Merhabalar efenim.
Her şeyin gönlümüzce olduğu güzel günlerimiz olsun. Bazen bu temennilerin ne kadar boş olduğunu düşünüyorum ama yine de olumlu düşünelim iyi olsun.
Şimdi bu da nereden çıktı kimi seviyorsun bu peluş battaniye de neyin nesi diyebilirsiniz?
Kim yazdı, kim yaptı desen yokluğunda mı seçildi bu yazılı battaniye desenleri bilemiycem ama aşağıdaki fotoğraftaki gördüğümüz yatakla ilgili olacak bugünkü yazım.
Efenim fotoğrafı doğrudan paylaşmadım biraz effecktlerle oynadım zira bir başkasının yatağını paylaşmak çok da iyi hissettirmedi kendimi ben de bu şekilde biraz oynadım.
Evimizin bulunduğu kat son kat bizim çok yakınımızda yüksek binalar yok
ama yan taraftaki binalar tam yıkılmak üzere.
Balkonları çökmüş, bakımsız çok çok eski binalar.
Buna rağmen bazılarında yaşayan insanlar var zannetmiyorum bir kadın değildir o yaşayanlar ama bu görüş alanımda yatan insan sıcaktan bunalmış olmalı ki uzun zamandır sabahları bu yatakla karşılaşıyorum. Kenarda ipe asılmış bir halı günlerdir güneşin alnında serili duruyor niye orada bilemiyorum ama bu garibim yastık ve peluş battaniye hep orada zaman zaman halının yanına o battaniye de seriliyor ama kimdir, nedir orada yatan kişi bilmiyorum. Sadece sabahları bu manzara ile karşılaşmak beni bu yazıyı yazmaya itti.
O yastığı yapan, o battaniyeyi hazırlayan böyle bir ortamda eskiyeceğini düşünmüşmüydü acaba?
Güzel güzel şık odalarda eskiyen yataklar, yastıklar da var, böyle çürüyüp giden yataklar yastıklar da. Tıpkı insanlar da böyle ipeklere, pamuklara sarılmış büyüyen bebekler, sokaklarda sürüne sürüne dilenen annesinin eteğine tutunan bebekler de herkes böyle değil mi? Dünya bir kuyu iyisiyle, kötüsüyle, doğrusuyla, yanlışıyla, güzeliyle, çirkiniyle keşke biraz da adil olsaydı ya şu hayat insanlara.
Üzülüyorum, insanlar neyi yaşıyorlar, neyin bedelini ödüyorlar, neden oradan oraya savruluyorlar?
Neyse efenim bunlar derin mevzular. Daha fazla yazmayayım.
Perşembe günümüz hayrolsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder