Rüzgar gibi geçiyor bir ömür o gün - bu gün derken bitiyor.
Aniden gelen ecelimle ama ama benim daha yapacak işlerim vardı diyeceğim galiba...
Bitmeyen işler, örülmeyen ipler, dikilmeyen boncuklar sanırım arkamdan heeeeyyy nereye daha karpuz keseceğidik diyecekler.
Şaka bir yana gerçekten ömrümün her günü aynı ve bir o kadar da hızlı geçiyor.
Trenlerin camlarından bakarız ya karşıdaki ağaçlar yolla birlikte akarmış gibi gözükür ya ömrüm de öyle sanki akıp giden zamanlar içinde durup nefes almak, bi sağıma soluma bakmak o kadar zor olmamalı. Ama beklerken de kalakalmak da mümkün.
Dengemizi kurabildiğimiz güzel günler dileğimle.
.........................
2 yorum:
Evet, zaman hızla akıp geçiyor. Onu yavaşlatmak (göreceli de olsa) bizim elimizde aslında. Biraz yavaşlamak lazım, hissetmek lazım. Ama bir türlü beceremiyoruz.
En büyük beceriksizliğimiz bu heralde. 18 yaşına girdiğimde canım kuzenim bana demişti ki bu yaşını sıkı tut, sakın bırakma. Oooo kaçıncı 18 deyim şu an annemi kaybettikten sonra iyice anladım bu dünyanın devir teslim olduğunu. Güzellikler hepimizle olsun.
Yorum Gönder