30 Eylül 2013 Pazartesi
Bir Kedinin Maskarası Olmak...
Bu aralar kapıyı ne zaman açık bulsa fırlayıp kendini merdivenlere atıyor.
Sonra da arkasına dönüp bakıyor. Bizlerden biri ona doğru gitmişse daha aşağılara kaçıyor.
En sonunda şaşırtmaca yapıp yukarı kata koşuyor.
Bizim evin pisisi böyle oyuncu ama, bu sefer kaçtığını anlamadım.
Sabah ablası okula giderken açılan kapıdan fırlamış çıkmış. Ben de zannediyorum ki içeride.
Epey zaman sonra aklıma geldi nerede bu pisi diye aramaya başladım gidebileceği her yeri aradım girip uyuduğu (gizli) yerlerine bile baktım.
Dört döndüm evin içinde. Yok yok...
Yaklaşık iki saat önce kapı tarafından bir tıkırtı duymuştum da karşı komşu temizlik yapıyor diye önemsememiştim.
Ben aranırken aklıma geldi bir anda.
-Yoksa kapının dışında mısın sen pis pisi diye kapıyı bir açtım ki koşa koşa içeri girdi.
Doğruca mamasının başında aldı soluğu acıkmış eşek sıpası. :))))
Epeyce söylendim tabi
-Sen neredesin. Kapıyı tıkırdatıyorsun da niye miyav demiyorsun?
Evet sabah sabah bir kedinin maskarası olmak diye buna derler işte...
:))))))))))))
Boncuk gözlüm kapıya geri gelebilmiş.
Biz arkasından koşarken kaçıyordu demek ki üstüne gitmeyince eve gelebiliyormuş.
:))))))))))))
Sonra da arkasına dönüp bakıyor. Bizlerden biri ona doğru gitmişse daha aşağılara kaçıyor.
En sonunda şaşırtmaca yapıp yukarı kata koşuyor.
Bizim evin pisisi böyle oyuncu ama, bu sefer kaçtığını anlamadım.
Sabah ablası okula giderken açılan kapıdan fırlamış çıkmış. Ben de zannediyorum ki içeride.
Epey zaman sonra aklıma geldi nerede bu pisi diye aramaya başladım gidebileceği her yeri aradım girip uyuduğu (gizli) yerlerine bile baktım.
Dört döndüm evin içinde. Yok yok...
Yaklaşık iki saat önce kapı tarafından bir tıkırtı duymuştum da karşı komşu temizlik yapıyor diye önemsememiştim.
Ben aranırken aklıma geldi bir anda.
-Yoksa kapının dışında mısın sen pis pisi diye kapıyı bir açtım ki koşa koşa içeri girdi.
Doğruca mamasının başında aldı soluğu acıkmış eşek sıpası. :))))
Epeyce söylendim tabi
-Sen neredesin. Kapıyı tıkırdatıyorsun da niye miyav demiyorsun?
Evet sabah sabah bir kedinin maskarası olmak diye buna derler işte...
:))))))))))))
Boncuk gözlüm kapıya geri gelebilmiş.
Biz arkasından koşarken kaçıyordu demek ki üstüne gitmeyince eve gelebiliyormuş.
:))))))))))))
Ebru Gündeş - Ahdım Olsun
Galiba bu sefer Sezen Aksu' dan güzel söylemiş...
Hayat kadere inat...
Seni sil baştan yaşayacağım...
29 Eylül 2013 Pazar
Hastalanınca Ben...
1- Sağımı solumu hiç bir şeyi göresim gelmiyor.
2- Hiç doğru dürüst uyumayan birisi olarak gözüm sürekli yastıkta hep uyumak istiyorum.
3- Bir an önce iyileşmek, normale dönmek için bitki çayından ilaca ne varsa içiyorum.
4- Bu hastalığımda bir değişiklik oldu sürekli bi ağlama hissi ile küçük çocuk gibi huy değiştirdim. Yok baya baya ağladım. Halen de ağlıyorum.
5- En kötüsü de hazır ve önünde ısınmış bekleyen çorbayla konuşmaya başlıyor olmam. Gerçekten kötü bir şey bu.
6- Bugün gün boyu uyuyup kendimi toparlamaya çalıştım başarabildim mi bilmiyorum.
7- En sevdiğim uğraşlarımı bile boşverdim. Hiç desen çizemedim mesela... Resim de yapamadım.
8- Değişmiş bir ses tonuna sahip oldum.
9- Hep öksürmekten helak oldum... Soğan şurubunu yapmamak için direniyorum.
10- Doktora gitmeden nasıl iyileşebileceğimi herkese ispat etme gibi saçma sapan garip bir fikre kapıldım. Aslında derler ya ilaçla bir haftada iyileşirsin, ilaç olmazsa yedi günde diye galiba onun için bu inadım. Ben biraz inatçı mıyım neyim? Hastalıktandır hastalıktan huy değiştirdim yaaaa??? ... :)
11- Hiç gözüme inanamadığım günde en az iki fincan içtiğim kahvemi de içemedim. Kokusunu alamayınca istemedi canım... Ve dumansız hava sahası oldu ev...
12- Üzülerek yazıyorum buraya blogumu ihmal ettim...
:./
:./
2- Hiç doğru dürüst uyumayan birisi olarak gözüm sürekli yastıkta hep uyumak istiyorum.
3- Bir an önce iyileşmek, normale dönmek için bitki çayından ilaca ne varsa içiyorum.
4- Bu hastalığımda bir değişiklik oldu sürekli bi ağlama hissi ile küçük çocuk gibi huy değiştirdim. Yok baya baya ağladım. Halen de ağlıyorum.
5- En kötüsü de hazır ve önünde ısınmış bekleyen çorbayla konuşmaya başlıyor olmam. Gerçekten kötü bir şey bu.
6- Bugün gün boyu uyuyup kendimi toparlamaya çalıştım başarabildim mi bilmiyorum.
7- En sevdiğim uğraşlarımı bile boşverdim. Hiç desen çizemedim mesela... Resim de yapamadım.
8- Değişmiş bir ses tonuna sahip oldum.
9- Hep öksürmekten helak oldum... Soğan şurubunu yapmamak için direniyorum.
10- Doktora gitmeden nasıl iyileşebileceğimi herkese ispat etme gibi saçma sapan garip bir fikre kapıldım. Aslında derler ya ilaçla bir haftada iyileşirsin, ilaç olmazsa yedi günde diye galiba onun için bu inadım. Ben biraz inatçı mıyım neyim? Hastalıktandır hastalıktan huy değiştirdim yaaaa??? ... :)
11- Hiç gözüme inanamadığım günde en az iki fincan içtiğim kahvemi de içemedim. Kokusunu alamayınca istemedi canım... Ve dumansız hava sahası oldu ev...
12- Üzülerek yazıyorum buraya blogumu ihmal ettim...
:./
:./
DESEM Kİ..! (Cahit Sıtkı TARANCI) (BEDİRHAN GÖKÇE)
DESEM Kİ...
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen,
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Cahit Sıtkı TARANCI...
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen,
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Cahit Sıtkı TARANCI...
Blogum Bugün...
Yalnız kalmış, geleni gideni de olmamış...
Zaten ben gelmesem kimsenin geleceği de yok ki...
Sen yalnızsın diye geldim.
Gözüm yaşlı burnum akar vaziyette ama, ben geldim işte sana hadi daha fazla bükme boynunu...
Benim tek dostum canım arkadaşım...
Sessiz varlığım...
İyi halimi de, kötü halimi de, mutluluğumu da, mutsuzluğumu da
ve son günlerdeki hasta halimi de sana yazdım.
Geldim sevgili blogum geldim, bükme boynunu geldim...
Zaten ben gelmesem kimsenin geleceği de yok ki...
Sen yalnızsın diye geldim.
Gözüm yaşlı burnum akar vaziyette ama, ben geldim işte sana hadi daha fazla bükme boynunu...
Benim tek dostum canım arkadaşım...
Sessiz varlığım...
İyi halimi de, kötü halimi de, mutluluğumu da, mutsuzluğumu da
ve son günlerdeki hasta halimi de sana yazdım.
Geldim sevgili blogum geldim, bükme boynunu geldim...
Tünaydınlar...
Gezmeli, tozmalı, eğlenceli, neşeli, güzel bir pazar dilerim herkese...
Bana da bu yastık çok cazip görünüyor...
Ve köklerden oluşmuş içine mandalina kabuğu da eklenmiş kök çayımı da içtikten sonra...
.....................
:/
28 Eylül 2013 Cumartesi
1 Adet Tuvalet Kağıdı Rulosu ve Bir Atık Poşeti...
Gün boyu yanımdan ayırmadığım ikili...
Uyurken de başucumdan eksik etmeyeceğim heralde.
Ve yine gözüm yastığa bakıyor bana müsaade...
İyi geceler hepimize.
Buraya Çok Sık Gelip Yazamıyorummmm...
Gribim bulaşmasın diyeeeeeeeeeeee...
:)))))))))))))))))))
Ahahahaaaaaaa...
Neyse şaka bi yana bilgisayar ekranına bakmak zor oluyor yaş akan gözlerle ışık ve parlaklık yoruyor heralde.
:)))))))))))))))))))
Ahahahaaaaaaa...
Neyse şaka bi yana bilgisayar ekranına bakmak zor oluyor yaş akan gözlerle ışık ve parlaklık yoruyor heralde.
Günaydınlar...
Gripten dolayı.
Ağız, burun, göz aynen böyle şelale...
Günaydınlar sağlıklı haftalar olsun hepimize...
27 Eylül 2013 Cuma
Üstünüze Afiyet...
Kırılıyorum gripten offff...
Yaşaran gözler, ikiye bir hapşurup kızaran ve akan bir burun, boğaz ağrısı ve yüksek ateş...
Bolca ağrı kesici, ateş düşürücü bolca dinlenme, bitki çayı...
Offf... Başağrısı da cabası
.......................
:/
:/
:/
Carpe Diem' den Alıntı...
Küstüm...
Biraz aşka, birazda sevdaya!
...Güldüm...
Biraz saflığıma, birazda salaklığıma!
...Sustum...
Biraz kaderime, birazda bu dünyaya!!
...Ağladım...
Biraz yaşanmışlıklara, birazda yaşanmayacaklara!
...Durdum...
Biraz yorulmuştum, birazda daha çok yorulmamak adına!
...Kandım...
Biraz sana, birazda bana, söylediğin o baldan tatlı yalanlarına!
...Üzüldüm...
Biraz seni çok sevdiğime, birazda sana bu kadar çok inanmama!
...İnanmadım...
Ne aşk dediklerine, ne yalan sevgilere,
ne De gerçek aşklara,
Her şey Boşmuş Senden Sonra !
Carpe Diem...
Biraz aşka, birazda sevdaya!
...Güldüm...
Biraz saflığıma, birazda salaklığıma!
...Sustum...
Biraz kaderime, birazda bu dünyaya!!
...Ağladım...
Biraz yaşanmışlıklara, birazda yaşanmayacaklara!
...Durdum...
Biraz yorulmuştum, birazda daha çok yorulmamak adına!
...Kandım...
Biraz sana, birazda bana, söylediğin o baldan tatlı yalanlarına!
...Üzüldüm...
Biraz seni çok sevdiğime, birazda sana bu kadar çok inanmama!
...İnanmadım...
Ne aşk dediklerine, ne yalan sevgilere,
ne De gerçek aşklara,
Her şey Boşmuş Senden Sonra !
Carpe Diem...
Kahraman TAZEOĞLU' ndan...
Belki kader bir gün karşınıza teninize dokunmadan ruhunuzu okşayabilen birini çıkarır...
BUKRE' den...
Tarık TUFAN' dan...
“Konuştuğum bir çok şeyi iş olsun diye konuşuyorum.
Başka yerlerdeyim aslında.
Paramparçayım.
iyi değilim.
Hiçbir şeyim olmadığını söylerken doğru söylemiyorum.
Aslında iyi değilim.”
Başka yerlerdeyim aslında.
Paramparçayım.
iyi değilim.
Hiçbir şeyim olmadığını söylerken doğru söylemiyorum.
Aslında iyi değilim.”
Tarık Tufan
Tut Yüreğimden Ustam-Tuncel Kurtiz Şiir: Serkan Uçar
Tut Yüreğimden Ustam
Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerimde müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sukut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.
Ustam,
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden.
Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır.
Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne...
Dünyayı yüreğine sığdıran, koca yürekli büyük usta Tuncel Kurtiz’e armağanımdır.
26 10 2009
S.U.
Aklım firarda.
Gözbebeklerimde müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sukut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.
Ustam,
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden.
Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır.
Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne...
Dünyayı yüreğine sığdıran, koca yürekli büyük usta Tuncel Kurtiz’e armağanımdır.
26 10 2009
S.U.
Peki Ya Can Acısı?...
Acıma ruhta sızı' ya, bedende ağrı' ya ve fakat içinde sevgi varsa merhamet' e, itina varsa şefkat' e, nezaket varsa hürmet' e dönüşür.
Dücane Cündioğlu 'ndan...
26 Eylül 2013 Perşembe
Hayatın Tadı... Kahvenin Tadı...
Aslında ne yapıyoruz, nasıl yaşıyoruz?
Hemen her gün tv. lerde başarılı insanların biraz yüksekten bakar edayla insanlara ders verdiğini sandığı bir ülkedeyiz.
Güzel bir söz var severek tekrar tekrar okumaktan hiç gocunmadığım...
"Mühim olan düşmek değil!"
Der.
"Düştüğünde yeniden ayağa kalkmak."
Yeniden ayağa kalkmanın,kendini toparlamanın mutluluğunu yaşamayı tüm düşenlere nasip etsin Rabbim diyor ve (g+) üyesinin yazısını paylaşıyorum...
Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler. Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikayetleşmeye döner.
Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.
Herkes bir bardak seçince, profesör şöyle söyler :
‘Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı.
Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında.
Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. !
Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız.
Hayat kahveye benzer, is, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayati tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yasadığımız hayatin kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de.
Bazen sadece bardağa odaklanarak kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz.
Kahvenizin tadına varın!
En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar.
Hemen her gün tv. lerde başarılı insanların biraz yüksekten bakar edayla insanlara ders verdiğini sandığı bir ülkedeyiz.
Güzel bir söz var severek tekrar tekrar okumaktan hiç gocunmadığım...
"Mühim olan düşmek değil!"
Der.
"Düştüğünde yeniden ayağa kalkmak."
Yeniden ayağa kalkmanın,kendini toparlamanın mutluluğunu yaşamayı tüm düşenlere nasip etsin Rabbim diyor ve (g+) üyesinin yazısını paylaşıyorum...
Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler. Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikayetleşmeye döner.
Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.
Herkes bir bardak seçince, profesör şöyle söyler :
‘Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı.
Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında.
Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. !
Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız.
Hayat kahveye benzer, is, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayati tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yasadığımız hayatin kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de.
Bazen sadece bardağa odaklanarak kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz.
Kahvenizin tadına varın!
En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar.
Telefon Sapığım Huy Değiştirdi...
Numarası yok zannediyor 'Bilinmeyen Numara' dan arıyor ama bilinen numara ve isim olduğunu belirteyim.
Artık bi çaldırıp kapatmıyor.
Ne derdi var anlamadım.
Açıncaya kadar çaldırıyor açınca da konuşsa bari. Ama inat bu ya ben de konuşmuyorum.
Bence yakındır konuşması...
Hayır 1 yıldır numaram orada Allah'tan 1 tane bile grafik işi alamadım.
Nur topu gibi bir sapığım oldu.
Bir de derler ki internetten satış yap...
Yok anacım bu nasıl işse yaptıklarımızın tanıtımı olsun diye blog açtık o da böylesine çattı.
....................................
Artık bi çaldırıp kapatmıyor.
Ne derdi var anlamadım.
Açıncaya kadar çaldırıyor açınca da konuşsa bari. Ama inat bu ya ben de konuşmuyorum.
Bence yakındır konuşması...
Hayır 1 yıldır numaram orada Allah'tan 1 tane bile grafik işi alamadım.
Nur topu gibi bir sapığım oldu.
Bir de derler ki internetten satış yap...
Yok anacım bu nasıl işse yaptıklarımızın tanıtımı olsun diye blog açtık o da böylesine çattı.
....................................
Harika Bir Keman Dinletisi... Ağlatırsa Mevlam yine güldürür...
Dertli ne ağlayıp gezersin burda...
Geceye uyan güzel bir keman dinletisi...
25 Eylül 2013 Çarşamba
Tövbe Allahım...
ÇİN ’in güneydoğusundaki Fujian bölgesinde yaşayan Xiaolian,
geçirdiği trafik kazasında burnuna ağır darbe aldı.
Zamanında tedavi olmayan Xiaolian’ın burnu iltihaplandı ve kıkırdağı zarar gördü. Doktorlar, tedavisi gecikince 22 yaşındaki genç için çareyi yeni bir burun geliştirmekte buldu. Doktorlar, doku genişleticiyi Xiaolian’ın alnının üzerine yerleştirdi. Daha sonra doku kaburga kemiğiyle desteklendi ve ortaya yeni bir burun çıktı.
Cerrahlar burunun gelişimini tamamladığını ve yakında Xiaolian’ın alnından alınarak eski burnunun yerine yerleştirileceğini açıkladı.
Haber Kaynağı:
http://www.internethaber.com/inanilmaz-alnindaki-burunla-yasiyor-588588h.htm
Benden İnciler:
Ayh insanın inanası gelmiyor bu ne ki böyle photoshop gibi bence hiç olası bir şey değil...
Benden İnciler:
Ayh insanın inanası gelmiyor bu ne ki böyle photoshop gibi bence hiç olası bir şey değil...
Güzel Bir Kitaba Benziyor...
alisafakartal@gmail.com
Ferit EDGÜ' den "KAÇKINLAR"
87 Model bir kitabı sizin için bir kez daha ellerimin arasına alıyorum. Aslına bakarsanız ilk baskısı 1959 yılında yapılmış. Eski kitaplara özgü bir koku sinmiş her yanına. Yalnızlık da aşk da bin dokuz yüz elli dokuzdan bu yana çok değişmemiş dedirten bir öykü kitabını tanıtacağım bugün sizlere.
Kitaba başlangıç bir alıntıyla yapılmış. Aslına bakarsanız bu alıntı size önünüzdeki 106 sayfa boyunca neyle karşı karşıya olacağınıza dair mükemmel bir ipucu veriyor;
“Delinin duyduğu tik – tak bir başka tik – tak’tır” ( Henri Michaux )
Ferit Edgü’nün basılmış ilk kitabı olan Kaçkınlar’ı kitaplığınıza katmanız için bugün elimden geleni yapacağım.
Aynı kitapta farklı üsluplar ile satırlarda kalemi ile boy veren bir Ferit Edgü, üstelik yaş daha yirmilerde. Kitabı iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde ikinci bölüme nazaran daha kasvetli bir dil ile karşımızda; “ … Yalnızım o kadar yalnızım ki… Camları kıracak kadar…” diyor yazar. Kitabın içerisinde karşınıza üç nokta olarak çıkan bütün sessizlikleri damarlarınızda hissediyorsunuz adeta.
Bu arada belirtmem gereken bir nokta olduğu kanaatindeyim. Bazı kitaplar, insanların içinde bulundukları durum gereği taşıdığı ruh haletlerine orantılı olarak kalıcı izler bırakabilir. Bu kitap içinde böyle bir not düşebiliriz. Bir aşkı unutmanın arifesindeyseniz, yalnızlığınızın bu son demlerini bu kitap ile ileride yüzünüzde tebessüm bırakacak bir hatıraya çevirebilirsiniz. Bunun yanında içinde bulunduğunuz ilişkinin tatsız tuzsuz, alışkanlığa dönmüş halini yüzünüze bir tokat gibi çarpmaya yarayan bölümlerde var kitabın içerisinde. Aşkı bu en bayat haline gelmesinin arkasındaki neden karşımızdakinin doğru insan olup olmadığıyla mı yoksa aşık olmaya yetkin olup olmadığımızla mı alakadar olduğuna dair çeşitli sorular gelebilir aklınıza. Çeşitli cevaplarınızda olabilir. Bu tamamen sizin hayal gücünüze kalmış.
