10 Temmuz 2013 Çarşamba

Şefimm Kulakların Çınlasın...

Ramazanda yaptığı yemek tarifleriyle, hoş sohbetiyle Şefimi hatırladım bugün. 
Bu 150 Kg. lık minik adam sayesinde çoğu yemeğin nasıl anlatıldığını öğrenmiştik bütün servis olarak kendisinden. İşin komik tarafı, ortada hiç bir malzeme olmamasına rağmen sanki kokusunu dahi hissettiren anlatımıyla Şefimiz bir taneydi. 
Daha sabah gelir gelmez o davudi sesiyle:
-Oofff of bu koca gün geçer mi ki? Akşam olsa da eve gitsek uyusak demesi hala kulaklarımda. :)))))))))))
Çocuklarım grip olup da izin istediğimde, ya da sevk aldığımda kızardı bana:
-Bakamadınız iki çocuğa mahfettiniz. Verin yetiştirme yurduna onlar sizden iyi bakar diye çıkışırdı.
-Yaa Şefim bünyeleri zayıf azıcık üşütünce hastalanıyorlar bir de yaşları yakın birbirine bulaştırıyorlar hastalığı. Diye kendimi savunurdum ağlamaklı.
-Şaka yaptım tamam tamam akşama kadar gelme bak çocuklarına bu arada sen de üşütme! derdi.
Çok şakacı, güler yüzlü ve her kesimden tanıdığı olan girişken, sosyal bir insandı...
Beşiktaş' lıydı Fenerli bir arkadaşı geldiğinde feci takılırdı. 
Ben ve iki arkadaşım daha yeni başladığımız için çalışmaya çok eğlence konusu olurduk. 
-Ben çoktaaan emekli olur giderim... Kimbilir hangi sahil kasabasında yazlığımın bahçesinden yetiştirdiğim domatesleri toplarken siz elinizde bastonla geleceksiniz işe.  
Derdi hep gülerek.
Kendi 150 kg. olmasına rağmen 50 kg lık Meliha Ablayla çok uyumlu bir çifttiler. (Maaşallah)
Adamcağız çok yemesin, dokunmasın daha da kilo almasın diye kahvaltıda azıcık yemesine müsaade ederdi Meliha Abla. Ama Şefim durur mu?
Yolda gelirken şarküteriye uğrar bal kaymak, peynir ve zeytin çeşitleri doldurur, pastırmaya kadar da dilimletir alır gelirdi hemen arkadaşlardan birini fırına gönderir taze ekmek aldırır mesaide karnını aynı zamanda bizleri de doyururdu. 
Eşinden korktuğunu pek belli etmek istemese de biz hissederdik. 
(Korku değil de sevgiyle karışık saygısından ve kibarlığından ve de bizi güldürmeye çalıştığından böyle davranırdı. Ben öyle anlardım. :))))))))))))))))))))))...) 
O cüssesiyle adamın bir esas duruşa geçişi vardı ki çok gülerdik. Ben bazen takılırdım.
Tam kahvaltının ortasında
Şefim Meliha Abla geliyor derdim. Gözleri faltaşı gibi açılır
-Hani nerde? Derdi.
Kahvenin yanında maden suyu içmeyi ben onda görmüştüm ilk. 
-Kızım ikisi bir arada olmazsa olmaz. Derdi. 
-Ismarlayacaksan kahvenin yanında maden suyu da olsun elini korkak alıştırma!...
Ahahahaaaaaaa...
Çayı bize kendi elleriyle demlerdi.
Hatta ben çok içiyorum bitiriyorum diye söylenirdi. 
- Sen çok çay içiyorsun. Demliğe suyu sen doldur derdi bana...
Bütün çalışanları olarak biz Onun kızları ve oğullarıydık.

Canım yaaa... 
Ne günlerdi. Şefim yaa.
Umarım sağlığınız yerindedir.
Ne kadar uzun zaman oldu sizden haber almayalı...

Hiç yorum yok: