21 Mart 2015 Cumartesi

Ahmet Murat Karaduman...

Bir kez daha karşılaşacağız biliyorum son bir kez daha....
Sen alışılmış kolay zaferlerin alışkanlığıyla geleceksin... Ben keskin bir yenilginin yıllarca süren acılarının yoğurduğu bir sabırla...Yalnız bir dağ suskunluğuyla... Bu sefer senin endişeli sabırsız sesin boğulacak benim suskunluğumda.... Bak gör her ürpertici haykırışın nasıl da dağılıp gidecek o cevapsız, sessiz ve ürpertici boşlukta...
Bir kez daha karşılaşacağız, bir kez daha...
Uzun cümleler beklerken, uzun ve kendini ihbar eden cümlelerin rahatlığını, en kısa cümlelerin en keskin acılarını nasıl da hissedeceksin bağrında... Yenilgin, benim kesin yenilgim olacağından bu sefer zannetme ki aldanırım, o savunmasız ve yalın çıplaklığına... Bu yüzden bilerek yenmem, bu yüzden bilerek aldanmam o davetkar ve bilen çağırmalarına... 
Bu yüzden sahte bir zaferin gönderine bayrağımı çekmem, kendine çekilen o savunmasız çıplaklığına... Her acında her zayıflığında ilk emleyem yaranı yine ben olurum en acımasız halimde bile çok sadık bir dost sıcaklığında... Bilirim, iyi bilirim ki en keskin zaferim en keskin yenilgim olacaktır, düşmem o masum gözüken o çekici ve şefkatli tuzağa...
İzin vermem yenilgine... Gerekse bile kendi hançerimi kendi bağrıma saplamam, aldırmam, içim acımaz, kendi bağrımı kanatmama... Her adımda her hamlede tek bir şeyi gözeterim.... Ne yenilgi ne zafer, her şefkatli sarılışımız bir beraberlik olmalı, bir karşılıklı yoklayış, aldanmamalıyız o sahteliğe, varacağımız durak bir kabullenmeli kendini berabere kalmanın ortaklığında...
Bir kere daha karşılaşacağız, bir kez daha...

Ahmet Murat Karaduman...

Hiç yorum yok: