyor ve yazacaklarım da kısır bir döngü içinde belli sayıdaki kelimelerle sınırlı kalıyor.
Yine başladım şikayete, kendimde sinir olduğum şeylere susayım en iyisi.
Her şey gönlümüzce olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder