13 Ekim 2014 Pazartesi

Evet... Sıra Geldi İşte...


Daha dün gibiydi şehre gelişi.
Çocuklarının elinden tutmuş, eşinin koluna girmiş.
Bu güzel ailenin mutlu bir hayat için adım atışları daha dün gibiydi.
Mutluluk dedi içinden sen neredeysen oraya gidiyor aslında.
Sen mutluysan hayatın da mutlu geçiyor ama sen mutlu değilsen, her şey sana bir bir dert oluyor. İnşallah mutlu olurum dedi sessizce ve bakışlarıyla oğlunu da süzüp iç çekerek geçirdi aklından bu düşüncelerini 'umarım mutlu oluruz.'

Bir anda
-Anne hazır mısın? diyen sesiyle irkildi oğlunun.
-Hazırım annem.
Annem derken bile içinden evladına karşı hissettiği sevgi, şefkat ve gurur ete kemiğe bürünmüş görünüyordu sanki.
Sağına soluna baktı 'eksik bir şey var mı  hımmm yok tamam annem gidebiliriz.'
...
'Bavullar aslında ne çok şey taşıyorlar sadece içinde görünenler mi?
Hayır zahiri de de ne yükler var bu bavulların içinde. Umutlar, düşünceler, hüzünler bir bavul ne kadar sağlam olmalı ki bu kadar çok şeyi taşıyabilsin?...'
Sonra bavullar sessiz arkadaşlarımız değil mi bizim?
Onlara ne kadar çok yük yüklersek yükleyelim hiç karşı gelmeyen, vefakar arkadaşlarımız değiller mi? Nereye çeksek oraya gelirler hiç sesleri de çıkmaz üstelik...


Aslında farklı bir ülkeye yerleşmek heyecan veriyor olsa da dil bilememek, kültür, yaşantı büyük bir sorun olarak çıkıyordu karşısına.
'Bakalım uyum sağlayabilecek miyim? Komşularım olacak mı? Alışverişe çıkabilecek miyim? Pazarda sebzeleri elimle seçip alabilecek miyim? Pazarlık edebilecek miyim? Hem bakalım pazar yerleri falan var mı? Offf...Gitmeye karar verirken hiç bunları düşünmemiştim bennnn...
Özlerim ki ben buraları, sabahın ilk ışıkları odama girerdi, kahvemi alıp yola bakarken hep müzikle kendime gelirdimTelevizyonu açıp benim insanlarımın hikayelerini dinlerdim. Şimdi o ülkede var mı ki öyle programlar? Hem nasıl anlayacağım? Dilleri başka, duyguları başka. Bağrışı, çağrışı, kavgası bile bir başka olur benim ülkemin. Toprağına düşen yağmurun kokusu buram buram ciğerlerime dolardı. Beş vakit okunan ezan sesi ne hasret kalacağım duyamayacağım bundan böyle... Simit kokusu ne olacak ya?Üstelik ben simit yemeyi de çok severim!!!...'
İçinden geçen bu cümleler sanki yüzünden okunuyor gibiydi. Şimdiden ülkesine, yurduna hasreti başlamıştı işte. Her ne kadar kızsa da baştakilere 'insana değer vermiyorlar başka yerlerde yaşamak lazım' diye zaman zaman söylense de... Yüreğinin sızladığını hissetti.
Bir an gitmek istemediğini düşündü. Sonra hemen bu düşüncelerinden sıyrıldı 'yok yok gitmeliyim. Tebdil-i mekanda ferahlık var. Çocuklarımın yanında olmalıyım... Hem yeni bir ülke demek yeni bir hayat demek, yeni bir yaşantı, yeni umutlar demek... Dil de öğrenebilirim bu arada.'


Bindikleri takside çalan müzik de durumu anlatıyordu aslında...

Bu ikilemler içinde havaalanına vardılar.
Biletler, pasaportlar, bavullar, kontroller  uzun çok uzun bir yolculuk...
Koltuklarına oturup kemerlerini bağladıklarında:
-Anne ne düşünüyorsun?
Dedi oğlucuuu...
-Hiiiç!
Dedi.
-Hiç bir şey. Heyecanlıyım sadece...
Gülümsedi
-Yarın sabah varırız göreceksin bak oraları görünce sen de çok seveceksin!
-İnşallah dedi.
Yine düşüncelere dalarken bu kez güzel şeyler aklına gelsin diye dua etti. Ne de olsa uzun bir "yolculuğa hazırlık dönemi" geçirmişti.
'Biraz uyumazsam ne bu yol bitecek ne de zaman geçecek.' diye düşünürken esnemeye başladı. Yanına güzel bir kitap almıştı ama galiba okumaya başlamadan uyuyakalacaktı. Ve öyle de oldu.

-Omuzuna dokunan bir elle gözlerini açtı. Oğlucuuu pijamalarını giymiş:
-Anne saatlerdir koltukta uyuyakaldın uyan hadi yerine git!.
-Geldik mi?
-Nereye?
Nereye kelimesiyle kendine geldi. İçinden derin bir ohhhh çekti. Rüyaymış...
Yeni yerleri görmeyi çok istemesine rağmen korkuları rüyasında bir bir dile gelmişti. :))))

-Ohhh... Rüyaymış...
Elbette gezmeyi, görmeyi, fotoğraf çekmeyi çok seven birisi olarak çok cazip bir şey böyle bir yolculuk ama yerleşmek zor olsa gerek...
:)
-------------------

Sevgili Evde Yazar' ın güzel bir yazısını okumuş, beğenmiş yorum yapmış ve mimlenmiştim...
(İşte o yazı: http://evdeyazar.blogspot.com.tr/2014/09/mahur-beyin-dusleri.html)

Kaç gün olmuş mimleneli daha ben yazımı yazamamışım.
Ne tembelim... :)

Aslında bir kaç günüm ne yazacağımı düşüne düşüne geçti sonunda bu konuda yazmaya karar verdim.
Bakalım beğenecek misiniz...

2 yorum:

Evde Yazar dedi ki...

Gerçekten çok güzeldi, ellerinize sağlık. Sabah sabah keyifle okudum. Yeni bir öykücü kazandık, sevgiler :)

eratasarim2012@gmail.com dedi ki...

Günaydın. Öykücü mü? :)))) Ah sizin gibi birisinden bunu duymak güzel. Beğendiğinize sevindim... Sevgilerimle.