Ben sorularıma cevabı şu satırlarla buldum ; “içimde, bir çocuk yazısı gibi kargacık burgacık, okunması güç sıkıntımın kaynaklarına doğru doludizgin gidecektim. Gece olunca insanlar fare deliği evlerine girerler ve…”
Yalnızlığa sempati duymaya başladığınız dönemlerde okuyunuz Kaçkınlar’ı. Aysel’e aşık olun, Aysel’den bıkın, Aysel olun bir adamın hayatında. Şimdiden iyi okumalar dilerim.
Saç Örgüleri...
Modern yorumlanan örgüler sizi klasik saç modellerinden kurtaracak! İşte ünlü saç tasarımcılarının tercih ettiği örgü modelleri...
En çok sevdiğimiz örgü modelleri.
Valentino - Sonbahar 2013
Bir tutam Viktorya dönemi havası, bir fiske Flemenk resmi, birazcık da zengin hanım saçı ve işte saç tasarımcısı Guido'nun Valentino defilesi için tasarladığı saç modellerinin ilham kaynağı…
Saçları fön suyuyla kurutup düzleştirdikten ve tepeden ortaya doğru ikiye ayırdıktan sonra Guido mankenlerin saçlarının alt kısımlarına postiş ekleyerek saçı örgüye uygun uzunluğa getiriyor. Eğer saçlarınız yeterince uzunsa saçlarınızı örmek için ek saç takmanıza gerek yok. Daha sonra saçı yan tarafa, omuza doğru getirmeden düz bir şekilde saçı tarıyor. Bu noktada Guido'nun saçı ipek gibi gösteren bir püf noktası var! Guido parmak uçlarıyla saça parlaklık veren saç kremlerinden uyguluyor. Daha sonra dikkatlice ördüğü saçın ucunu ince bir lastikle tutturan Guido daha şık bir görünüm için saç bandı takarak bu modeli sıradanlıktan uzaklaştırıyor.
Saçları fön suyuyla kurutup düzleştirdikten ve tepeden ortaya doğru ikiye ayırdıktan sonra Guido mankenlerin saçlarının alt kısımlarına postiş ekleyerek saçı örgüye uygun uzunluğa getiriyor. Eğer saçlarınız yeterince uzunsa saçlarınızı örmek için ek saç takmanıza gerek yok. Daha sonra saçı yan tarafa, omuza doğru getirmeden düz bir şekilde saçı tarıyor. Bu noktada Guido'nun saçı ipek gibi gösteren bir püf noktası var! Guido parmak uçlarıyla saça parlaklık veren saç kremlerinden uyguluyor. Daha sonra dikkatlice ördüğü saçın ucunu ince bir lastikle tutturan Guido daha şık bir görünüm için saç bandı takarak bu modeli sıradanlıktan uzaklaştırıyor.
Miu Miu - Sonbahar 2013- Örgülü Topuzlar
Miu Miu'nun podyumda kullandığı bu maskülen görünümlü saç iki küçük örgü topuzdan oluşuyor. Bu görünüme ulaşmak için saçlarınızı hafif nemliyken arkaya doğru saç köpüğü uygulayarak tarayın. Daha sonra saçlarınızın sadece üst kısmını istediğiniz yöne doğru asimetrik olarak ayırın, ensenize yakın olan kısmı yine ortadan ikiye ayırın. Saçlarınızı köpükle iyice düzleştirdikten sonra ikiye ayırdığınız tutamları örün. Ensenize yakın bir hizada iki küçük topuz yapın. Ş,mdi kulak yanlarından ve alnınızın etrafından fırlayan saç tutamlarını wax, saç spreyi ya da jöle gibi bir ürünle yatıştırın, bunu yaparken isterseniz firkete de kullanabilirsiniz.
İşte Star Wars'daki Prenses Leia modeli örgülü saçlarınız hazır!
İşte Star Wars'daki Prenses Leia modeli örgülü saçlarınız hazır!
Christian Siriano - Sonbahar 2013 - Balıksırtı Topuz
Balıksırtı örgüler bize genellikle yazın sıcağında dağılmış gevşek örgülü saçlarımızı hatırlatır. Antoinette Beenders, Christian Siriano'nun sonbahar defilesinde balıksırtı örgülerden topuz yaptığında, bu örgü şeklinin ne kadar şık olabileceğini bir kez daha gördük.
Beenders, muntazam ve bir o kadar da karmakarışık olan bu saçı tasarlarken Rus operasından ilham almış. Saçlarınızı ensenizden ikiye ayırın. Her iki tutamı da balıksırtı örün. Örgüleri çapraz bir şekilde kulağuınızın arkasından firketeyle tutturun ve dışarıda kalan örgüleri lastikli kısımları görünmeyecek şekilde kıvırıp firketeleyin. Saçınıza sprey sıkıp istemediğiniz bir görüntü varsa düzeltin.
Beenders, muntazam ve bir o kadar da karmakarışık olan bu saçı tasarlarken Rus operasından ilham almış. Saçlarınızı ensenizden ikiye ayırın. Her iki tutamı da balıksırtı örün. Örgüleri çapraz bir şekilde kulağuınızın arkasından firketeyle tutturun ve dışarıda kalan örgüleri lastikli kısımları görünmeyecek şekilde kıvırıp firketeleyin. Saçınıza sprey sıkıp istemediğiniz bir görüntü varsa düzeltin.
Rodarte - Sonbahar 2013- Örgülü Yarım Topuz
Saç tasarımcısı Odile Gilbert, Rodarte'nin kulisinde bazen hoş ve kadınsı bir havaya sahip olmanın güzel birşey olduğunu söylüyor. Feminen ama dağınık bir görünüm elde etmek için romantik dalgaları örgülü yarım bir topuz yaparak, mankenin kendi saçlarından harika bir çiçek modeli yaratıyor.
Bu görünüme kavuşmak için saçlarınızı şekillendirici köpükle iyice ıslatın ve kalın bir saç maşasıyla uçları açıkta kalacak şekilde kıvırın. Kulaklarınızın tam üstünden iki tutam saçı örün ve uçlarını lastikle tutturun. Sonra bu iki örgüyü birleştirin. Belki çiçek yapma faslını atlayabilirsiniz, çünkü bunu becerebilirseniz zaten nasıl yapacağınıza dair bir tarife ihtiyacınız yok demektir.
Bu görünüme kavuşmak için saçlarınızı şekillendirici köpükle iyice ıslatın ve kalın bir saç maşasıyla uçları açıkta kalacak şekilde kıvırın. Kulaklarınızın tam üstünden iki tutam saçı örün ve uçlarını lastikle tutturun. Sonra bu iki örgüyü birleştirin. Belki çiçek yapma faslını atlayabilirsiniz, çünkü bunu becerebilirseniz zaten nasıl yapacağınıza dair bir tarife ihtiyacınız yok demektir.
Badglet Mischka- Sonbahar 2013- Ters Fransız Örgüsü
Fransız örgüsünün çok demode bir model olduğunu inkar etmiyoruz ama Peter Gray'in Badgley Mischka defilesi için tasarladığı bu saça bayıldık. Bu saç modelini evde kendi başınıza yapabilmeniz biraz zor, mutlaka profesyonel bir yardım almanız gerekecektir.
Peter Gray, bildiğimiz klasik fransız örgüsünü ters çevirmiş ve harika bir topuz modeli keşfetmiş. Saçın arkasında gözüken zarif örgüler, saçın dağınık ve düzensiz gözüken üst kısmıyla harika bir uyum içinde.
Peter Gray, bildiğimiz klasik fransız örgüsünü ters çevirmiş ve harika bir topuz modeli keşfetmiş. Saçın arkasında gözüken zarif örgüler, saçın dağınık ve düzensiz gözüken üst kısmıyla harika bir uyum içinde.
Marchesa- Sonbahar 2013- Örgü Topuz
Saç tasarımcısı Gilbert herkesin bu saç modelini bu sezon mutlaka denemesi gerektiğini söylüyor. Sadece üç dakikada yapılan bu saç modeli bu sezon favoriniz olacak. Kolay gözükse de püf noktaları olan ve dikkat isteyen bir model.
Saçlarınıza parlaklık veren bir sprey sıkın ve tarafın. İkiye ayırdığınız saçlarınızı kulaklarınızın arkasından başlayarak kıvırın ve firketeyle tutturun. Daha sonra açıkta kalan kısımları da iyice kıvırıp birbirine dolayarak bir topuz yapın ve firketeler yardımıyla tutturun. Topuzunuzun biraz dağınık ve salaş gözükmesi size daha hoş bir hava katacaktır.
Saçlarınıza parlaklık veren bir sprey sıkın ve tarafın. İkiye ayırdığınız saçlarınızı kulaklarınızın arkasından başlayarak kıvırın ve firketeyle tutturun. Daha sonra açıkta kalan kısımları da iyice kıvırıp birbirine dolayarak bir topuz yapın ve firketeler yardımıyla tutturun. Topuzunuzun biraz dağınık ve salaş gözükmesi size daha hoş bir hava katacaktır.
Viktor & Rolf- Sonbahar 2013- Örgü Taç
Sienna Miller tarzı örgü taç modellerini görmeye alışkınız ama Luigi Murenu'nun örgü taç tarzı bir adım öne geçerek daha stil sahibi bir saç modeli ortaya çıkarıyor. İki yandan örülen saçlar kulakların arkasında birleştiriliyor. Düzensiz bir görünüm ve örgülerden fırlayan tutamlar bu saçı daha da güzelleştirerek feminen bir hava katıyor.
Tory Burch - Bahar 2013 - Balıksırtı Örgü
Bu görünüme kavuşmak için çok malzemeye ihtiyacınız var desek bize inanır mıydınız? Cevabınızın "hayır" olduğunu bilsek de ne yazık ki bu saç modeli basit gözüktüğü kadar da zahmetli bir model. Saç tasarımcısı Eugene Souleiman, bu modeli saçınızı yıkamadığınız bir gün denerseniz daha iyi sonuç alacağınızı söylüyor. Souleiman bu saç modelini uygularken öncelikle saçı ikiye ayırıp her iki tarafa da postiş takıyor. Daha sonra çeşitli köpük ve saç sprayleri sıkarak saça hacim veriyor böylece saça örgüye elverişli hale getiriyor. Evde kolayca uygulayabileceğiniz bu model sizce de çok seksi ve masum durmuyor mu?
24 Eylül 2013 Salı
Amaaannn...
Hava çok soğuk yaaa...
Buz gibi ısınmak için ayın onbeşini mi bekleyeceğiz şimdi offf...
Tam soğuk alıp üşütmeye müsait günler
ya da şifayı kapma günleri... :)))))))))))))))))))))
Biraz da kapıldı galiba boğaz ağrısı ufaktan ufaktan :/ :/ :/...
Buz gibi ısınmak için ayın onbeşini mi bekleyeceğiz şimdi offf...
Tam soğuk alıp üşütmeye müsait günler
ya da şifayı kapma günleri... :)))))))))))))))))))))
Biraz da kapıldı galiba boğaz ağrısı ufaktan ufaktan :/ :/ :/...
Arabesk... :))))))
Gurbet...
-Anne bizim ürünlerimizi satan market buldum... Her şey var. Gidip alıyorum merak etme...
Sanki kuzucuumun yanındaymışım kadar mutlu oldum.
Sağol "Bizim Ürünler" sağol. Çocuuma iyi bak...
:.)
:.)
Sanki kuzucuumun yanındaymışım kadar mutlu oldum.
Sağol "Bizim Ürünler" sağol. Çocuuma iyi bak...
:.)
:.)
Ne Zordur...
İnşaatla uğraşması her yer toz duman içinde kalıp uzunca süre bitmemesi...
İğnenin deliğine bile ulaşan bir toz ouyyy çok sevimsiz bir durum.
Ablacığımın yaz başından beri süren mantolama işi kış geliyor daha bitemedi. Evin dışı bitemeyince içi de tozlanıyor. Gürültüsü de cabası. :))))))))))))))))))))
İğnenin deliğine bile ulaşan bir toz ouyyy çok sevimsiz bir durum.
Ablacığımın yaz başından beri süren mantolama işi kış geliyor daha bitemedi. Evin dışı bitemeyince içi de tozlanıyor. Gürültüsü de cabası. :))))))))))))))))))))
Ha Bir de Bu Var Tabii.... :)))))))))))))))))))) SAMSAK DÖVECİ EMEL ÖRGÜN
Oynayabilirsiniz bu türküler çok hoş...
:)))))))))))))))))))
İnsanın kaybettiği bütün enerjisini geri getiriyor.
Pozitif enerji...
:)))))))))))))))))))
Langıdı lang lang
Gümbüdü gümban gümban gümban ebegümeccii...
:)))))))))))))))))))))))))))
Sabah Sabah Ancak Enerjimi Bu Getirdi... :))))))))))))))))) Al Basmadan Donu var Suya Gider Yolu var
İstiyeaeenee varmadıııımmm. :)))))))))))))))))))))))))))
Teyzelerin sesleri harika.... :))))))))))))))))) Ahahahaaaaaaaaaa...
23 Eylül 2013 Pazartesi
Ben Demiştim...
Eminim benim gibi bir çok kişi de demiştir "Ben Demiştim" Diye...
Zakkumlu tedavi 25 yıl sonra bile Türk halkının umudu! Patenti ABD tarafından alınan ancak 4 aşamalı testten henüz ilkini geçen ilaç, el altından satılıyor. Fiyatı da 2 bin dolara kadar çıkıyor.
Türkiye Gazetesi'den Enes Demiray' ın haberine göre bundan 25 yıl önce 'kanserin çaresini buldum' dediği için 'şarlatan' ilan edilen Dr. Ziya Özel'in zakkumdan elde ettiği 'Anvirzel' isimli ilaç, internet üzerinden Honduras'tan sipariş edilip usulsüz olarak Türkiye'ye getiriliyor. 2 BİN DOLARA SATILIYOR
4 aşamalı 'faz' testlerinden sadece ilk aşamayı geçen ilacı, Türkiye'de bir çok kişi internet üzerinden 1500-2000 dolara alabiliyor. İrlanda'da da özel olarak üretilip satın alınan, ancak tam olarak onay alamadığı için güvenli olup olmadığı belli olmayan ilaç sebebiyle, bir çok hasta farkında olmadan kobay olarak kullanılıyor.
HENÜZ BİRİNCİ TESTİ GEÇTİ
Şu an Faz-2 testleri için bekleyen, ismi bile Türkçe olan Anvirzel (An=Anti, Vir=virüs, Zel=Özel'in zel'i) isimli ilaç, Dr. Ziya Özel'e o yıllarda Türkiye'de destek verilmediği için 1996'da Amerika'da tescil ettirildi. Ancak ilacın formülü dışarı sızınca Honduras'ta bir klinikte de üretimine ve satışına başlandı. ABD'den verilen patentle üretim yaptığı iddia edilen bir kliniğe ait ofisin İstanbul'da olduğu iddia ediliyor.
Türkiye'de bulunan kanser hastaları, tetkiklerini firmaya gönderip ilaçları 1500-2000 dolar arasında bir fiyatla Honduras'tan getirtebiliyorlar. İnternetten ilaç hakkında bilgi almak istediğinizde, çok sayıda kullanıcı yaptığı yorumlarda, ilacı İstanbul' daki bir irtibat bürosu kanalıyla Honduras' tan getirttiğini belirtiyor.
TÜRKİYE DEĞİL AMERİKA KAZANACAK
Anvirzel, Faz-2 ve diğer aşamaların tamamlanıp FDA onay verdiğinde ise Türkiye' ye ve bütün dünyaya ABD' den tedarik edilecek. Bir başka deyişle, Dr. Özel' in “Bunun patenti bize ait olursa, Türkiye'nin dış borcu diye birşey kalmaz” dediği ilacı, yurt dışından ithal etmeye başlayacağız.
...
Haber Kaynağı:
http://www.internethaber.com/ziya-ozelin-kanser-ilaci-internete-dustu-587485h.htm
Benden İnciler:4 aşamalı 'faz' testlerinden sadece ilk aşamayı geçen ilacı, Türkiye'de bir çok kişi internet üzerinden 1500-2000 dolara alabiliyor. İrlanda'da da özel olarak üretilip satın alınan, ancak tam olarak onay alamadığı için güvenli olup olmadığı belli olmayan ilaç sebebiyle, bir çok hasta farkında olmadan kobay olarak kullanılıyor.
HENÜZ BİRİNCİ TESTİ GEÇTİ
Şu an Faz-2 testleri için bekleyen, ismi bile Türkçe olan Anvirzel (An=Anti, Vir=virüs, Zel=Özel'in zel'i) isimli ilaç, Dr. Ziya Özel'e o yıllarda Türkiye'de destek verilmediği için 1996'da Amerika'da tescil ettirildi. Ancak ilacın formülü dışarı sızınca Honduras'ta bir klinikte de üretimine ve satışına başlandı. ABD'den verilen patentle üretim yaptığı iddia edilen bir kliniğe ait ofisin İstanbul'da olduğu iddia ediliyor.
Türkiye'de bulunan kanser hastaları, tetkiklerini firmaya gönderip ilaçları 1500-2000 dolar arasında bir fiyatla Honduras'tan getirtebiliyorlar. İnternetten ilaç hakkında bilgi almak istediğinizde, çok sayıda kullanıcı yaptığı yorumlarda, ilacı İstanbul' daki bir irtibat bürosu kanalıyla Honduras' tan getirttiğini belirtiyor.
TÜRKİYE DEĞİL AMERİKA KAZANACAK
Anvirzel, Faz-2 ve diğer aşamaların tamamlanıp FDA onay verdiğinde ise Türkiye' ye ve bütün dünyaya ABD' den tedarik edilecek. Bir başka deyişle, Dr. Özel' in “Bunun patenti bize ait olursa, Türkiye'nin dış borcu diye birşey kalmaz” dediği ilacı, yurt dışından ithal etmeye başlayacağız.
...
Haber Kaynağı:
http://www.internethaber.com/ziya-ozelin-kanser-ilaci-internete-dustu-587485h.htm
"Kansere çareyi bir Türk doktor buldu" diyen haberlerin bağrışmaları hala kulaklarımda...
Daha küçüktüm ama hatırlayacak kadar ve önemseyip izleyecek kadar büyükmüşüm demekki.
Literatür kelimesini de o zaman duymuştum ilk. Bir kısım karşı gelenler de anlatıyorlardı literatüre geçmedi yok öyle bir şey diye.
Adamcağız tv ye çıktı anlatıyor ilacını neden yaptığını ertesi günlerde millet zakkumu kaynatıp suyunu içip ölünce bir dövmediğimiz kalmıştı millet olarak.
Yalancı, sahtekar, senin yapacağın buydu, zaten bizden adam olmaz biz neyi bulmuşuz yaygaralarıyla kaçırttık adamcağızı... Amerika'da araştırmalarına devam ediyor diye duymuştum bi ara.
Şimdi nooldu? İşte bu oldu sayın saygıdeğer vatandaşlar...
Bilim adamına verilen değer ortada...
Bizde bu huy oldukça daha çoook insanı kaçırtırız, kaptırırız...
Doktorumuz daha çok başarılı olur inşallah...
KUSURSUZ ELMAS... Ben Güzele Güzel Demem ...
Gelecek ay Hong Kong'da açık artırmaya çıkacak 118 karatlık elmasın 35 milyon dolara satılması bekleniyor.
Açık artırma kuruluşu Sotheby's, önümüzdeki ay büyük bir artırım gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
7 Ekim'de Hong Kong'da gerçekleştirilecek açık artırmada 118 karatlık 'kusursuz' tabir edilen bir elmas satışa çıkacak.
Oval şekilli elmasın 28 ile 35 milyon dolararasında bir fiyata alıcı bulması bekleniyor. Açık artırmanın bir diğer önemli parçası da 7,59 karatlık mavi pırlanta olacak.
Mavi pırlantanın 19 milyon dolara alıcı bulabileceği belirtiliyor. Renkli elmaslar, dünyada çıkarılan değerli taşların sadece yüzde 0,01'lik kesimini oluşturdukları için çok yüksek fiyatlara alıcı buluyor.
Benden İnciler:
Dimi ama ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca... Neyleyim elmas güzel olmuuuuş, kusursuz olmuş... :)))))))))))))))))))))))))))
Haber Kaynağı:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)